Halil BERKTAY
[27 Kasım 2013] Oral Çalışlar Serbestiyet’teki ikinci makalesinde, Ankara’daki yeni iktidarın İstanbul basınına boyun eğdirişini anlatmıştı (İstiklâl Mahkemesi’nde gazetecilik nasıl çökertildi, 15 Kasım). Mete Tunçay, 1960 sonrası Türk tarihçiliği ve sosyal bilimlerinde Kemalizme ve Kemalist Devrime özgür, eleştirel bakışın öncüsüdür. O dönemde hem su katılmadık Atatürkçüler, hem “millî demokratik devrim”cilikte o saf Atatürkçülerle kolayca buluşan (bizlerin de içinde yer aldığımız) Marksist solcular, epey kızardı(k) Mete Tunçay’a. Başarısız 9 Mart 1971 cuntacılarından Celil Gürkan’ın, eskiToplum ve Bilim’deki acemice apolojisini hatırlarım.
Yıllar boyu değişen değer yargılarının, esasta ve detayda ne kadar haklı olduğunu defalarca kanıtladığı Mete Tunçay’ın ezber bozan tesbitlerinden biri, Cumhuriyetin ilânıyla o ân için, yani meselâ 29 Ekim 1923’ün bir hafta öncesi ile bir hafta sonrası arasında hemen hiçbir şeyin değişmediği; oysa 4 Mart 1925’te kabul edilen Takrir-i Sükûn kanununun bir hafta öncesindeki Türkiye ile bir hafta sonrasındaki Türkiye’nin çok farklı olduğu şeklindedir. Oral Çalışlar ise yazısında, işte tam bu dönüşümün temel boyutlarından birine değinmekte. Arka planını kendimce biraz genişletmeye çalışayım. Geç dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda basın esas olarak İstanbul’da gelişmiş; ister Abdülhamid sansürüne karşı 1908, ister İttihat ve Terakki zorbalığına karşı 1918 gibi çatırtılardan geçerek hayli özgürleşmiş; bu görece renkli, çok-sesli halini 1922-23 sonrasında da sürdürmüştü. 2000’lerin ulusalcı söylemi “Mütareke basını”nı diline doladıysa da, öyle toptan işgalcilerin, Vahideddin’in, Damat Ferit hükümetlerinin uşağı bir gazetecilik değildi söz konusu olan. Kuşkusuz bunlar da dahil hemen her çeşit fikir vardı. Çünkü imparatorluğun çöküş süreci bir iktidar boşluğu, en azından iktidar dağılma ve parçalanması yaratmıştı. İTC’nin itibarsızlaşması ve alışılmadık zafiyeti, devletin elinin kendini özellikle 1913-18 arasındaki — yani Enver’in şahsî hükümet darbesi demek olan Bâbıâlî Baskını’ndan sonraki — ağırlığıyla hissettirememesine yol açıyor; bu da basın açısından belirli bir ferahlama anlamına geliyordu.
Velhasıl basın ve düşünce özgürlüğü açısından iyi, ama millî dâvâ açısından — “tek yol”cu, tek sesli, tek çizgi1i bir millî dâvâ anlayışı ve angajmanı açısından — bakarsanız, hani nasıl denir, “millî birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz bir anda” (!) hiç de iyi olmayan bir açılım söz konusuydu. Üstelik, yukarıda belirttiğim gibi bu değişik hava Cumhuriyet’in ilânından sonraya, 1923-25 arasına da uzandı. Yeni kavuşulan haklardan zor vazgeçilir. Oysa İttihatçılardan kurtulduğunu düşünen İstanbul başkaydı, İttihatçı alışkanlıklarını önemli ölçüde tevarüs etmiş Ankara başka. Bir yanda, yenilgiyle gelen “liberal” bir çoğulculuk; diğer yanda, zaferle gelen “millî” bir merkezîleşme ve tekelleşme. Bir yanda henüz biat etmemiş bir serbestiyet; diğer yanda mütehakkim (ve Enver’inkinden de mütehakkim) bir duruş… Tarih illâ tutarlı değildir; sık sık böyle paradokslara yol açar.
Oral Çalışlar’ın gösterdiği gibi bu çelişki, 1926’da faaliyete geçen Şark İstiklâl Mahkemesi’nin, İstanbul basınının önde gelen isimlerinden bir dizi aydın ve yazarı şu veya bu şekilde Şeyh Sait isyanına karıştıkları iddiasıyla terörize etmesi, yalvartması, aşağılaması ve yerlerde süründürmesiyle çözüldü. Simon Schama, Fransız Devrimi’nin 200. yıldönümünde yayınladığı Citizens’da (1989), Jakobenlerin ve Kamu Selâmeti Komitesi’nin sonraki bütün devrimlere ve devrimciliklere taşıyıp aşıladığı “cezalandırma gösterileri” (demonstrations of punishment) geleneğinden söz eder. İşte bir bütün olarak dönemin İstiklâl Mahkemeleri ve özel olarak Şark İstiklâl Mahkemesi’nin Eşref Edip’lere, Ahmet Şükrü’lere, Ahmet Emin’lere yaptıkları da böyle su katılmadık bir cezalandırma gösterisiydi. “Devrimin kanunu bütün kanunların fevkindedir” mesajı verildi ve alındı; genel kamuoyu gibi basını ve her şeyiyle İstanbul da bu yeni “devrimci diktatörlük” önünde hizaya girmekte gecikmedi.
Oral Çalışlar’ın yazısı münasebetiyle bütün bunları bir kere daha düşünmek, başka bir dizi çağrışımı da beraberinde getirdi. Geçmişte, örneğin 1980’lerin ortaları veya ikinci yarısına kadar, genel olarak sosyalist sol ve özel olarak biz eski Maocular, bu ve benzeri bütün olaylara hukuk ve ahlâk açısından kim haklı kim haksız diye değil, kim devrimci kim devrim saflarından başka yerlerde (illâ saltanat ve hilâfet yanlısı olması da gerekmez; faraza ılımlı, reformcu, liberal, muhafazakâr ve/ya kozmopolit) diye yaklaşır; tabii böyle bir ayrıştırma çerçevesinde, tarihin kaçınılmaz ilerleme yönüne de uygun olarak “karşı-devrim” girişiminin ezilmesini, kurbanların kaderi vicdanımızı sızlatmaksızın benimser, onaylardık.
Şimdi baktığımda ise, kendi payıma, iktidarın amansızlığından; tahakküm hırsından; mutlak surette boyun eğdirme, tâbi kılma, kendine râm etme arzu ve iradesinden başka pek az şey görebiliyorum. Nâzım’ın Memleketimden İnsan Manzaraları’nda Mebus Tahsin aracılığıyla Atatürk’ten “alaycıydı, kavgacıydı, kurnaz ve hükmediciydi” ve “o kadar ağır pençeliydi ki” diye söz ettiğini Taraf’taki köşemde hatırlatmıştım (Okuma Notları396, 20 Ağustos 2011). Yedi ay sonra da bir başka vesileyle, Stalin’in çeşitli insanlarla nasıl “kedi-fare oyunu” oynadığından söz etmiştim. 1937’de NKVD işkencelerinde bütün el tırnakları tek tek sökülen Konstantin Rokossovsky 1941’de itibarı iade edilip yüksek komuta heyetine geri döndüğünde, Kremlin’deki bir toplantıda generalin “tırnaksızlığı”yla herkesin içinde dalga geçecek kadar nasırlaşmış âdîliğini; Sovyet yazar ve entellektüellerini parmağında oynatmaktan özel olarak hoşlanmasını; “[Mikhail] Bulgakov mu ? Evet, biz onu bile eğittik. Ezdik onu; kim olsa ezebiliriz” ya da “Bizim gücümüz Bulgakov’u bile eğitip bizim için çalıştırabilmemizde yatıyor” diye böbürlenmesini; yazar Zlobin için önce Malenkov’a düzmece bir suçlama icat ettirip ardından “affedelim gitsin” diye sözümona bir âlicenaplık gösterisinde bulunmasını ve bütün bu mizansene sırf “bakın, insanların kaderi yalnız ve yalnız bana bağlı” diyebilmek için başvurmasını bir bir saymış, aktarmıştım (Okuma Notları 466, 14 Mart 2012).
Bunları Şark İstiklâl Mahkemesi’nin İstanbullu yazar ve gazetecilere reva gördükleriyle, habire idam seyrettirmesiyle, haysiyetsiz dilekçeler yazdırtmasıyla yan yana koyun bakalım; ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?! Ama millî ama komünist; jenerik bir diktatörlük anatomisi. Ermeni soykırımının Hitler’e Yahudi soykırımı için örnek ve esin kaynağı olduğunu biliyoruz. Benzer bir akrabalık, 1925-27’nin Takrir-i Sükûn ve İstiklâl Mahkemeleri ile 1936-38’in Moskova Duruşmaları arasında söz konusu.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024