Fehmi KORU

Şifre iddiası doğru değilse bile...
4.04.2011
1782

Her şeyden önce bizim meslekdaşları kutlarım: 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya'nın yazışmalarının şifresini kırabilmek için dünyanın en akıllı bilimadamlarının aylarca çalışması gerekmişti; geçtiğimiz pazar günü yapılan YGS sınavında soruların şifresi gazeteciler tarafından şıpınişi çözülüverdi...

Şifre çok basitmiş: Seçenekleri en büyüğünden en küçüğüne sıralayarak yeniden yazdığınızda, üstündeki rakamla uyuşan doğru cevabı teşkil ediyor. En kritik matematik sorularının 40'ı bu yöntemle çözülebiliyormuş...

Bu yıl 1.7 milyon genç üniversiteye girişin bu ilk basamak sınavına katıldı; haberler doğruysa, yani sorular şifreyle çözülebiliyor ve şifre birilerine verilmiş ise, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) büyük bir haksızlığa aracılık etmiş demektir.

Doğruysa, ÖSYM'nin ilk vukuatı olmayacak bu sınav. Geçen yıl peşpeşe yaşanan 'kopya' skandalları yüzünden Merkez'in yönetim kadrosu baştan aşağı değiştirilmişti; yeni gelenlerin işi çok daha sıkı tutmaları, bir zamanlar ülkemizin en güvenilir kurumu olma özelliği taşıyan Merkez'i yeniden eski itibarına kavuşturmaları bekleniyordu.

ÖSYM başkanı, dün, 'şifre' iddialarının gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Her aday için farklı bir kitapçık hazırlanıyor, herkes isimlerinin yazılı olduğu farklı basılmış kitapçıkta değişik yerlere konmuş cevap seçenekleri arasında tercihte bulunuyor, buna göre puanlandırılıyormuş. Soru kitapçıklarının biri diğerini tutmuyormuş, bu sebeple de 'şifreli' veya 'şifresiz' haksızlık yapılması imkânsızmış...

Gazetecilerin elindeki 'şifre' söylentilerine kaynaklık eden kitapçığın öğrencilere verilenden çok farklı bir nüsha olduğunu söyledi ÖSYM başkanı... Olağanüstü karmaşık bir sistemle güvenlik sağlamaya çalışmışlar, ama fazla özenmeden yalnızca gazeteciler için hazırlanan nüsha spekülasyonlara sebep olmuş... Anlaşılan bu.

Çok sayıda gencin geleceğiyle ilgili bir sınavın güvenilirliğinin gölgelenmesi üzücü gerçekten. Sakınılan göze çöp batmış. Ancak o çöpün battığı yerden çıkartılması gerektiği de açık. Gerçi üniversite önünde bir sınav daha var, ancak ilk elemede şansını kaybedenlerin şimdiki spekülasyonlar yüzünden koparacakları vâveyla sistemin bütününü zedeleyebilir.

Yapılan açıklamanın sizi-beni ikna etmesi fazla önemli değil; soruna doğrudan muhatap olan, sınava giren, özellikle de sınavdan başarısız çıkanları kim ikna edecek?

Akla gelen ilk çözüm henüz yolun başındayken yeni bir sınav yapılmasıdır. Masraflar veya zamanında yetişmesi sorun olacaksa bu sınav geçersiz sayılarak ikinci basamak sınavının sonuçlarıyla yetinilir; o sınavın soruları da bu durum göz önünde tutularak hazırlanabilir. Bu da sakıncalıysa, spekülasyonları başlatan muhabir ve yazarlar Merkez'e çağrılıp iddiaların geçersizliği konusunda tatmin olmaları sağlanır.

Hiç yapılmaması gereken, "Biz doğrusunu açıkladık, kanıtları internete koyduk" deyip yola devam etmektir. Sorunun krize dönüşmeden çözümü için, doğrunun 'doğru' olduğunun 'yanlış' diyenler tarafından tasdik edilmesine çalışılmalı.

Uzun vadede yapılması gereken ise, gençlerin kaderini yalnızca sınavlara bağlamayan yeni bir sisteme gitmek ve üniversitelere de kabul sürecinde inisiyatif vermektir.

Mimar Sinan'ın bir çocuğun eğri olduğunu iddia ettiği minareyi 'düzeltme' gayretini unutmayalım.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (5)
  • nihat

    nihat

    21.03.2012 23:06

    bahsettiğiniz dindarlardan bireyiz belki sayımız az ama azmimizle dindarları, kuran ın merkezine çekeceğiz. nebevi davanın aslına döndüreceğiz. belki yarın beki yarından da yakın kaleminize, yüreğinize ve dimağınıza sağlık...

  • çetin çimagil

    çetin çimagil

    21.03.2012 22:28

    öncelikle site sahiini kutlarım internete her girişimde mutlaka sitenize şöyle bir bakıyorum her kesimden insanın görüşüne dikkat çekmeye çalışıyorsunuz. yazıya gelince bende bir dinar insan olarak bu konuda Ahmet beye katılıyorum maalesef maalesef dinimizde azgın bir milliyetçilik yok ve biz bunu kendini hiç dindar olamadığını söyleyen birinden öğreniyoruz ne kadar acı değil mi?

  • adil ozcan

    adil ozcan

    21.03.2012 20:41

    ahmet altan sen kendini turkiyenin padisahi mi?saniyorsun

  • murat ufacık

    murat ufacık

    21.03.2012 10:56

    Kuranı Kerim Fırkalaşmayı birçok ayette yasaklıyor.Fırkalaşmak ise dinin bir yorumu etrafında teslimiyetle toplaşmak yani bugünkü cemaatlerin tamamı fırkalaşmaya bir örnektir.İnancını bir liderin belirlediği bütün modeller fırkaya bir örnektir .Allah lider olarak kendi kitabının seçilmesini ve o kitabın merkeze alınmasını o kitabında hiçbir yorumunun mutlaklaştırılmamasını herkesin aklını kullanarak allahın yardımından faydalanmasını öngörüyor.(ali imran 103)

  • murat ufacık

    murat ufacık

    21.03.2012 10:52

    çok beğendim

Yazarlar