Fehmi KORU
Her şeyden önce bizim meslekdaşları kutlarım: 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya'nın yazışmalarının şifresini kırabilmek için dünyanın en akıllı bilimadamlarının aylarca çalışması gerekmişti; geçtiğimiz pazar günü yapılan YGS sınavında soruların şifresi gazeteciler tarafından şıpınişi çözülüverdi...
Şifre çok basitmiş: Seçenekleri en büyüğünden en küçüğüne sıralayarak yeniden yazdığınızda, üstündeki rakamla uyuşan doğru cevabı teşkil ediyor. En kritik matematik sorularının 40'ı bu yöntemle çözülebiliyormuş...
Bu yıl 1.7 milyon genç üniversiteye girişin bu ilk basamak sınavına katıldı; haberler doğruysa, yani sorular şifreyle çözülebiliyor ve şifre birilerine verilmiş ise, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) büyük bir haksızlığa aracılık etmiş demektir.
Doğruysa, ÖSYM'nin ilk vukuatı olmayacak bu sınav. Geçen yıl peşpeşe yaşanan 'kopya' skandalları yüzünden Merkez'in yönetim kadrosu baştan aşağı değiştirilmişti; yeni gelenlerin işi çok daha sıkı tutmaları, bir zamanlar ülkemizin en güvenilir kurumu olma özelliği taşıyan Merkez'i yeniden eski itibarına kavuşturmaları bekleniyordu.
ÖSYM başkanı, dün, 'şifre' iddialarının gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Her aday için farklı bir kitapçık hazırlanıyor, herkes isimlerinin yazılı olduğu farklı basılmış kitapçıkta değişik yerlere konmuş cevap seçenekleri arasında tercihte bulunuyor, buna göre puanlandırılıyormuş. Soru kitapçıklarının biri diğerini tutmuyormuş, bu sebeple de 'şifreli' veya 'şifresiz' haksızlık yapılması imkânsızmış...
Gazetecilerin elindeki 'şifre' söylentilerine kaynaklık eden kitapçığın öğrencilere verilenden çok farklı bir nüsha olduğunu söyledi ÖSYM başkanı... Olağanüstü karmaşık bir sistemle güvenlik sağlamaya çalışmışlar, ama fazla özenmeden yalnızca gazeteciler için hazırlanan nüsha spekülasyonlara sebep olmuş... Anlaşılan bu.
Çok sayıda gencin geleceğiyle ilgili bir sınavın güvenilirliğinin gölgelenmesi üzücü gerçekten. Sakınılan göze çöp batmış. Ancak o çöpün battığı yerden çıkartılması gerektiği de açık. Gerçi üniversite önünde bir sınav daha var, ancak ilk elemede şansını kaybedenlerin şimdiki spekülasyonlar yüzünden koparacakları vâveyla sistemin bütününü zedeleyebilir.
Yapılan açıklamanın sizi-beni ikna etmesi fazla önemli değil; soruna doğrudan muhatap olan, sınava giren, özellikle de sınavdan başarısız çıkanları kim ikna edecek?
Akla gelen ilk çözüm henüz yolun başındayken yeni bir sınav yapılmasıdır. Masraflar veya zamanında yetişmesi sorun olacaksa bu sınav geçersiz sayılarak ikinci basamak sınavının sonuçlarıyla yetinilir; o sınavın soruları da bu durum göz önünde tutularak hazırlanabilir. Bu da sakıncalıysa, spekülasyonları başlatan muhabir ve yazarlar Merkez'e çağrılıp iddiaların geçersizliği konusunda tatmin olmaları sağlanır.
Hiç yapılmaması gereken, "Biz doğrusunu açıkladık, kanıtları internete koyduk" deyip yola devam etmektir. Sorunun krize dönüşmeden çözümü için, doğrunun 'doğru' olduğunun 'yanlış' diyenler tarafından tasdik edilmesine çalışılmalı.
Uzun vadede yapılması gereken ise, gençlerin kaderini yalnızca sınavlara bağlamayan yeni bir sisteme gitmek ve üniversitelere de kabul sürecinde inisiyatif vermektir.
Mimar Sinan'ın bir çocuğun eğri olduğunu iddia ettiği minareyi 'düzeltme' gayretini unutmayalım.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- AK Parti ve medyası…
28.12.2025 - Ben uyarayım da…
26.12.2025 - Bu işte bir yanlışlık var, ama ne?
25.12.2025 - Operasyonlar bana eskiden yaşananları hatırlatıyor
23.12.2025 - “Uyuşturucu” deyip de geçemeyiz
19.12.2025 - Günümüz Soğuk Savaş dönemi kadar tehdit altında…
18.12.2025 - ‘Katharina Bloom’un çiğnenen onuru’ hep aklımızda olmalı…
16.12.2025 - Başımıza bunlar da mı gelecekti?
14.12.2025 - Seçime henüz vakit varken sandık hesabı
12.12.2025 - ABD Trump ile dünyayı çalkantıya terk ediyor
9.12.2025
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































nihat
bahsettiğiniz dindarlardan bireyiz belki sayımız az ama azmimizle dindarları, kuran ın merkezine çekeceğiz. nebevi davanın aslına döndüreceğiz. belki yarın beki yarından da yakın kaleminize, yüreğinize ve dimağınıza sağlık...
çetin çimagil
öncelikle site sahiini kutlarım internete her girişimde mutlaka sitenize şöyle bir bakıyorum her kesimden insanın görüşüne dikkat çekmeye çalışıyorsunuz. yazıya gelince bende bir dinar insan olarak bu konuda Ahmet beye katılıyorum maalesef maalesef dinimizde azgın bir milliyetçilik yok ve biz bunu kendini hiç dindar olamadığını söyleyen birinden öğreniyoruz ne kadar acı değil mi?
adil ozcan
ahmet altan sen kendini turkiyenin padisahi mi?saniyorsun
murat ufacık
Kuranı Kerim Fırkalaşmayı birçok ayette yasaklıyor.Fırkalaşmak ise dinin bir yorumu etrafında teslimiyetle toplaşmak yani bugünkü cemaatlerin tamamı fırkalaşmaya bir örnektir.İnancını bir liderin belirlediği bütün modeller fırkaya bir örnektir .Allah lider olarak kendi kitabının seçilmesini ve o kitabın merkeze alınmasını o kitabında hiçbir yorumunun mutlaklaştırılmamasını herkesin aklını kullanarak allahın yardımından faydalanmasını öngörüyor.(ali imran 103)
murat ufacık
çok beğendim