Cemil ERTEM
Kendilerinden o kadar eminler, o kadar kibirliler ki, biz ‘bakın şu günlerde sizin ‘piyasa’ dediğiniz o ‘ortamlarda’ olan bitenler pek piyasa aklı ile açıklanacak şeyler değil, buralara bir bakalım’ dediğimizde ‘olur mu canım, tabii ki bu, bir kar-zarar dinamiği ve bunun rasyonalitesi... Burada siyaset pek yoktur, herkes karını azamileştirmeye çalışır, bunun da kuralları vardır, ya bu kurallara uyarsınız ya da zarar ederseniz’ türünden tumtaraklı cümleleri ‘yukarıdan’ ders niyetine duyuyoruz... Şunu öncelikle tekrar edeyim; bugün emtia piyasaları, sermaye ve para piyasaları o bildiğiniz teorik-ders kitaplarında anlatıldığı gibi- mekanizmalar ve dinamikler üzerinden işlemiyor. Yani buralarda bir piyasa var ama bu piyasa ‘serbest’ bir piyasa mekanizması değil. Ama bu başından beri böyleydi. Bakın size kısa bir örnek, çok eskilerden:
Rothschild’ten ilk finans dersi...
Avrupa’da 19. yüzyılın tam ortası siyasi alt-üst oluşa tanıklık ettiği kadar finansal bir çekişmenin hatta savaşın sahnesi olmuştur. Avrupa’nın ünlü banker aileleri arasında da amansız bir mücadele vardı. Rothschildler, Mallesler, Bieste ve Andre gibi bankerler, Salamon Heine, Romalı Torlonia, Uzielli vb... Mesela o zamanın ünlü bankası Societe Generale du Credit Mobilier, bu ailelerin Rothschildleri tasfiye ederek kurdukları iddialı bir kurumdu. Credit Mobilier gibi kurumlar, Fransız Devrimi’nin getirdiği özgürlük ortamında istedikleri gibi büyüyemezlerdi. İşte 3. Napolyon, devrimin getirdiği bütün hakları geri almış ve Credit Mobilier gibi ahtapotların yolunu açmıştı. 1848 devriminden de korkan finans-kapital (yani bizim faiz lobisinin ataları) bütün işçi haklarını da Napolyon’a kaldırtmıştı. Ama işin ilginci bu bankanın daha piyasaya çıkmamış hisse senetlerinin satış vaadi içeren kâğıtlarının ortalıkta dolaşmaya başlaması ve bunların İstanbul’a düzenli sefer yapan gemi personeliyle getirilip satılmasıydı. Böylece İstanbul zengini tayfalar, miçolar falan ortaya çıkmıştı. Haydar Kazgan’ın aktardığına göre, Credit Mobilier, 120 milyon franklık öz sermaye barındırıyordu ama tam bunun kadar 120 milyon franklık tahvil piyasaya sürebiliyordu. Osmanlı’nın piyasaya sürdüğü ilk tahvil borçlanması bunun ancak yarısı kadardı. Yani İmparatorluktan güçlü bir finans kurumu. Şimdi de öyle değil mi, bugün yalnız Londra18 trilyon doları bulan küresel fonlara ev sahipliği yapıyor. Finans oligarşisinin, imparatorlukları aşarak yeni yeni palazlanmaya başladığı 19. yüzyılın ilk yarısı, şimdiki gibi bu rekabetçi(!) ‘centilmenler’ arasında ciddi savaşlara da sahne oluyordu.
Mesela Credit Mobilier’e kafayı takan Rothschild, bu hisseler üzerinden yoğun spekülasyon yapıyor ve Galata dahil bir çok merkezde hisseleri, spekülatör ajanlarına yaptırdığı yoğun alımlarla yukarı çekiyor, yüksek karlar elde ettikten sonra yeniden satıyordu. Böylece Galata bile havadan para kazanma kavramını bu savaş sayesinde öğrenmişti. İşte finansın ilk pratik dersini Rothschild vermişti. Şu: Bir şeyi düşürmek istiyorsanız, uzanıp almak yerine, onu sallayın, mutlaka düşürmek istediğinizden fazlası önünüze düşer. 1850’li yıllarda Rothschild’in, kendisine karşı kurulduğuna inandığı, Credit Mobilier’e uyguladığı bu yöntem bir klasik finans dersi olarak tarihe geçti. Sallayacaksınız... Mutlaka istediğinizden daha fazlası önünüze düşer...
MB kendisini gövdesinden tutturtmaz!
Şimdi gelelim bugüne, TCMB’nin faiz silahını kullanmadan, TL’yi yoğun sermaye çıkışları karşısında koruyamayacağını çok dinledik bugünlerde... Ama amaç zaten o değildi ki... Birileri 1854-55’te Rothschild’in Credit Mobilier’e yaptığını bize yapmaya çalışıyordu. Hem de gözümüzün içine bakarak... TCMB’sı da bunu önlemeye çalıyordu... Gövdesinden tut, salla... Önüne istediğinden fazlası düşer... İşte o zamandan bu yana işini bilen merkez bankaları kendilerini gövdelerinden tutturmamaya çalışır ve birilerinin kendilerini salmasına izin vermez... Buna volaliteyi-oynaklığı- önleme denir. Bu, pür piyasa için de çok önemlidir. Çünkü sallantının olduğu yerde yatırım yapılmaz, hiçbir fiyat gerçekti değildir, önünüzü göremezsiniz... Sabit sermaye yatırımları geriler, işsizlik artar, sonunda da doğru dürüst borçlanamadığınız için enflasyon çok hızlı olarak yukarı çıkar. Çünkü para basmak zorunda kalırsınız. Gördüğünüz gibi Rothschild’lerin keşfettiği bu yöntem o günden bu güne uygulanıyor. Ama bize daha o zamandan beri finansal yapıların, bankaların rekabetçi, piyasacı kurumlar değil tekelci ahtapotlar olduğunu da anlatıyor.
Anadolu Ajansı deşifre ediyor!
İşte bu ahtapot, şu ‘sallama’ işini maksatlı haberlerle de yapıyor. Bakın, Anadolu Ajansı dün böyle bir ‘sallama’ maksatlı haberi daha deşifre etti. AA haberi şöyle;
Son günlerde Türk finans piyasalarındaki gelişme ve beklentilere ilişkin negatif çıkarımlara yer verilen haberleri abonelerine servis eden uluslararası bir haber ajansının, BAE Merkez Bankası’nın yerel ticari bankalardan Türkiye’de finansal risklere ne ölçüde açık olduklarına ilişkin ayrıntılı bilgi isteği haberinin, rutin olduğu ortaya çıktı.
Aynı ajans, daha önce de kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’e dayandırarak Türkiye’deki hükümet karşıtı protestoların durumu karmaşıklaştırdığını ve potansiyel risk nedeniyle kur ve sepetin yükseldiğini iddia etmişti. AA’nın bu başarılı haberini yapan Zeynep Duyar’a da biz şu görüşü bildirdik:
Rutin uygulamayı haber yaptı... Amaç...
“Bu eğer rutin bir uygulamaysa, yapılan haber oldukça maksatlıdır. Çünkü haberde CBUAE’nin kendi yerel bankalarına Türkiye ile yaptıkları yatırımlardan riski soruluyor. Bunu sanıyorum her Merkez Bankası rutin olarak yapar. Ancak haberde dikkat çeken bir başka detay daha var. Burada sukuk benzeri fonların Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) Türkiye’ye yönelik artacağı vurgulanıyor ve rutin uygulamayla sanki bu yatırımların özellikle sorgulanması yapılıyormuş gibi gösteriliyor. Zaten haberde çok açık olarak BAE’deki sukuk fonlarının Türkiye’ye kaymakta olduğu belirtiliyor ama rutin bir uygulamayı sanki bu fonların Türkiye’de yatırımlarının güvenli olup olmadığının merkez bankası tarafından sorgulanması gibi bir algı yaratılıyor.” Şimdi telaş şu tabii; Londra merkezli sukuk fonlarının İstanbul merkezli bir rotaya girmesi... Reuters ya da Rothschild yüzyıl geçse de değişmez...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018