Ceren KENAR
Kemalizm seri ve verimli bir hain üretme makinasıydı.
Ve
tüm benzeri ideolojiler gibi, bunu kötülüğünden ve ahlaksızlığından
yapmıyordu, aksine ahlakına ve iyiliğine fazla güvendiğinden yapıyordu.
Kendini
bir ulusun kurtuluşu için yegâne yol olarak gören bir ideoloji üstü bir
inançtı. Bir kaderdi, Türkiye'de doğmuş her bireyin istese de istemese
de hüküm giydiği yegane kurtuluş reçetesiydi.
Tek çareydi, tek
kimlikti, tek yoldu. Bir seçim değildi, bir görüş de değildi. O yüzden
ona muhalefet de farklı veya karşı görüş kategorisinde değildi,
ihanetti. Dolayısıyla muhalifleri yoktu, hainler vardı.
Bu hainlerin yegâne günahı yanılıyor olmaları değildi. Satılmış insanlardı, kötülerdi. Ahlaksızlardı.
Mesele iyi ve kötünün savaşıydı, kavga ahlaklı ve ahlaksız olan arasındaydı.
İngiliz zabitleri ile flört eden paşa kızlarıydı onlar (bakınız: Yakup Kadri, Sodom ve Gomore)...
Vay Şerefsiz manşetini hak edenlerdi onlar...
Menfaat dışında bir şey gözetmeyen liboşlardı onlar...
Türkiye
Türklerindir logosu ile çıkan bir gazetede, AK Parti'nin bir Ermeni
vekilinin, bir diğer Kürt vekili ile aynı olduğu başlığı ile çıkan bir
mülakatı görünce, Türkiye'de Kemalist zihniyetin bu dogmatik zihin
yapısından bir adım ileri gitmemek konusunda epey kararlı olduğunu
gördüm. Epey üzülerek...
Türkiye'de muhalefetin siyasi
tartışmayı bir argümanlar dizisi üzerinden değil, aksine duygusal bir
dil üzerinden götürme ısrarına, “ya benimsin ya kara toprağın”
dikotomisi eşlik ediyor.
İşin vahimi, bu Kemalist görüş son yıllarda daha da keskinleşerek, marjinalliğe
iyice mahkûm kalıyor.
Tekrara düşmek pahasına, daha önce yazdığım bir yazıdan uzun bir alıntı ile bunu izah etmek lazım:
“Türkiye'de
seküler muhalefet bir kimlik krizi içinde. Klasik Kemalist söylemin
itibarsızlaşması, ahlaki ve entelektüel üstünlüğü mutlak kaybetmesi
üzerine, seküler entelijansıyada yeni bir söylem ihtiyacı ortaya
çıkardı. Gezi hareketinin beklenmedik popülaritesi ile bu söylem
ihtiyacı, “Gezi ruhu” olarak tanımlanan, belirsiz, içi boş, yarı-mistik
bir kimlikle giderildi. “Gezi ruhu” ile kastedilen bir ideolojik
duruştan ziyade, bir tür ahlakçılıktı aslında. Bu bakışa göre,
Geziciler, Türkiye'nin iyi ve vicdanlı yüzünü temsil ederken, Gezici
olmayanlar ya ahlaksız, kötü, vicdandan nasibini almamış insanlardı, ya
da kandırılmış lümpen kitlelerdi. “Göbeğini kaşıyan adam” kelimesi out,
“hüloğcular” in oldu. Eskiden AK Partiyi desteklediği için yandaş
olmakla itham edilen liberaller, AK Parti muhalifi olunca yandaş
kelimesini eski yoldaşları için kullanmaya başladı (bu arada yandaş
kelimesinin de bu döneme özgü olmadığı, Özal'ı destekleyen kamuoyu
önderleri için de “yağdanlık” kelimesinin kullanıldığı not düşülmeli.)
İktidar partisinin Türkiye'yi yönetmesinin iyi bir fikir olduğunu
düşünen kitle Gezi ile neredeyse şeytanlaştırıldı, o kadar ki bu kitle
Gezi'de hayatını kaybeden gençler nedeniyle “katil” olarak bile
tanımlandı.
Bu yaklaşım Gezi'den sonra derinleşerek devam
etti. 17 Aralık sürecinde “katiller” sıfatına bir de “hırsız”
eklenecekti. Türkiye'de muhalefet, ağır bir mağduriyet söylemine eşlik
eden romantize edilmiş bir apolitik “iyilik” hissini siyasi görüş olarak
belledi.
AK Parti seçmeninin oy verme davranışı, Türkiye'nin
içinde bulunduğu çetrefilli sorunlara yönelik çözüm önerileri ve hatta
Gezi olaylarına katılan farklı kesimlerin birbirinden farklı
motivasyonları gibi siyasetin asli sorusu olan konular böylesi bir
atmosferde gereksiz detaylar ve hatta konuyu aslından saptırmayı
hedefleyen unsurlar olarak görüldü. Asıl mesele bir kötülük timsali olan
AK Parti iktidarının yıkılması ve onu destekleyen çevrelerin bu ülkeden
sürülmesiydi (bu karikatür
http://www.yuksekovahaber.com/haber/leman-yandas-medyayi-gemiye-bindirdi-119953.htm
hükümete yakın isimlerin Türkiye'yi terk etmesi isteğini açık şekilde
dile getirmesi anlamında önemlidir.)
Bir nevi “iyilik devrimi”
olarak görülmeye başlanılan muhalefet bir ahlaki zorunluluktu artık.
Ancak bu “iyilik devrimine” ilişkin bazı içkin problemler de vardı. 1-
Devrim sonrası için bir yol haritası yoktu, AK Parti'ye yönelik
alternatif bir siyasi program üzerinde hiç durulmadı. 2- Bu “iyilik
devriminin” stratejisi pek de “iyi” değildi. Ahlaki üstünlük iddiasını
temel şiar yapan bir hareket muhalefet stratejisi olarak zaman zaman
siyasi ahlaka pek uymayan yollar da benimsedi. 17 Aralık'tan sonra
ortalığa saçılan tape'lerin iştahla kullanılması, manipülasyon ve
dezenformasyona sıklıkla başvurulması, kendilerini eleştiren
gazetecilere yönelik ağır itibarsızlaştırma ve linç faaliyetinin bir
siyaset yapma biçimi olarak görülmesi, bu ahlaki üstünlük iddiası ile
pek de bağdaşmayan unsurlar oldu.
Aslında bunu meşrulaştıran
bir mekanizma bu süreçte muhalefet tarafından üretilmişti. AK Parti ile
mücadelede, AK Partililere bu yöntem “mübahtı,” zira siyasi amaçları tam
da AK Partiye destek veren kişilerin zihniyetini yok etmek olmuştu. Bir
nevi “haşereleştirdikleri” siyasi hasımlarına bu tür normalde yanlış
görülecek muameleler reva idi. Yıldıray Oğur'un tabiri ile “fazla
duyarlılıktan faşistleşen” bir kitle ile karşı karşıyaydık artık.
Bu
bize özgü bir durum da değildi. Hannah Arendt'in Fransız devrimine
ilişkin yazılarından görüldüğü üzere aslında genel bir devrimci
ahlakının Türkiye günümüz koşullarına uyarlanmış hali idi. Robespierre
şahsi hiçbir çıkarı ve ihtirası olmayan bir devrimci olarak, bir mutlak
iyi model olarak sunuluyordu/ Fransız devriminin amacı ise siyasi güç
elde etmek olarak değil, yeryüzünde mutlak iyiyi hükümdar kılmak olarak
görülüyordu devrimciler tarafından. Vicdan ise en yüksek siyasi erdem
olarak görülüyordu. Arendt'in tespit ettiği gibi vicdan kavramı aslında
anti-siyasi bir tutumdu. Bunun da ötesinde bu kavram insanları
birleştirirken aynı zamanda bölüyordu da.
Türkiye'de vicdan
kelimesi bölücü bir enstrüman olarak kullanılmaya başlandı. Gezi
entelijansıyası vicdanlı, güzel insanlara seslenirken, aslında vicdansız
ve çirkin insanlarında kim olduğunu belirliyordu.
Bu anlamda
siyasi yönü olmayan trajik hadiselerde bile “çelişkiler
keskinleştirildi.” Örneğin Zülfü Livaneli'nin Özgecan Aslan cinayeti
üzerine yazdığı şu satırlar bize bu zihin yapısının kodlarını
sunmaktadır: “Katilin resmini gördünüz mü? O korkak, sinsi, yalancı, her
türlü melaneti işlemeye hazır bakışlar dikkatinizi çekti mi? O yaratığı
hangi kültür yetiştirdi acaba? Söyleyin hangi kültür yetiştirdi? O
yaratık Nazım’dan bir şiir mi ezberledi, Yaşar Kemal’den bir öykü mü
okudu, lirik bir Anadolu türküsü mü dinledi, geleneksel Anadolu
terbiyesine göre büyük küçük hatırı bilerek mi yetişti; onca
suçladığınız Gezi gençliğinden miydi; hayır, bin kere hayır, yemin
ederim hayır!” Gezi gençliği olmayan kitleden, cahil, korkak, sinsi,
yalancı, ve hatta tecavüzcüler çıkarken, Gezi gençliği ahlaklı ve
aydınlık yüzümüzdü.
“Güzel insanların kötülüğe karşı direnişi”
ise bu kişilere göre Türkiye'de muhalefetin siyasi programını teşkil
ediyor. “Ortak düşmana” karşı bir “ahlaki savaş” içinde olan muhalefet
her fırsatta bileniyor, kendi saflarını sıkılaştırıyor. Bu görüşün
sığlığı, bu söyleme içkin sınıfçılık ve "kerameti kendinden menkul"
üstünlük duygusu bir yana, bu strateji muhalefeti keskinleştirirken,
iktidarın yanındaki kitleyi (yani çoğunluğu da biliyor). Muhalefeti,
kendi kimliğini yok etmeye yönelik bir çaba olarak gören AK Parti
destekçileri, en az muhalefet kadar keskin bir şekilde kendi partilerine
sarılıyor.
On yıllardır Kemalist sistem tarafından dışlanan,
iktidarın nimetlerinden de hasımlarının zannettiği kadar yararlanmayan
AK Parti kitlesi ise kendilerine yöneltilen bu nefretin sebebini kendi
kimliklerinde gördü. Bir twitter kullanıcısının bana yazdığı,
“varlığımızı bile bir tehdit görüyorlar” cümlesi bu hissiyatı sarih bir
şekilde açıklıyor.
Sonuçta iki tarafta da normalde o tarafın
destekçileri için kabul edilemez siyasi hatalar affedilebilir
mertebesinde görülüyor. Bir varoluş savaşında, ayrıntılar
önemsizleşiyor. Çelişkiler keskinleşirken, saflar içindeki farklı
görüşler flulaşıyor. İki cephe de birbirinden uzaklaşırken, kendi içinde
sorgusuz birleşiyor.
Burada makalenin ilk maddesine gidiyoruz.
Türkiye'de
yaşanan bir %50'liler mücadelesi değil. Muhalefet kendisini %50 olarak
gösterdiği ilüzyona bir yerden sonra kendisi de inanıyor ki, bu taktik
ile kazanabileceğini sanıyor.
Oysa ki sonuçta Türkiye seçimlerle belirlenen bir siyasi sistem üzerine kurulmuş olduğundan, çoğunluk olan kamp kazanıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları




























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017