Bayram ZİLAN
Bugüne kadar 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasaları olmak üzere 4 anayasa tecrübemiz oldu. Bunlardan sadece 1921 anayasasını halk yaptı. 1921 anayasası haricindeki bütün anayasalar ya apoletliler ya da apoletlilerin emrindeki cübbeliler tarafından yapıldı. 1921 anayasası diğer anayasalara göre en özgürlükçü anayasa olarak kayıtlara geçti. 1921 anayasası, Türkiye’nin en kısa anayasasıdır. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, yasama ve yürütme yetkilerinin milletin tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM’de toplandığı, halka dayalı devlet ve güçler birliği ilkelerinin en açık biçimde ifade edildiği anayasadır. 1921 Anayasası, hiçbir etnisiteye atıfta bulunmaz, devleti kutsamaz. Kısa ve özdür. 9 aylık bir çalışma sonucunda Türkiye’nin bütün vilayetlerinden temsilcilerin katılımı ile hazırlanmış olması da “çoğulcu bir anayasa” olduğunun en büyük kanıtıdır. Nitekim ortaya çıkan metinde hiçbir etnisiteye vurgu yapılmamış, vatandaş tarif edilmemiştir. Dolaysıyla bu açıdan 1921 Anayasası “milletin anayasası”dır.
1921’den sonraki 1924, 1961 ve 1982 anayasalarının tamamı “devletin anayasası”dır.Devlet, anayasanın merkezindedir. Katı bir ruh vardır. Her üç anayasada da millet, devlete göre şekillendirilmiştir. Anayasaya konan hükümlerin özünde “devletin milletten korunması” ilkesi benimsenmiştir. Bu anayasaların en karakteristik özelliği, millet iradesi üzerine devlet kurumlarının yerleştirilmesidir.
1921 Anayasası bir geçiş anayasasıdır. Zira Cumhuriyet kurulacaktır. Bu kurulumda, o günkü coğrafyada yaşayan bütün farklılıkların desteği gerekmektedir. Dolaysıyla hiç kimse anayasada yer alan her hangi bir maddeden dolayı küstürülmemelidir. Buradan hareketle bütün farklılıklar 1921 anayasasında kucaklanmıştır.
Ancak, Cumhuriyet kurulduktan sonra yapılan tüm anayasalarda Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan bütün farklılıklar törpülenmiş, ötekileştirilmiştir.
1924, 1961 ve 1982 anayasasının belleğine “makbul vatandaş” portresi yüklenmiştir. Bu portreye uygun bireylerin özgürce yaşaması teminat altına alınmıştır. Ancak, “makbul vatandaş” portresine “doğuştan gelen özelliklerle” uymayan milyonlarca vatandaş, dışlanmış, özgürlükleri kısıtlanmış ve hatta denilebilir ki, devlet, kendisini bu “makbul olmayan vatandaşlar”dan anayasalarıyla marifetiyle korunmuştur.
Sözgelimi Türkiye Cumhuriyeti anayasaları, 1.70 boyunda, mavi gözlü, sarı saçlı, seküler yaşantılı, laik, maskeli balolardan çıkmayan, içki kullanan, Beethoven’ın Senfoni Orkestralarını kaçırmayan herkesin özgürlüklerini alabildiğince genişletirken, 1.70 boyunda olmayan, doğuştan kahverenkli veya siyah gözlü, doğuştan esmer veya kumral olan bütün vatandaşları tehlikeli görmüş, devleti, bu vatandaşlardan anayasalar aracığıyla korumuştur.
Son anayasa olan 1982 anayasası üzerinden tam 33 yıl geçti. 1982’de askerler tarafından hazırlatılarak halka oylatılmış ve günümüze kadar bazı maddeleri değiştirilerek gelmiş bu darbe anayasasını tarihin çöp sepetine atmaya artık çok yakınız.
2015 Seçimleri sonrası oluşacak İkinci Cumhuriyetin Kurucu Meclisi’nin ilk işi Sivil Anayasa yapmak olacak. Bu anayasayı yaparken öncelikle 90 yıldır anayasaların belleğine yerleştirilen “makbul vatandaş portresi”ni silmek gerekiyor.
Vatandaşından korkmayan, vatandaşını tarif ve tasnif etmeyen, herkesi eşit gören ve kucaklayan bir anayasa yapmamız gerekiyor. İlk 3 maddesine dokunulduğunda 220 Volt ile çarpayan, dokunulmazlık zırhına sarılmamış, kısa, öz, “ama” ve “fakat”ları olmayan bir anayasa gerekiyor.
Bu nedenle 2015’te yapacağımız anayasanın gözlerini bağlamamız gerekiyor.
Gözlerini bağlayalım ki; vatandaşını görüp, ona göre tavır belirlemesin. Vatandaşların rengine, diline ve tenine göre özgülükleri taksim etmesin. Gözleri kapalı olsun ki, hiç kimseyi tanımasın veya tanımlamasın. Herkese eşit muamelede bulunsun.
Yeni bir Türkiye iddiamız, idealimiz var. Bu coğrafyada yaşayan herkesin anayasal vatandaşlık çerçevesinde eşit olması gerekiyor.
Yeni Türkiye kavramsallaştırmamız 2015 itibariyle ete kemiğe bürünecek. Başkanlık Sistemi, Çözüm Süreci ve Sivil Anayasa yapımı 2015 Seçimleri sonrası gerçekleşecek.
Sivil Anayasa, Başkanlık Sistemi ve Çözüm Süreci’nin belirleyicisi olacak.
Bu açıdan“Yeni Türkiye”nin mütemmim cüzü “Yeni Anayasa”dır.
Twitter: @Bayramzilan
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019