Kadri GÜRSEL
Erdoğan dış politikası, bodoslama doğuya giderken karaya oturmuş bir gemidir. Evvelinde “Tayyip Kaptan” ve geminin ikinci adamı “Ahmet Kaptan” dümen kırdıkları tehlikeli denizleri bilmekle övünürlerdi. Hakikatte ise uluslararası sulara dair seyrüsefer bilgi ve tecrübeleri hayli yetersizdi. Ellerindeki “vaat edilmiş coğrafyalar ve havzalar” haritası asırlar önce yitip gitmiş bir dünyadan kalmaydı. Define haritası gibi bir şeydi bu.
İşte bu hallerine rağmen Tayyip ve Ahmet kaptanlar doğuda, diriliş vaat eden yeni bir düzenin şafağına doğru, “stratejik derinlik”lerde seyrettiklerini sanırlar iken dış politika teknesinin omurgasını dibe sürtüp zemine oturtuverdiler. Bunun böyle olacağı en başından, tutturdukları rotanın yanlışlığından belliydi. Gören, zamanında görmüş ve söylemişti. Gemi, uzunca bir süredir karaya oturduğu mevkide hareketsiz durmaktaydı. Başı, gidemediği doğuya baktığı için, batıdakilere de geminin kıçını seyretmek düşüyordu. Tayyip Kaptan bu pozisyonda bir süre mecburen oyalanırken, dış politika gemisi yolunda imiş gibi yaptı. Lakin bu, ilelebet sürdürülecek oyun değildi; teknesini yeniden yüzdürmesi lazımdı. Artık zorunlu manevralara başlamak gerekiyordu.
Kendisinden gizli işler çevirip mürettebat arasına nifak soktuğundan şüphelendiği Ahmet Kaptan’ı azletmeye karar verdiğinde, uygun anın geldiğine de hükmetti.
İlk iş olarak adamları, geminin karaya oturduğunu dolambaçlı ifadelerle anlatmaya koyuldular. Ardından Ahmet Kaptan ve tayfası bir filikaya konulup gönderildiler. Bütün vebal onun sırtına yüklendi. Ve sonra Türkiye’nin dış politika teknesi sağa sola, ileri geri manevralara başladı. Bu esnada kıç üstünden batıya mendil sallayarak kendini hoş tutan bazı yolcular da bu manevralara büyük anlamlar vehmedip, yeni ve kullanışlı hikâyeler yazmaya giriştiler.
Güya dış politika değişiyordu.
İşte yeni bir dönem başlıyordu.
Bu hareketlerde bir umut olmalıydı.
Mahsur kaldıkları geminin kaptanına mahkûm olmuş kıç üstü yolcularının anlattığı“Dış politika değişiyor” masalının hülasası buydu. Masala konu olan gemiye baktım; gerçekte yapılanın dış politika değişikliği falan olmadığını gördüm... Belalı bir dış politikayı çakıldığı yerden kurtarmak için, ona yeniden alan kazandırmak için, çok gecikmeyle başvurulan taktik manevralardı bunlar.
Yerinden kımıldayamaz hale gelmiş ve dolayısıyla bitmiş bu dış politikanın sözde kurtarıcısı kim?
Karaya oturmasına neden olan kimse o... Sahibi. “Tayyip Kaptan”...
Dış politikanın değişebileceğine inanmak için önce Tayyip Kaptan’ın değiştiğini görmek lazım. Küçücük bir değişim emaresi bile yok. Bilakis... Ya da değişemeyen kaptanın değiştirilmesi gerek ki dış politika da değişebilsin.
Her neyse, ben bu masala inanmadım.
Onların masalına, bu hikâyeyle cevap verdim. Şimdi sadede gelelim.
Bu rejimin iç politikası neyse, dış politikası da odur. Rejim içeride ve dışarıda, İslamcı ve mezhepçi politika gütmektedir.
Dışarıda geminin karaya oturmasına, yaptıkları taktik hatalardan ziyade politikaya karakterini veren işte bu iki hususiyet neden olmuştur: İslamcılık ve mezhepçilik.
Türk dış politikasında inandırıcı bir değişimin önkoşulu, İslamcılık ve mezhepçiliğin kati biçimde terk edilmesidir. Dış politika Cumhuriyet’in fabrika ayarlarına göre yeniden yapılandırılmalıdır: Laiklik, barışçılık, kurumsallık ve öngörülebilirlik...
Türkiye’nin uluslararası kuruluş ve ittifaklarla ilişkileri de bu parametreler açısından gözden geçirilmelidir.
Bütün bunlar olmadan da bir şeyler yapabilirler. Ama yaptıklarına “dış politikada değişim” denemez. Mesela uçağını düşürdükleri Rusya’dan özür dileyebilirler. Çünkü kımıldayacak yerleri kalmamıştır. İsrail’e karşı, “Gazze’ye ablukanın kalkması”şartından vazgeçip, Mavi Marmara krizini de tatlıya bağlayabilirler.
Mısır’la bozdukları ilişkileri düzeltmek için Hamas’tan vazgeçmiş gibi de görünebilirler.
Bunlar, dış politika gemisini yeniden yüzdürmek için yapabilecekleri taktik manevralardır.
Bu gemi, ağırlıklarından kurtulup yüzmeye başlasa da rotasını Cumhuriyet ve laikliğe çevirmediği sürece yeniden karaya oturmaktan ve hatta batmaktan kurtulamayacaktır. Gereken esaslı değişimi ise bu İslamcı ve mezhepçi rejim yerine getiremez.
Erdoğan’la dış politikada değişim, balık kavağa çıkmadan olmaz.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020