Ayhan ONGUN

Muhalefet, parti içi iktidara odaklandı
18.11.2015
1638

 1 Kasım seçimlerinde AK Parti karşısında bir kez daha yenilgiye uğrayan muhalefet partileri, ülke yönetiminde iktidar olamayacaklarını anlayınca, kendi partilerinde iktidarı hedeflemeyi tercih ettiler.

Haziran seçimlerinde iktidarı geriletmeyi başaran halkın siyaseten yaptığı öneri ve uyarıları dikkate alarak, yenilginin nedenleri üzerine yoğunlaşmak yerine, lider değişikliğiyle yollarına devam etmeyi, halkı bir süre de böyle oyalamayı deneyecekler.

Elbette seçimlerin sonucunda bir başarısızlık varsa, fatura genel başkan ve yöneticilere kesilir. Hatta demokratik ülkelerde, faturayı beklemeden genel başkan ve yönetim istifa yolunu seçer.

Ancak bizde böyle bir kültür oluşmadığı ve genel başkanlık koltuğuna oturanlar ölene kadar koltuğu bırakmayı düşünmedikleri için, bizim siyasi partilerde istifa kurumu pek çalışmaz.

Yöneticiler ve liderler açısından baktığımızda durum böyle. Peki! parti kadroları açısından baktığımızda farklı bir görüntü var mı?

Ne yazık ki yok.

Dikkat ederseniz, CHP ve MHP de tüm hesaplar Genel Başkanların değişmesine yönelik. Genel Başkanlar değişince bir sihirli el partileri alıp yukarılara çıkaracak ve iktidar olacaklar!.

Kaldı ki her genel başkan, aynı zamanda lider değildir.

Lider özelliklerine sahip bir dolu siyasi aktör, ya pasif konumda, ya da reel siyasetin dışında dururken, genel başkanlık koltuğunda oturanların birçoğu da lider özelliklerinden çok uzak.

Kaldı ki, dünyadaki örnekleri de göstermiştir ki;”bir parti ya da örgüt için lider kuşkusuz önemlidir ama tek başına bir anlam ifade etmiyor. Artık örgütler kolektif liderlik arayışına girdikleri gibi, katılımcı ve kapsayıcı yönetim anlayışına yöneliyorlar.

Çok daha gündemde olduğu için ana muhalefet partisi CHP yi ele alalım.

Liderlik özellikleri tartışılsa da, mevcut yapı içerisinde CHP için en uygun genel başkan adayı sayın Kılıçdaroğlu’dur.

Son iki seçimdeki performansı, diyaloga açık söylemleri, ekonomik ve sosyal projelere ağırlık veren seçim kampanyalarıyla aslında iyi bir sınav vermiştir.

Ancak genel seçimler kurultay değildir.

Bu seçimlerde partilere yönetici ya da genel başkan seçmiyorsunuz. Seçmenler ülkeyi yönetecek irade ve kararlılığı gösterecek kadrolara, halkın beklentilerini karşılayacak program ve ideolojiye sahip partilere oy veriyorlar.

Çok iyi bir seçim kampanyası, ilgi gören sosyal ve ekonomik projeler ortaya koyarak girdiğiniz seçimlerde oylarınızı artıramıyorsanız, kişilere değil, partinizin örgütsel ve siyasal yapısına bakmalısınız.

Çünkü hangi kitleyi temsil ettiği belli olmayan, hangi politik doğrultuyu izlediği anlaşılamayan ve ideolojik tutarlılığı olmayan bir siyasi parti kesinlikle başarılı olamaz.

Üstelik adında cumhuriyet, halkçılık sözcükleri bulunan ve kendisini sosyal demokrat olarak topluma lanse etmeye çalışan bir partide, sosyal demokrasinin asgari ilkeleri bile hayata geçirilemiyorsa, partinin başına kimin genel başkan olacağının pek bir önemi ve anlamı kalmıyor.

Her kurultay öncesinde yenilikten, yenileşme ve değişimden yana ilkeleri öne çıkarıp, sonra da yüzeysel yönetim değişiklikleriyle bir yere varılamayacağını göremeyenler; yaklaşan kurultay öncesi yine partinin geleceğini lider değişikliğine bağladılar.

Emek odaklı, demokrasi, özgürlük ve barış eksenli bir politik çizgiyi hedeflemeyen, evrensel sosyal demokrat ilkelere sahip çıkmayan, yönünü sol demokratik güçlere dönmeyen, kendi dışındaki kitlelerle barışık olmayan, özellikle de halkı dikkate almayan, halkı küçümseyen, yok sayan bir zihniyetten arınmayan CHP, bu gün geldiği yerden bir adım öteye gidemez.

Genel Başkanın kim olacağından daha önemlisi, köklü bir zihinsel değişimin nasıl ve kimler tarafından gerçekleştirileceğidir.

Laik bir ülkede muhafazakar-demokrat bir parti 13 yıl iktidarda kaldıktan sonra yapılan bir seçimde hala oyların yarısını alabiliyorsa, özellikle de ana muhalefet partisinin geçmişiyle yüzleşmesi, bir özeleştiri sürecinden geçmesi, kendi kitlesine hesap vermesi gerekmez mi?

Şimdi kurultay, olağan olsa ne yazar, olağanüstü olsa ne değişir.

Genel Başkan Muharrem İnce, Umut Oran, Mustafa Balbay ya da Kılıçdaroğlu olsa ne fark eder?.

Yine o, durumdan vazife çıkaran ulusalcılar, halkın iradesine saygı göstermeyip, sıkıştıklarında askeri vesayetin ardına sığınanlar, darbecilere selam duranlar, kendi örgütüne, iç dinamiklerine güvenmeyen kibirli modernistler ve onların köhnemiş zihniyeti var oldukça, CHP ye güvenen gerçek demokratlar, iktidar hayali görmeye devam ederler.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar