Aydın ENGİN
Geçen haftaki "mavra" yazısında kaldığımız yerden devam edelim. Hani biri Alman, öteki TC pasaportu olmak üzere çifte pasaport taşıdığım için casus sanılıp Ürdün’den Irak’a girerken az daha kodesi boylayacağım günden sonrasının mavrasına…
Buyrun.
* * *
Bağdat’ta Harun el Reşit oteline yerleştim. Zaten başka otele izin yok. Saddam iktidarı bütün gazetecileri tek otelde toplamayı uygun görmüş, gerekli bulmuş.
ABD uçaklarının askeri hedefleri ve BAAS partisi merkezlerini sık sık bombaladığı günlerdi. Oteldeki gazeteciler durumu "Birbuçukuncu Körfez Savaşı" olarak tanımlıyorlar. Bombalardan ve Saddam’ın yasaklarından fırsat buldukça mesleğimizi yapıyoruz. Ancak Bağdat’ta ikinci haftam doldu, üçüncü başlıyor. Yani benim mecburi dönüş günüm geldi çattı. Mecburi, çünkü yoksul Cumhuriyet gazetesinin cimri muhasebe şefi Bülent Yener’in yola çıkarken cebime koyduğu 2 bin dolardan otel ve Amman’a dönüş parasını ayırınca kalan ile artık sadece Amman havalimanında bir kahve içebilirim.
Saddam iktidarının kıdemli Dışişleri Bakanı, Iraklı bir hristiyan olan Tarık Aziz’in merakla beklediğimiz basın toplantısına katılıp ertesi gün Bağdat’a veda edeceğim.
Basın toplantısında söylenenleri, sorulara verilen cevapları boşverin. Sade suya tirit açıklamalardı ve gazetecilerin soruları da laf kalabalığı ile geçiştiriliyordu.
Tam eski Bağdat’ı dolaşıp tarihi "Hırsızlar Pazarı"nı bir kez daha gezmek; Dicle kıyısına inip Ramazan ayına rağmen gizlice Arak (hurma rakısı) veren kıyı meyhanesinde kafayı çekip Bağdat’a veda etmek varken ne halt etmeye bu mavalları dinliyoruz diye çaktırmadan homurdanıyordum ki…
Ki mucize bir kez daha kapımı çaldı. Tarık Aziz müjdeyi verdi:
- Saddam beni, sizlere duyurmakla görevlendirdi. Hepiniz Irak devletinin misafirlerisiniz. Otel de bizim sizler için ayırdığımız misafirhanedir. Bugüne kadarki ve bundan sonraki otel giderleriniz…
Cümlenin sonunu beklemedik; dünyanın dört bir yanından gelmiş ve ateş pahası Bağdat’ta paralarını hesaplı harcamak zorunda kalan kadınlı erkekli gazeteci tayfası alkışı bastırdık.
En çok da ben alkışladım…
Boru mu, cebimde 1.650 dolar kaldı. Ye ye bitmez.
* * *
Ertesi sabah erkenden Ürdün’e doğru yola çıktım. Yolda karar verdim. Türk Hava Yolları'nda Amman- İstanbul biletimi Tel Aviv – İstanbul olarak değiştirecek ve ardından da hep görmek istediğim İsrail’de kendime bir hafta "turistik tatil" armağan edeceğim.
Bilet işi kolay halloldu. Ardından Amman’da gecelediğim otelin resepsiyonunda görevli kömür gözlü bir genç kadının yardımı ile beni Amman’dan İsrail’e götürecek bir "kaçak taksi" ile 110 dolara anlaştım.
Sabahleyin şoför Jabbar’ın müzelik mercedesine atlayıp egzozdan dumanlar savurarak yola çıktık.
Ver elini Israil.
General Allenby Köprüsü’nden Şeria ırmağını aştık. Ürdün sınır kapısına ulaştık. Kırık camları, dökülmüş sıvaları, leş gibi sigara kokan salonunda Jabbar’la vedalaşıp, Ürdün’e giriş vizem bulunan Alman pasaportuma çıkış damgasını vurdurup, çıkışın hemen ağzında bekleyen Israil’e ait olduğu üstündeki İbranice yazılardan belli midibüse bindim.
Tampon bölgede yola çıktı. Tempon bölge ama yol tümüyle İsrail’in kontrolünde. Dar bir toprak yolda uzun süre ilerledik ve sonunda bakımlı, tertemiz, çok düzenli bir binanın önünde durduk. İsrail’in giriş kapısındayız.
Pasaport kuyruğuna girdik. Benden epey geride Avrupalı oldukları belli olan genç bir çifti saymazsanız, kuyruktakilerin tümü Arap. Önümde üç Filistinli Arap; ardımda Ürdünlü bir Arap.
Kuyruk çok ağır yürüyor. Ama sonunda sıra bana geldi. Camlı bölmenin önüne geldim. Güzel, ama sahiden çok güzel, esmer bir Yahudi kızı gülümsedi. Gamzeleri belirginleşti, daha da güzelleşti. Anlaşılan kıza fazla dalmışım ki uyarı geldi:
- Passport pleaese…
Alman pasaportumu uzattım. Uzun uzun inceledi ve sordu:
- Nereden geliyorsunuz?
- Ürdün’den…
Güldü:
- Bu sınır geçişine zaten başka yerden gelinmez.. Ürdün’e nereden geldiniz?
- Dedim ya Ürdün’den. Amman’dan yani…
Hiç de hoş ve dostça olmayan bir bakış fırlattı:
- On yedi gün önce Amman’a gelmişsiniz. Aynı gün çıkmışsınız. Nereye?
- Haaa, evet, Irak’a geçtim. Bağdat’a gittim.
Bakışlar daha da sertleşti:
- Burada Irak giriş damganız ve Irak vizesi hiç yok. Açıklayın ve lütfen doğruyu söyleyin…
İyi mi? Çifte pasaport taşımanın, yani bir çifte vatandaş olmanın hiç hesapta olmayan sorunlarını yeniden yaşayacağım.
Olanca sevimliliğimi takındım. "Hay Allah, nasıl da unuttum" gibi pişkince gülerek bu kez içinde Irak vizesi, giriş çıkış damgaları bulunan TC pasaportumu çıkarıp uzattım.
Aldı. Evirdi, çevirdi, vizelere, damgalara uzun uzun baktı. Artık iyiden iyiye kuşkuyla dolu delici bakışlarını üstüme dikti ve İngilizce uzun bir cümle kurdu.
Benim "turist İngilizcem"in sınırlarını dayanmıştık. Ikına sıkına bir cevap verdim:
- Tabii açıklarım. Ama İngilizcem yetmez. Ben Türkçe ve Almanca konuşabiliyorum.
Tınmadı. Kılı bile kıpırdamadı. Hemen hemen aksansız bir Almanca’ya geçti:
- Almanca açıklayın öyleyse…
Anlattım:
- Ben çifte vatandaşım. Ürdün vizesi Alman pasaportuna ucuz, Türk pasaportuna pahalıydı. O yüzden Ürdün vizesini Alman pasaportuna aldım. Irak vizesini daha İstanbul’da iken Türk pasaportuna almıştım…
Durdum. Kızın kuşkulu ve delici bakışları değişmeyince atağa geçtim:
- İsrail için çifte vatandaşlık sorun olmasa gerek. Bir çok İsraillinin aynı zamanda Amerika Fransa, Almanya, İskandinavya vatandaşlığı var…
Yine tınmadı bile:
- Evet, doğru. Ama vize alıp bir Arap ülkesine, meselâ Irak’a giden İsrailli duydunuz mu hiç siz? Sizin durumunuz biraz…
"Biraz ne" diye soramadım. Zaten cevap da beklemiyordu. Pasaport bölmesinin arkasını işaret etti:
- Şuraya geçin ve bekleyin lütfen. Sizinle görüşecekler…
"Dur aman, ne oluyor gamzeli dilber" diyecek halim yok. Gösterdiği yere geçtim. Pasaportların ikisi de kızın elinde kaldı. Beklemeye başladım.
Belli etmiyorum ama bende epey şafak attı. Burada da "çifte pasaportlu. Arap ülkesinden İsrail'e gelen ve belki de casus" durumunda olup olmadığımı bilemiyorum.
Epey bekledikten sonra yine genç bir kadınla suratında nur kalmamış, beni tepeden tırnağa süzerken ürperdiğim bir herif geldi. Önce benim gamzeli ile konuştular. Pasaportları aldılar sonra da beni alıp bir odaya götürdüler.
Masanın bir yanında ben, karşımda biri yine gamzeli ve yine çok güzel bir genç Yahudi kızıyla, nuhuset suratlı bir adam var. Kafamda "Ulan Aydın Engin, Mossad’ın eline mi düştün? Başın belaya mı giriyor" gibi sorular fır dönüyor.
Kız yine çok akıcı bir Almanca ile konuştu:
- Anlatın.
- Arkadaşınıza anlattım ya.
- Olsun bir daha anlatın.
Bir daha anlattım. Gazeteci olduğumu; Bağdat’ta haber ve röportajlar yaptığımı, Türkiye’nin çok itibarlı bir gazetesinde haberci olarak çalıştığımı, İsrail’i merak ettiğimi İsrail’e bir hafta turistik bir gezi yapmak için geldiğimi, bulabilirsem Türkiye’den İsrail’e göç etmiş Yahudilerle röportajlar da yapacağımı anlattım.
Kuşkulu bakışlar değişmedi. Hiç konuşmayan adam kıza bir şeyler fısıldadı. Kız da bana döndü:
- Bir daha anlatın. En baştan ve ayrıntısıyla…
Haydaaaa, polisiye filmlerde gördüğümüz sorgu tekniği bu. İlk anlatımla ikincisi arasında çelişkiler arayacaklar ve sonra da…
Mecburen bir daha ve uzun uzun anlattım.
Adam yine kıza fısıldadı, o da sordu:
- Neden sizi yolladılar?
Ne cevap verilir bu soruya? "İlhan Selçuk ağabeyim benim gitmemi istedi. Ben haberciyim. O yüzden ben geldim" diye uzun uzun ne anlatacağım?
Kestirmeden gittim:
- Çünkü Bağdat kritik bir bölge ve kritik günler yaşanıyor orada. Böyle yerlere genç bir haberci değil, tecrübeli, yaşlı kurtlar gönderilir…
Nuhuset suratlı herif ilk kez gülümsedi. Bana bakıp "Yaşlı kurt ha" dedi. Vay adi vay! Meğer o da Almancayı iyi kıvırıyormuş. Sonra kalktı odanın öbür ucundaki telefonda bir yerleri aradı. Pasaportlara bakarak, notlar alarak ve sanki İbranice anlayacakmışım gibi fısıltı ile konuşmaya başladı.
Bana saatler gibi gelen on dakikalık bir konuşmadan sonra adam yeniden masaya döndü. Pasaportlarımı ve pusula gibi bir kağıt parçası uzattı:
– İsrail’e hoş geldiniz. Meslek referanslarınız kusursuz. Bizi anlayışla karşılayın lütfen. Ha, bir de bir ihtiyacınız olursa bu numaradan David Aslan’ı arayın. Her konuda size yardımcı olacak.
Kız da gamzelerini iyice belirginleştirerek gülümsedi.
Üniversite için İsrail’e göç etmiş, bürokraside epey yüksek bir yer edinmiş, Kuzguncuklu berberin oğlu, sevimli bir İstanbul çocuğu olan David Aslan’ın yardımı ile İsrail’de sahiden harika bir kaçamak tatil yaptım.
1997’yi 1998’e bağlayan yılbaşı akşamı da Türkiye’ye döndüm ve ucu ucuna da olsa evdeki yılbaşı sofrasına yetiştim.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları





































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021