Eser KARAKAŞ
Eğitim sistemimiz baştan aşağı çökmüş durumda.
Bu değerlendirmeyi tümüyle eğitim kriterlerine dayalı olarak yapıyorum, laikçi argümanlarla değil.
Bazı müdür bozuntularının yönettiği ya da yönettiklerini zannettikleri okullarda kız-erkek sınıflarının yasal düzenlemelere dayanmadan ayrıştırılması, sınıflarda kızların, erkeklerin ayrı ayrı oturmaları meselelerine girmeyeceğim bile, bu konuları öne çıkarırsam bazı dangalaklar eleştirileri başka yerlere çekebilirler, buna olanak vermek istemiyorum.
Önce eğitim meselesinin mali boyutuna bir bakalım, mali boyutundaki gelişmelerle sonuçlar arasında da bir bağ kurmaya çalışalım.
Son senelerde temel kamu hizmetlerinin fonksiyonel sınıflandırılmasına ulaşabiliyoruz bütçe gerekçelerinde, bu iyi bir şey.
Eğitime ilişkin fonksiyonel sınıflandırmada 2006 senesinde bütçenin yüzde 12.5’i olan genel eğitim harcamalarının 2017 senesinde ilgili senenin bütçesinin yüzde 17.5’ine çıktığını görüyoruz.
Aynı şekilde genel eğitim harcamalarının 2006 senesinde GSYH içindeki payı yüzde 2.8 iken bu oran 2017 senesinde yüzde 4’e yükselmiş.
AKP bu değişimi sürekli olarak vurguluyor ve ilk bakışta da haklı görünüyor.
2006 senesinde 175 milyar TL olan bütçeden eğitime 22 milyar lira ayrılırken 2017 senesinde 645 milyar TL olan bütçeden 113 milyar TL kaynak tahsis edilmiş; oranlar soyut kalabilir diye büyüklükleri TL olarak da sundum.
Her sene bütçeden, milli gelirden eğitime oransal ve mutlak büyüklük olarak daha fazla kaynak aktarılıyor, bu kendi içinde iyi bir şey, AKP de bununla övünüyor, eğitim harcamalarının savunma harcamalarının önüne geçtiğini ifade ediyor ve bu da doğru.
Ancak, mesele sadece eğitime ayrılan kaynaklar değil.
Eğitim meselelerine kafa yormuş olanlar eğitim çıktılarının ve daha az ölçüde de olsa eğitim girdilerinin ölçülmesindeki zorlukları da bilirler ve yorumlarını buna göre yaparlar ama bizim memlekette durum bu zorluklarla açıklanamayacak ölçüde bariz ve kötü.
Eğitime en azından 2006 senesinden beri sistematik olarak daha fazla kaynak ayırıyor ise devlet ve paralelinde özel kesim, bu kaynak artışının ölçülebilir ve hissedilebilir sonuçları olmalı; olmuyor, olamıyor ise eğitim meselesine başka açılardan da yaklaşmak gerekiyor demektir.
Meşhur uluslararası PISA eğitim test sonuçlarına göre Türkiye bilim, matematik ve okuma-anlama alanlarında çok kötü bir bir durumda ve durum da her geçen sene daha da kötüleşiyor.
PISA testi meselesini herkes biliyor, ilgilenen internetten girip detaylarını bulabilir.
2006’dan beri eğitime oransal ve mutlak olarak daha fazla kaynak aktarıyoruz ama PISA sonuçlarında dökülüyoruz; neden?
Türkiye’de en az konuşulan konuların başında üniversite giriş sınavlarının gerçek sonuçları gelir; kimse sınava giren öğrencilerin ortalama olarak matematikte, geometride, Türkçede, yabancı dillerde soru toplamı içinde kaç doğru yanıt ürettiklerini tartışmaz.
Konuşulan sadece kaç kişinin barajı geçtiği, kaç kişinin üniversitelere yerleştirildiği falandır ama kimse kaç geometri sorusuna ortalama olarak kaç doğru yanıt verildiğini konuşmaz çünkü eğer bu konu açılırsa, kamusal olarak tartışılırsa tüm matematik, geometri, İngilizce, felsefe, Türkçe hocalarını işten atmak, hatta Milli Eğitim Bakanlığını kapatmak dahi gerekebilir, zira işlevsizdirler.
Fransa’da bir lise öğrencisi ana dilini kaç kelime ile konuşuyor, Türkiye’de kaç kelime ile?
Bu sorunun yanıtı Türkiye lise öğrencisi için altı yüz kelime, Fransa’da bir lise öğrencisi için iki bin beş yüzdür.
Bu sorunun yanıtı çok ürkütücüdür, ürkütücü olduğu için de devletin eğitim egemenleri bu konuyu hiç gündeme getirmezler ama bilinmesi gereken temel mesele gençlerin düşünce sistematiklerinin, kavram kullanımlarının kullandıkları kelime miktarı ile doğrudan orantılı olduğudur.
Az kelime, az kavram ve bu sürecin sonucunda da sadece milliyetçilik ve siyasal islam yani özel çaba gerektirmeyen aidiyet takıntıları; gelinen nokta burasıdır ve daha başkasının olması da zaten mümkün değildir.
Yükseköğretim başlı başına bir faciadır.
Yükseköğretimin dört senelik lisans aşaması bir faciadır ama lisansüstü aşama, özellikle doktora aşamaları faciadan da beterdir, detaylara girmiyorum, eskilerde bu konuları çok yazdım.
İlköğretim öncesi de uluslararası mukayeselerde dökülmektedir, sayı olarak daha yüzde elliyi yeni bulduk galiba ama bizde her türlü sayısal mukayesede ortaya çıkan sorun burada da vardır, geldiğimiz kötü sayısal nokta bile gelinen kalite noktasının çok önündedir.
Meslek okulları sadece işsiz üretmektedir, imam hatip liselerinin durumunu muhafazakarlar bile galiba en sonunda anladılar, tüm ahlak dışı yönlendirmelere, zorlamalara rağmen insanlar çocuklarını buralara göndermiyorlar.
Ortada artan kaynak ama adeta baş aşağı giden bir eğitim sektörü çıktıları ve kalitesi mevcut.
Bu tuhaf durum nasıl açıklanacak, artan kaynakların bu kötü kullanımı nasıl izah edilecek?
Çok iyi biliyorum, eğitim sektöründe büyük kamu alımları var, çok muhtemeldir kaynakların azımsanmayacak bir bölümü bu ihalelerle birilerine peşkeş çekiliyor ama mesele kanımca sadece ihalelerle açıklanamayacak kadar da berbat ve karmaşık.
Karmaşık kelimesi ne kadar doğru bilmiyorum zira sorunun temelinin eğitime yaklaşımdaki entelektüel ve siyasi zavallılık olduğu ortada.
Çocuklara kitap okumayı sevdiremeyen bir eğitim sisteminden bahsediyoruz işin neticesinde.
Durum, komutanın imparatora savaşı neden kaybettiklerini anlatırken “önce barutumuz bitti” diye söze başlamasına ve imparatorun da “gerisini anlatmana gerek yok” demesine benziyor.
Lütfen herkes Erdoğan ya da bakanlar “milli eğitime daha fazla kaynak aktarıyoruz” hikayeleri anlatırken bu sistemin bir de sonuçlarını, artan kaynağın nasıl kötü kullanıldığını düşünsünler.
Okul öncesi eğitim başarısız (hala yüzde elli dolayında), ilköğretim başarısız (PISA sonuçları), lise başarısız (kırk geometri sorusunda ortalama beş-altı doğru), üniversite başarısız, doktora dökülüyor, adeta yok, hatta olmasa çok daha iyi olur, meslek okulları başarısız (işsizlik, beceri arz-talebi uyuşmuyor).
Peki bu artan kaynak ne oluyor?
Son haber eğitimin ünlü Fatih projesinin de çöktüğü; peki bu alana harcanan paraların hesabını kim soracak?
Artan eğitim ödeneklerinin nerelere gittiği anlaşılıyor galiba.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025