Cemile Bayraktar
Orta Doğu ile ilgili yapılan en büyük hata tüm Orta Doğu’yu aynı tipte yönetim ve toplumlardan oluşuyor zannetmektir. Bu aynı zamanda neredeyse hepimize sirayet etmiş olan oryantalist bakış açısının bir sonucudur.
Orta Doğu’da istikrarsızlıkların olduğu doğrudur ve bu istikrarsızlığın bir nedeninin olması mümkün değildir, bu tür uzun soluklu istikrarsızlık sonuçlarının elbette birden fazla sebebi vardır. Ancak tek bir nedene indirgemek zorunda kalsak, Orta Doğu’daki istikrarsızlık ve gerilimin nedeninin suni girişimler olduğunu ifade edebiliriz. Bu suni girişimler de sadece siyasi ve ekonomik temelli değildir daha çok kültüre, kimliğe bağlıdır. Kültür ve kimlik oluşumunda ise en çok etkili olan olgular din ve mezheptir. Elbette siyaset içerisinde bu kimlikler araçsallaştırılır, siyasi amaçlar için maalesef sık sık kullanılır. Bunu da dünyada sadece Orta Doğu’lu yönetimler yapmaz, Orta Doğu’ya yönelen her ülke bu yumuşak karnı kaşımıştır.
Sömürgecilik, yer yer toplumla alakası olmayan yönetim/yöneticiler, yerel problemler, ekonomik nedenlerle Batı’nın sürekli müdahalesi, suni sınır çizimleri, bölgeye, bölgeye ait olmayan grupları yerleştirmek… şeklinde sıralanabilecek tüm suni girişimler bugün Orta Doğu’da yaşanan istikrarsızlığın ana nedenleridir. Ancak bu süre içerisinde Orta Doğu’da istikrarsızlığın oluşturduğu kısmi bir istikrar da oluşmuştur. İyisiyle kötüsüyle oluşan bu istikrarın oldukça kırılgan olduğu da en ufak bir harekette bölgede derin sorunların ortaya çıkmasıyla görünür hale gelir.
İstikrarsızlığın sürekli devam ettiği bölgelerde, sorunları çözmek için sorunu çözebilecek yapılar inşa etmek yerine, sorunları derinleştirecek yapıların inşa edilmesi işleyebilen bir sistemin oluşması önündeki en büyük engellerden biridir. Yani istikrarsızlığın istikrarı aslında bir istikrar vaat etmemektedir.
Eğer bir yerdeki sorunun çözümünü istiyorsak burada yapılacak olan bir çözüm planı oluşturmak yerine sorun bekleyen tarafların kimliğine, toplumuna, siyasetine, tarihine bakmak olmalıdır. Örneğin; Suriye’deki çözüm Libya’dan; Yemen’deki çözüm Lübnan’dan farklıdır. Çünkü Orta Doğu dediğimiz aslında dünyanın tam ortasına tekabül eden coğrafya tek bir modelden oluşmaz. Ve sadece kendi içerisinde yaşandığı sanılan istikrarsızlık maalesef o bölgede kalmaz, bölgeden tüm dünyaya, kimlik (Örneğin Müslüman kimliği) üzerinden, bireyler üzerinden yayılır. Ve sık sık Lübnan için Orta Doğu’nun küçük bir prototipi ifadesi kullanılır ancak şahsen buna pek katıldığımı söyleyemeyeceğim…
Lübnan’da geçtiğimiz hafta yaşanan, yaklaşık olarak 200 kişinin hayatını kaybetmesine, 6 bine yakın insanın yaralanmasına neden olan elim patlama sonrası yapılan yorumlar arasında en çok dikkat çeken yorum “Lübnan’ın ne kadar modern olduğu” şeklindeki yorumlardı. Bu aslında bölgeye yönelik ilgisizliğin ve bilgisizliğin de bir göstergesiydi.
Lübnan, uzun yıllar iç savaşın olumsuz etkilerini çok yoğun yaşayan ülke olduğu için adı anıldığında bölgeye dair en fazla sızı hissedilen ülkelerden biri… Bir süredir Lübnan’da devam eden ekonomik ve siyasi problemler, ülke kırılgan olduğu için endişeye neden olurken diğer yandan yaşanan elim olay bölgeye dair endişeleri arttırdı. Mesele Lübnan olunca hemen patlamanın nedeni İsrail olarak gösterilmeye çalışıldı ancak bu hızlı komplo teorisi montajlanmış bir video dışında bir delile dayandırılamadığı için ve Hizbullah dahi “İsrail saldırmadı” dediği için aynı hızla çökertildi.
Patlamadan sonra Lübnan halkı, mevcut problemlerin doldurduğu bardağı patlama taşırdığı için eylemlere başladı ve Lübnan’da eylemler devam etmekte.
Elbette Lübnan’a dair en çok konuşanlar Fransa ve Hizbullah’tı… yani bölgedeki kadim istikrarsızlığın nedenleri, bölgeye suni politikalar sokan iki anlayış, yanılmıyorsam bölgeye ilk gidenlerden biri Fransa Cumhurbaşkanı Macron’du.
Lübnan’ın istikrarsızlığında manda yönetiminden başlayarak etkisi oldukça fazla olan Fransa’nın, sömürgecilik dönemi faaliyetlerini bir kenara bırakacak olursak, yakın tarihte Lübnan’a o dönemden farklı amaçlarla da olsa olan ilgisini koruması, ülke adına endişe verici bir durum. Her ne kadar Hizbullah gibi Lübnan’daki istikrarsızlığın bir diğer nedeni olan yapıyı bertaraf etme, silahsızlandırma girişimlerinde bulunuyor olsa da Fransa’nın tarihine bakacak olursak Lübnan’a sürekli musallat olmasının bölgeye dair endişeleri arttırdığı ortada. Fransa’nın, suni bir “Lübnanlı kimliği” oluşturmaya çalıştığı, güya bölgede istikrar oluşturmaya çalıştığı çözümü, bölge gerçeğinden ve doğallığından uzak olduğu için ülkeyi İsrail ve Suriye’nin işgal edebileceği bir pozisyona getirdi. Ayrıca Hizbullah’ın ülkede etkin olmasına zemin hazırladı. Çünkü Fransa’nın oluşturmaya çalıştığı suni “Lübnanlı kimliği” bir birlik sağlanmasına değil, bir bölünmüşlük oluşmasına hizmet etti. Tabi burada Fransa başta, ABD peşinde olmak üzere Batı’nın Lübnan’a olan ilgisinin ülkede yaşayan Hıristiyanlar olduğunu da not etmek gerekiyor.
Hizbullah’a gelecek olursak; İran Devrimi’nin İran içinde kalmasının devrimin başarıya ulaşmadığı anlamına geldiğini düşünen, “devrimin ihracı” dış politikasıyla bugün Suriye’de bile artan şiddet konusunda pay sahibi olan İran’ın, Lübnan içindeki dengeleri Şii-İran bloğu lehine çevirmek için kullandığı Hizbullah, Lübnan’daki istikrarsızlık zincirinin bir diğer halkası. Aslında Filistin meselesinin çözümsüzlüğünün Emel Hareketi’ni bölmesi, bölgedeki yanlış İsrail politikalarının ve özellikle baba-oğul Esed’lerin de destekleyerek büyüttüğü Hizbullah, bugün Lübnan’daki istikrarsızlığın bir diğer nedeni. Ayrıca Hizbullah’ın sadece Lübnan içinde bir istikrarsızlık kaynağı olmadığı da biliniyor; daha önce Hizbullah tarafından zarar gören İsrail, bölgede problemleri arttıracak güvenlik politikalarını Hizbullah “tehdidi” nedeniyle meşrulaştırmaya çalışıyor.
Lübnan’daki patlama sonrası her ne kadar Hizbullah kendilerinin sorumlu olmadığını iddia etse de, Lübnan halkının ciddi bir kesimi patlamadan Hizbullah’ı sorumlu tutuyor gibi görünüyor. Tabi yine bir not daha düşmek gerekir ki, Lübnan’da Hizbullah’ı destekleyen bir kesim var, özellikle “kimlik güvenliği” mantığına dayanan bu destek, Hizbullah tarafından kullanılsa da Hizbullah’ın asıl destekçisi İran… Açıkçası, Hizbullah’ın Lübnan’ı Lübnan için değil İran’ın “Şii Hilali” projesi için zemin olarak kullandığı da malum. Öte yandan kendi imkanları ve İran desteği ile çok ciddi silahlara sahip olan Hizbullah’ın bu “silahlı” yönü, bölgede “Filistin davasının savunucusu, İslam davasının savunucusu” gibi bahanelerle meşrulaştırılmaya çalışılırken kendisinin sorgulanmasını da engelliyor.
Bugün Lübnan’daki patlamayla birlikte bir ülkede, devlet kontrolünde olması gerektiği gibi bir güvenlik sağlama imkanının olmadığı, devlet aygıtının çözülmeye teşne bir kırılganlıkta olduğu, istikrarsızlığın istikrarının uzun vadede istikrar sağlamayacağı ortaya çıktı. Ancak ortaya çıkan bir diğer gerçek, Lübnan’a, Lübnan için iyi ve doğru olanın yapılmasını değil Lübnan dışındaki ülkelerin, yapıların çıkarı nedeniyle müdahil olanların ülkeyi daha fazla istikrarsızlığa sürükleyecek politikalar için hazır olda beklediği… Lübnan, kendisi dışındaki birçok ülkenin, çok derin yaralar açtığı, kırılgan yapısından bir türlü kurtulamamış bir ülke, durum böyle olunca Lübnan’la ilgili en büyük endişe bir limandaki patlama potansiyeli olan kimyasal maddeler kadar ülkeye müdahil olabilecek silahlı yapılar olarak görülüyor. İlk patlamadan fazla zarar gören ama hayatta kalmayı başaran Lübnan’ın ikinci ve üçüncü patlamalara zemin olmamasını, bu nedenle de suni politikaların gölgesinin ülkeden çekilmesi gerektiğini hatırlamanın tam vakti çünkü kadim istikrarsızlığın Lübnan’a istikrar sağlamadığı ayan beyan ortada.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.01.2025
7.11.2024
31.10.2024
9.10.2024
26.08.2024
20.08.2024
15.08.2024
28.07.2024
21.07.2024
20.06.2024