Baskın ORAN
Böylesi bir mağduriyet fırsatını asla kaçırmazdı ama 3 aydır beklenen telefondan “soykırım” terimi haberi geldikten 2 gün sonra, “ziyadesiyle üzdü” demekle yetindi. Neden?
Şu anda İYİP’li olmayan ama İYİP zihniyetini çok iyi temsil eden birilerinin çıkıp, Milletvekili Garo Paylan’a “Çok memnun değilsen çek git cehennemin dibine. (…) Sen de zamanı gelince bir Talat Paşa deneyimi yaşayacaksın ve yaşamalısın” diyeceğini, bu sefil kin ve nefret söyleminin de Türk Yargısı tarafından “ifade özgürlüğü” kabul edileceğini adı gibi bildiği için. “Ana” Muhalefet-i Sadıka’nın da, Ermeni meselesiyle çoktan ve defalarca yüzleşmiş HDP’ye şöyle hitap edeceğini:
“Rahmetli Hrant Dink’in şu sözleri herkesin kulağına küpe olmalıdır: ‘Bu sorun emperyalistlerin elinden alınmalı, Türkiye ve Ermenistan bu sorunu konuşarak, kardeşçe çözmelidir.’ Unutulmasın, emperyalistlerin gölgesinde yapılan ezik siyaset anlayışı hiçbir şekilde kabul edilemez. Milletimizin iradesi böyle bir siyaseti her zaman sandıkta buruşturup çöpe atar.”
***
Ermeni meselesinde “emperyalizmin rolü” deyince kıta dur, CHP sen de dur. Çünkü Batı’nın emperyalist ülkeleri kendi Yerli (ve ayrıca sömürge) halklarını nasıl katlettiklerine bakmaksızın Ermeni Meselesine müdahil oldularsa ve şu anda da olabiliyorlarsa, bunun tek bir sebebi var: Önce Osmanlı’da ve sonra da Türkiye’de bu meseleyi EŞİTLİKÇİLİK ve DEMOKRASİ temelinde ele alacak ortamın SIFIR olması.
Bütün olayı “soykırım” terimini kullanmadan gündeme getiren Hrant’ın söylediği de buydu. Mealen diyordu ki, Türkiyeli insanlar kendilerini Nazi torunu gibi hissedip tepki göstermesinler diye bu terimi kullanmayalım, ama o dönemdeki korkunç olayların ne ve nasıl olduğunu bilelim. Türk-Ermeni diyalogu kurulursa emperyalizmin eli böğründe kalır.
Ancak bir gerçek solcunun sergileyebileceği bu tutumdur ki, beslendikleri rezilliğin elden gideceğini görenleri, 18’inden küçük bir tetikçi yollayıp Hrant’ı enseden vurdurmaya itti.
Bu eşitlikçilik ve demokrasi yokluğu’nun önce Osmanlı’ya ve şimdi de Türkiye’ye neler getirdiğini 19. yüzyıl ortasından beri çok kısa özetleyeyim:
1847’den önce “Ermeni meselesi” diye bişey yoktu. İstanbul’daki cemaat zaten Saray’a tamamen entegreydi. Doğu’daki Ermeniler (çiftçi, zanaatkar, tüccar) ise, devlete verdikleri vergilerin yanı sıra yerel Kürt beylerine ödedikleri yıllık haraçlar sayesinde çalışıyor ve yaşıyorlardı.
1839 Tanzimat’la Müslüman-Gayrimüslim eşitliği ilan edildi. Buna inanan Hakkari’deki Nasturiler (Süryanilerin bir kolu) haraç ödemeyi durdurunca, bölgenin hakimi Bedirhan Bey onları 1843 ve 46’da, Ezidileri de 1844’te kesip biçti, kiliselerini tahrip etti. Emperyalistlerin müdahalesi sonucu Babıali’nin mecbur kalıp devreye girmesi üzerine Bedirhan Bey’in başlattığı isyan 1847’de bastırıldı ve kendisi Sultan Abdülmecit tarafından Girit’e sürüldü.
İşte bu 1847 tarihi tüm doğu Hıristiyanlarının, başta Ermeniler olmak üzere felaketinin başlangıcı oldu. Çünkü zaten 1828-1829 Rus ve 1839 Mısır işgallerini yaşamış olan bölge halkı başsız kalınca ve her yıl haraç yumurtlayan tavuğu kesmeye koyuldu. Doğa boşluk kabul etmeyeceği için Beyler döneminin ardından Şeyhler dönemi geldi ve durum doğudaki Gayrimüslimler için daha da korkunçlaştı. Bunun üzerine bir de 1859’da Şeyh Şamil’in Ruslara yenilmesi üzerine perperişan ama silahlarıyla kaçarak bölgeye gelen Müslüman G. Kafkas halklarının, özellikle de Çeçenlerin karınlarını kestirme yoldan nasıl doyurduklarını düşünün.
***
Malları bi yana, canları elden giden doğulu Ermeniler İstanbul’da iki makama başvurdular. Saray aldırmadı çünkü Tanzimat’ın Müslümanları (Kürtleri) yabancılaştırdığı bir ortamda eşitlik zaten “yabancıların [emperyalistlerin] talebi” idi. Aristokrato-burjuva İstanbul Ermenileri’ni temsil eden Patrikhane aldırmadı çünkü “bu köylüler” için rahat bozulmazdı.
İstanbul’un eşitlik sağlamadığı bu durumda kimi gelişmeler patlak verdi:
1) 1853’teki Ermeni Milleti Nizamnamesi’yle birlikte İstanbul’da küçük burjuvazi yükselmeye, özellikle de Vanlı Mıgırdiç Hırimyan’ın 1869’da patrik oluşuyla doğulu Ermenilerin vahim hali gündeme gelmeye başladı. Buna paralel olarak doğuda da, Avrupa’ya okumaya gitmiş olan gençler orada Narodnizm’le (narod=halk) tanıştılar. Ve sonuçta Hınçak (1887) ve Taşnak (1890) partilerini kurdular. Bu partiler D. Anadolu’daki mezalime karşı çeteler oluşturmaya (veya başka bir deyişle, özsavunma evresine geçmeye) başlayacaklardır;
2) Zaten 1774 K. Kaynarca’dan beri Osmanlı’daki Ortodoksların koruyucusu olan Rusya’nın müdahalesi için ortam mükemmeldi. O zamana kadar Avrupalılar için Rusya’nın Osmanlı’ya hakim olmasını önlemek demek olan “Şark Meselesi” yeni bir isim aldı: “Ermeni Meselesi”;
3) Kırım Savaşı sonunda imzalanan 1856 Paris Antlaşması’na Babıali, Gayrimüslimlere eşitlik sözünü tekrar eden Islahat Fermanı’yla gitmişti. Fakat hiçbir ıslahat yapmadan doğudaki durumu seyretmekle yetindi. Sonuçta, “93 Harbi”nde (1877-78) Yeşilköy’e dayanan Rus ordularını Avrupalı emperyalistler durdurdular. İmzalanan 1878 Ayastefanos’un yerine geçirilen Berlin Antlaşması şöyle diyordu: “Ermenilerin oturdukları vilayetlerde Babıali derhal ıslahat yapmayı ve Çerkeslere ve Kürtlere karşı Ermenilerin güvenliğini sağlamayı taahhüt eder.” Ayastefanos’ta Rusya’ya sorumlu olan Babıali artık “Büyük Devletler”e sorumlu olacaktı.
4) İslamcı ve anti-reformist hükümdar II. Abdülhamit 1876’da tahta çıkıp 1878’de anayasayı feshedince, Doğulu Ermenilerde “Bizi ancak Avrupa müdahalesi kurtarabilir”, devlette ve Müslümanlarda da: “Biz savaşırken zenginleşen gâvurlar yabancıların maşası oldular” zihniyeti yerleşti. Zaten Abdülhamit’in 1890’da büyük ve Sünni Kürt aşiretlerinden kurduğu “Hamidiye Alayları” Ermenilerin üzerine sevk edilince mesele artık “Müslüman X Ermeni” olayını aşıp bir “Devlet X Ermeni” olayına dönüşmüştü.
***
II. Abdülhamit’i tahttan indiren ama eşitlikten nefret etmek açısından ondan zerre farkı olmayan Müslüman-Türkçü İttihat-Terakki’nin iktidara geldiğinde bulduğu vaziyet buydu.
Üstelik, Parti 1913’te diktatörlüğünü ilan ettikten hemen sonra vahim bir gelişme oldu: 1895 ve 1913 ıslahat projelerinin de çöpe gitmesi üzerine yapılan, 8 Şubat 1914 Osmanlı-Rus (Yeniköy) Antlaşması. Osmanlı eşitliği sağlamayınca, emperyalistler onun yerine sağlamaya giriştiler. Artık Anadolu’nun 1/3’ü iki Avrupalı “Umumi Müfettiş” yönetimine verilecek ve memur, polis, jandarma alımları Müslümanlar ile Gayrimüslimler arasında eşitlik ilkesine göre yapılacaktı. Daha önemlisi, artık Osmanlı Rusya’ya sorumluydu. Yani 1878 Berlin’den 1878 Ayastefanos’a dönülmüştü.
Nasıl iş? İngiltere nasıl izin verdi? Verdi çünkü hep Osmanlı’yı Rusya’ya kaptırmama stratejisi uygulayagelen bu emperyalist, daha önemli bir rakiple yani Almanya’yla kapışacağını anlayınca, onun doğusundaki Rusya’nın elini serbest bırakmıştı.
İşte gazeteci T. Özkan’ın 17 Mart 2005’teki Kanal Türk programına E. Org. Kemal Yavuz’la birlikte çıkan Hrant’ın "Ermeni sorunu emperyalistlerin elinden alınmalı, Türkiye ve Ermenistan bu sorunu konuşarak, kardeşçe çözmelidir” demesinin sebebi, bütün bunları bilen bir D. Anadolu (Malatya) Ermenisi olmasıydı…
Zaten Avrupalıların 1920 Sevr’de kurdukları “Büyük Ermenistan”ın sebebi, Sovyet Rusya’ya (1917) bir engel oluşturmaktı. Bu tampon devlet, M. Kemal Paşa’nın kuracağı devletin Bolşevik olmayacağının anlaşılması üzerine 1923 Lozan’da haritadan kaldırılacaktır.
***
İttihat-Terakki 1914 Yeniköy Antlaşmasından kurtulmak için, sadrazama dahi haber vermeden 01.11.1914’te savaşa girerek 31.12.1914’te Umumi Müfettişlerin işine son verdi. Ardından, 24 Nisan 1915'te İstanbul'dan yaklaşık 250 Ermeni entelektüeli tutuklayıp Ankara’ya sürdü. Ardından da tüm İmparatorluktan, Trakya dahil, “tehcir” dediğimiz olayı başlattı. Çünkü İttihatçılar da, Ermeni Meselesi’nden kurtulmanın yolunu eşitlikçilik olarak değil, eşitlik isteyen Ermenilerden kurtulmak olarak görmüştü.
(180 yıllık tarihi anca bu kadar özetleyebildim. Olayın tüm siyasal ve hukuksal yönleri için şu bağlantıya tıklayabilirsiniz.
CHP sözcüsü Hrant’ın sözlerine başvururken bunları keşke bilseydi. Belki o zaman, HDP’ye yükleneceğine, AKP’nin D. Karabağ savaşına müdahale edip Ermenistan’a karşı SİHA yollamasına yüklenirdi. Hele de, Ermenistan’ın D. Karabağ sorununun ikiz kardeşi Kıbrıs sorununa sahip bir ülkede.
Ama bilse bişey fark eder miydi, sanmıyorum. Çünkü serde ulusalcılık var. Yüzbinlerce Osmanlı Ermenisi’nden sonra Hrant’ı o ulusalcılık katletti. Şimdi de Garo Paylan’ı tehdit ediyor: “Sen de zamanı gelince bir Talat Paşa deneyimi yaşayacaksın ve yaşamalısın!”
***
Hrant her Ermeni tasarısına müthiş sinirleniyordu ama, korkunç acılar yaşamış Anadolu Ermenilerinin temsilcisi olarak, Türkiye’nin 1915’i inkar etmesi de kahrediyordu onu. Bu sebeple şu söylediği bize düstur olsun:
“Paris’e Concorde Meydanı’na gideceğim, bir taşa çıkacağım ve ‘Soykırım olmadı!’ diyeceğim. Ondan sonra Kızılay’a geleceğim, Güven Parkı’nda bir taşa çıkacağım, ‘Soykırım oldu!’ diyeceğim.”
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024
27.09.2024