Fehmi KORU
Bir mecliste, siyaseti yakından gözlediğini bildiğim biri, “Medya hiç bu kadar partizan olmuş muydu?” sorusunu bana yöneltince, meramını yanlış yansıttığını anlayacağını umarak, “Ne zaman öyle değildi ki?” cevabını verdim.
Elbette bugünkü durum başka ülkelerden ve bizim geçmişte yaşadıklarımızdan farklı ama, medya bizde her zaman taraflı oldu çünkü.
O kişiye vermeye çalıştığım cevabı sizlerle de paylaşayım.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e basın mirası
Konunun Osmanlı dönemine kadar uzanmayı gerektiren boyutları da var, ancak dikkatimizi Cumhuriyet’in kuruluşu sonrasında yoğunlaştırdığımızda da ‘partili gazete’kavramıyla karşılaşabiliyoruz.
Cumhuriyet’i kuracak kadro Ankara’ya geldiğinde, ilk iş olarak, kendi tezlerini yaymayı sağlayacak bir basın arayışına girişti. Hakimiyet-i Milliye gazetesi ve Anadolu Ajansı o arayışın sonucudur.
Halide Edip (Adıvar) ‘Türk’ün Ateşle İmtihanı’ adını verdiği anılarında kendisinin Ankara’ya geçişinin sebebi olarak “Anadolu’daki milliyet hareketinin en zayıf tarafı gazeteci ve propaganda yokluğu” açıklığını gidermek olduğunu anlatır. Kendisi bu açıklığı gidermesi için Ankara’ya çağrıldığını bilir ve ona göre davranır (s. 64).
Hakimiyet-i Milliye kadrosundan Mazhar Müfit de (Kansu) ‘Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber’ kitabında aynı amaçla Ankara’ya gelmiş gazeteci-yazar kadrosunun heyacanlarını ilk elden aktarır (C. II, s. 503).
Mustafa Kemal, bir yandan ‘başkomutan’ olarak İstiklal Savaşı‘nı yürütür ve BMM başkanı olarak yeni devletin siyasi temellerini atma çabasını sürdürürken, bir yandan da zengin bir yazar kadrosu (Halide Edip, Dr. Adnan, Mehmet Akif, Müfide Ferit, Yakup Kadri, Ruşen Eşref, Hamdullah Suphi, Mehmet Emin, Celal Nuri, İsmail Hami) bulunan Hakimiyet-i Milliyegazetesine imzalı-imzasız yazılarla katkıda bulunmaktadır.
Sonraları (1934) ‘Ulus’ adını alan gazete uzun yıllar CHP’nin yayın organı olarak varlığını sürdürmüştür.
Yenigün adıyla yine aynı kadrodan Yunus Nadi tarafından çıkarılan gazete de CHP çizgisinde yayınlarıyla basın hayatında yerini alacak, daha sonraları da Cumhuriyet adıyla günümüze kadar gelecektir.
CHP’nin gazeteleri olur da rakibi Demokrat Parti (DP) boş oturur mu? Zafer gazetesi Ulus‘un karşısında DP’yi tutan yayınlarıyla yerini çoktan almıştır.
Darbeler ve Türk basını
Darbeler öncesi, sırası ve sonrasında belli başlı gazetelerin görev üstlendiği bir ülkedir Türkiye. ‘İhtilalciler arasında’ bulunduğunu kitabının adıyla övünerek ilan etmiş bir gazetecimiz (Bedii Faik) olduğu gibi, başarısız bir darbe girişiminin arkasında (1962) yer almış bir gazete patronu da (Erol Simavi) vardır.
Erol Simavi, Hürriyet‘in 40. kuruluş yıldönümü vesilesiyle bir yazarına birkaç gün süren bir mülakat vermiş ve orada şu sözleri sarf etmişti:
“Basın için dünyada, ‘Beş büyük kuvvetten biridir… Dördüncü kuvvettir,’ derler. Bu söz, Türkiye için geçerli değil… Hâkimiyet, elbette, ‘Kayıtsız şartsız milletindir’… O, başka… Ama birinci kuvvet, Türkiye’de ordu mu? Hayır… Basındır… İkincisi, ordudur… Çünkü orduyu ihtilallere basın hazırlar.” (Hürriyet, Nisan 1988).
Orduyu ihtilallere hazırlama görevi içerisinde bulunmuş bir kadronun yayın organında (Devrim gazetesi) çalışmış Hasan Cemal, ‘Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’ kitabında darbeler-basın ilişkisinin pek çok örneğini sıralamıştır.
‘Post-modern darbe’ diye anılan 28 Şubat (1997 ve sonrası) sürecinde yaşananlar, artık devreye televizyonlar da girdiği için, zihinlerimizde canlılığını koruyor olmalı.
Sözün kısası şu: Bizde basının taraf tutması, partizanlığı yeni bir olgu değildir.
Bizde böyledir de başka ülkelerde durum çok mu farklıdır?
Hayır, oralarda da ‘partili’ olduğu bilinen gazeteler her zaman olmuştur.
‘Morning Star’ İngiliz Komünist Partisi’nin yayın organıdır. Daily Telegraph Muhafazakar, Guardian ise İşçi Partisi eğilimli gazetelerdir.
Gerçek bu iken, “Basın hiç bu kadar partizan olmuş muydu?” sorusu elbette havada kalıyor.
Bugünkü durum daha vahim
Ancak yine de o soruyu sormayı akla düşüren bir gerçeği var bu gün ülkemizin; o da şu: Gazeteler ve gazetelerde köşeleri bulunan, televizyonlardaki tartışma programlarına ‘gazeteci’ sıfatıyla çıkan kişiler yalnızca bir partinin tarafını tutmakla yetinmiyor, kendileri dışında olanların da onların tuttukları tarafı tutmaları gerekirmiş gibi yazıp konuşuyorlar.
Farklı ses olmasını istemiyor, öyle olduğunu düşündükleri kalemler ile görüş sahiplerinin yok olmasını arzu ediyorlar.
Yok ettiklerine taktıkları bir de sıfat var: ‘Medeni ölü’…
Medyanın yaklaşık yüzde 90’ının tek sesli olması onlara yeterli görünmüyor, diğer yüzde 10’nun varlığına tahammül edemiyorlar.
24 Haziran seçimleri arzuladıkları sonucu verirse medyada yeniden büyük çaplı bir tasfiye yaşanacağını şimdiden ‘müjdeleyen’ yazılar çıkıyor iktidarın itibar ettiği köşelerde.
Herhalde kabul edersiniz ki, bu, ‘partizanlık’ ile izah edilebilecek bir tavır değildir.
Nedir bu?
Bu sorunun cevabını -belki- 24 Haziran sonrasında verebileceğiz.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025