Levent Gültekin
Şeriat yönetimi dendiğinde insanların zihninde İran, Suudi Arabistan gibi ülkeler canlanıyor.
Böyle olunca da “Türkiye İran veyahut Suudi Arabistan gibi olur mu” sorusu doğal olarak fazla abartılı bir yorum olarak değerlendiriliyor.
Çünkü Türkiye’nin cumhuriyet değerleriyle oluşan 100 yıllık tecrübesinin, toplumsal alışkanlıklarının, bu alışkanlıklarla şekillenen toplumsal dinamiklerin, özellikle seküler yaşamı benimsemiş genç nüfus çoğunluğunun böyle bir dönüşüme müsaade etmeyeceği kanaati ağır basıyor.
Doğrusu ben de benzer düşünüyorum.
Yani Türkiye’nin bu çağda İran ve Suudi Arabistan gibi bir ülkeye dönemeyeceğini, döndürülemeyeceğini çünkü toplumun bunu kabul etmeyeceğini düşünüyorum.
Dahası hayatın gerçeklerinin de buna müsaade etmeyeceği kanaatindeyim.
Zaten kamuoyu araştırmaları da bize bunu net bir şekilde gösteriyor.
Mesela yanılmıyorsam Metropoll’ün bir araştırmasında “Laiklik Türkiye için çok önemli” diyenlerin oranı yaklaşık yüzde 87’lerde.
Ya da Konda’nın bir araştırmasında “Türkiye dışında başka bir ülkede yaşamak isterseniz bu ülke hangisi olur” sorusuna toplumun yaklaşık yüzde 75’i “Bir batı ülkesini tercih edeceği” cevabını veriyor.
“Suudi Arabistan’da yaşamak istiyorum” diyenlerin oranı yaklaşık yüzde 3 bandında.
“Afganistan gibi olmak veyahut Afganistan’da yaşamak ister misiniz” diye bir soru sorulsa muhtemelen bu soruya “Evet” cevabı vereceklerin oranı yüzde 1 bile çıkmayacaktır.
Peki bütün bunlar Türkiye’de, dinin esas alındığı bir yönetim tehlikesi yoktur anlamına gelir mi?
Bence burada asıl mesele şeriat dendiğinde aklımıza yalnızca İran veyahut Suudi Arabistan gibi ülkelerin gelmesi.
Yanılgımızın da burada başladığını düşünüyorum.
Nasıl ki sosyalist yönetim dediğimizde her ülkede aynı yorumdan, yaklaşımdan bahsetmiyorsak şeriat dendiğinde de tek bir anlayıştan, tarzdan, yaklaşımdan bahsedemeyiz.
Her ülkenin kültürü, toplumsal alışkanlıkları, tarihsel geçmişi doğal olarak yorum ve yaklaşım farklarının oluşmasına neden oluyor.
Böyle olduğu için dini esas alan bir yönetim anlayışı her ülkede farklı tonda, farklı yorumla uygulanabiliyor.
Buradaki esas soru şu: Türkiye’de toplumsal yaşamda ve yönetimde din temel referans olur mu ve bu durum genel geçer bir kural haline dönüşür mü?
Bu soruya bugünlerde hiç kimsenin gönül rahatlığıyla “Hayır” cevabını verebileceğini sanmıyorum.
Her gün yeni bir olay yaşıyoruz.
Dini ve ahlaki değerler ileri sürülerek konserlerin ve festivallerin yasaklanması, Diyanet işleri başkanının müftüleri seçim çalışmasına çağırması, İçişleri bakanının jandarma personeline ‘göreve abdestli çıkın’ çağrıları dini değerlere karşı iktidarın hoşuna gitmeyecek söz söyleyenlerin hukuk hiçe sayılarak hapse atılması, farklı cinsel tercihlerdeki insanlara tehditler ve hakaretler, devlet kurumlarının açılışlarında Diyanet işleri başkanı eşliğinde dualı merasimler, dindar nesil yetiştirmek, dindar toplum oluşturmak için Diyanet’e her yıl milyarlarca liralık bütçenin ayrılması, ülke yöneticilerinin dilinden düşmeyen ‘İslam davası’ vurgusu, din adamı görünümlü birilerinin “Namaz kılmayan öldürülür” veyahut “Eğer Müslümansan dinde zorlama vardır, ya uyarsın, ya da ceza alırsın” gibi vaazlarının giderek çoğalması ve bu tür deli zırvası sözlerin giderek baskıcı bir yaklaşıma dönüşmesi…
Bütün bunlar bize ülkede bir şeylerin olduğunu, ülkenin bir yere doğru sürüklendiğini gösteriyor.
Her ne kadar anayasada “Türkiye laik ve hukuk devletidir” yazsa da laikliğin kâğıt üzerinde kaldığını, uygulamada esamesinin okunmadığını hepimiz biliyoruz.
Bugün bana “Türkiye’nin en temel sorunu nedir” diye sorulsa hiç tereddüt etmeden toplumsal yaşamın kurgulanmasında, ülke yönetiminde dinin giderek güçlü bir referans kaynağına dönüşmesi ve laikliğin tahrip edilmesi derim.
Bana göre laikliğin tahrip edilmesi, ortadan kaldırılması ekonomideki yıkımdan da, iktidardaki yozlaşmadan da, yargıdaki ağır tahribattan da daha büyük bir sorun.
Böyle düşünmemde belki de gençliğimde dindar kesimde bulunmuş olmamın etkisi var.
Çünkü bir iktidar dini kullanmaya başladığında bunun dindar insanlar üzerindeki etkisini, din üzerinden giden tartışmaların toplumun büyük bir kesimi tarafından ‘dine saldırı’ olarak algılandığını ve bunun o insanları nasıl düşünemez hale getirdiğini çok iyi biliyorum.
Dahası dini kullanan bir iktidarın da zaman içinde hiç istemese de nasıl dönüştüğünü, giderek nasıl daha radikalleştiğini toplumu dindarlaştırmaya çalışırken farkında olmadan kendisinin de aynı değişimi yaşadığını ve daha uç noktalara savrulduğunu çok iyi biliyorum.
Bütün bunlar beni doğal olarak birçok kimseden daha tedirgin ediyor, daha endişeli hale getiriyor.
“Laikliğin yok edilmesi en temel sorundur” diyorum çünkü özgürlükçü bir laiklik olmadan demokrasinin inşa edilemeyeceğini, toplumsal barışın sağlanamayacağını, bağımsız bir yargının tesis edilemeyeceğini, dahası insanların inancını özgürce yaşamayacağını düşünüyorum.
Bütün bunlar olmadığında ne ekonomideki sorunları çözebiliriz ne de bu ülkeyi herkes için yaşanabilir hale getirebiliriz.
Lafı beni bile rahatsız edecek kadar dolandırdığımın farkındayım.
Müsaade ederseniz meramımı biraz daha net cümlelerle anlatmaya çalışayım.
Ülkemiz için nefes borusu diyebileceğimiz laiklik büyük tehdit altında.
Ciddi bir önlem alınmazsa bu tehlikenin bir süre sonra baş edilemeyecek boyutlara varacağını, bu gidişatla mücadele etmenin imkansızlaşacağını düşünüyorum.
Konser iptalleri, dini tartışmalarda yargının devreye girmesi, laikliğe aykırı söz ve davranışlara getirilen eleştirilere ‘din karşıtı, din düşmanı’ damgasının vurulması bunun sonucunda insanların konuşamaz hale gelmesi…
Sağlıklı bir tartışma ortamı bırakılmadığı için laikliğin ne anlama geldiğini, yok edilmesinin nelere mal olacağını, dindar insanlar dahil toplumun her bir bireyinin hayatını nasıl cehenneme döneceğini anlatma imkânı da giderek azalıyor.
Bir metafor üzerinden anlatmam gerekirse Türkiye’yi bir ev olarak düşünün. 85 milyonun o evde yaşadığını hayal edin lütfen.
İktidar ve iktidarın desteklediği çevreler evin duvarlarından içeri sarkıttıkları borularla eve devamlı bir duman pompalıyorlar.
Bu duman sayesinde insanlar giderek düşünme yetilerini kaybediyor, olup biten normal görmeye, yıkımı yeni inşaatın hafriyatı olarak algılamaya, din üzerinden yapılan tartışmaları dine saldırı olarak görmeye, inancını kaybetme korkusu yaşamaya başlıyorlar.
Ve nihayetinde o dumanla sindirilmiş, düşünme yetileri köreltilmiş, iyiyle kötünün ayrımını yapamayacak bir hale getirilmiş bir toplumla baş başa kalacağız.
Dahası aynı duman iktidar mensuplarını da dönüştürüyor. Dumanı içine çektikçe dönüşüyor, dönüştükçe daha çok duman veriyor.
Konser iptallerini de, “Namaz kılmayan öldürülür” gibi zırvaları da, her bir dini tartışmanın dine saldırı olarak yorumlanmasını da, iktidar mensuplarının dillerinden Allah, kitap gibi kutsal terimleri düşürmemesini de ben topluma verilen o duman gibi görüyorum.
Yukarıda toplumun büyük bir kesiminin laikliği önemli bir değer gördüğünü söylemiştim.
İşte bu duman işlevi gören yaklaşımların bir süre sonra toplumu, kaybettiği değerin önemini kavramaktan uzak hale getirecektir.
Neyin laiklik karşıtlığı, neyin din karşıtlığı olduğu ayrımını anlatmak büyük bir mesele haline gelecektir.
Bir süre sonra laikliği tahrip ediyor diyerek itiraz ettiğimiz her şey dine karşıymışız gibi gösterilmeye, görülmeye başlayacaktır.
Mesela bir devlet kurumunun açılışındaki dualı gösteri laikliğe aykırı itirazları yaptığımızda, ya da din referans gösterilerek özel yaşamı ihlal eden bir karar alındığında bu karara getirdiğimiz itirazlar din dışı bir hayat özlemi olarak görülecektir.
Toplumdaki bu dönüşümü ivedilikle hesaba katmak zorundayız.
Özellikle de muhalefet partilerinin katması gerekiyor.
Sandık beklenerek, konser iptalleri gibi bazı olaylara anlık tepkiler vererek, suya tirit açıklamalarla laikliğin önemine vurgu yaparak, bu gidişatı durduramazlar/durduramayız.
Hem dindar toplum kesimini iktidarın istediği kutuplaşmanın bir parçası yapmayacak hem de gidişatın vahametine dikkat çekecek bir yaklaşıma ihtiyaç var.
Özellikle de toplumun dindar kesimine laikliğin olmadığı bir ülkenin ne demek olduğunu anlatacak, Afganistan gibi bir ülkede onların da inancını özgürce yaşayamayacağını en somut haliyle gösterecek çabalara ihtiyaç var.
Laikliğin aynı zamanda inandığı gibi yaşamanın da teminatı olduğunu topluma anlatmak, bazı uygulamalara karşı olmanın din karşıtlığı olmadığına toplumu şimdiden ikna etmek gerekiyor.
Bu tehlike tek bir seçime havale edilemez/ edilmemeli.
Organize olmuş yüzde 10 organize olmamış yüzde 90’ı yener.
Bu nedenle mevcut gidişatın varacağı yeri topluma gösterecek, toplumdaki hassasiyeti canlı tutup bu gücü şimdiden iktidar ve yandaşlarının karşısına dikecek organize bir siyaset anlayışına ihtiyaç var.
Ülkemiz için bu kadar önemli bir meselenin seçime endekslenmiş olması kabul edilebilir bir durum değil.
Umarım olmaz da seçimler kaybedildiğinde esasında neyi kaybetmiş olacağımızın farkında mıyız?
Seçimler kaybedilirse iktidarı değil, ülkemizi kaybedeceğiz.
Tekrar edeyim: Muhalefet kutuplaşma tuzağına düşmeden şimdiden bu tehlikeye dikkat çekecek, toplumun, verilen dumandan etkilenmesinin önüne geçecek bir siyaset anlayış sergilemesi gerekiyor.
Aksi takdirde ülkemizi kaybedeceğiz.
Bana göre gelen şeriatın ayak sesi olmasa da ülkemizin yıkıma sürüklenişinin sesleridir.
Dindarı, ateisti, hepimizin altında kalacağı bir yıkım bu.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023