Levent Gültekin
Türkiye’nin uzun yıllara dayanan gerçek anlamda bir demokrasi ve adalet sorunu var.
Her 10 yılda bir darbe olması, muhtıralar, 367 gibi antidemokratik kararlar, ülkenin kapatılan parti mezarlığına dönmüş olması… Bütün bunlar ülkede hukukun ve demokrasinin pek de sağlıklı işlemediğinin göstergesiydi.
Evet demokrasi eksikti, hukuk hiçbir zaman tam bağımsız değildi, güç kimdeyse yargı onun borusunu öttürüyordu.
Fakat yine de toplumun bir kesiminde işlerin zaman içerisinde düzeltilebileceğine dair hep umut vardı.
Bu umudu taşıyanlar bir anlamda bunun mücadelesini veriyordu.
Referandumla rejimin değiştirilip ‘tek adam rejiminin’ tesis edilmesi ‘düzeltilebilir’ umuduna büyük darbe vurdu.
Çünkü demokrasi ve bağımsız yargı adına elimizde var olan küçük kırıntılar esasında referandumdaki rejim değişikliğiyle ortadan kaldırılmıştı.
Demokrasi adına elimizde son olarak bir tek sandık kalmıştı.
YSK’nın haksız, hukuksuz şekilde aldığı iptal kararı esasında son kalan bu şeye yani sandığın meşruiyetine büyük darbe vurdu.
Daha doğrusu ‘tek adam’ rejimlerinde işlerin nasıl yürüdüğünü, nasıl yürütüleceğini de göstermiş oldu.
Esasında bu son karar ülkenin referandumla girdiği o karanlık tünelin dehlizlerinden gelen ürpertici bir sesten başka bir şey değil.
Kişisel kanaatim bu sesin duyulması açısından bu ‘hukuk cinayetinin’ işlenmesi iyi de oldu.
Çünkü sanatçıların, iş dünyasının, kimi yazarların, gazetecilerin, kanaat önderlerinin ülkede tam olarak ne olduğunu görmesini, tatsız, ürkütücü her ne kadar sandık meşruiyetine zarar verici bir karar olsa da daha büyük tahribatlar yaşanmadan durumun vahametinin kavranmasını sağladı.
Tekrar edeyim: Mesele artık demokrasinin, bağımsız yargının zarar gömesi, İstanbul seçimlerini kimin kazanıp kimin kaybedeceği meselesi değil.
Esas mesele ülkenin referandumla girdiği bu karanlık tünelden daha büyük felaketler yaşanmadan nasıl çıkacağı meselesi.
Hal buyken “Her şey güzel olacak” demek, bu temenni ile yaşamak yeterli değil.
Umutlu olmak, iyimser olmak, girilen bu tünelden çıkılacağını varsaymak elbette ki çok önemli.
Fakat “Her şey güzel olacak” demekle her şey ne yazık ki güzel olmuyor.
Bu umudu gerçeğe dönüştürecek adımlara, politikalara, yaklaşımlara ihtiyacımız var.
Bu çerçevede hepimize düşen sorumluluklar var.
YSK kararı sonrası oluşan hava bu kararın getirdiği farkındalık… Bütün bunları ülkede gerçek bir demokrasinin, bağımsız yargının inşası için fırsat olarak görmek ve ona göre tutum belirlemek gerekiyor.
Çünkü demokrasi olmadığında nelerin olduğunu, bağımsız yargı olmadığında nelerin yaşanabildiğini, özgürlükler kısıtlandığında nerelere sürüklendiğimizi, yaşamımızın nasıl cehenneme döndüğünü hepimiz yaşadığımız acı tecrübelerle görmüş olduk.
Toplumun bütün kesimleri farklı dönemlerde bu değerlerin tam olarak yerleşmemiş olmasının bedelini ödedi.
Esasında ödenen her bedel Türkiye’nin ödediği bedeldi.
Bütün ödenen o bedellerin birikimiyle oluşan bir tablo var.
Şimdi hepimiz bu tablonun dayattığı ağır fatura ile karşı karşıyayız.
‘Her şey güzel olacak’ gibi temenniye dayalı bir sloganla bu faturayı ortadan kaldıramayız.
Peki bu karanlık tünelden çıkmak için nasıl bir politikaya, yaklaşıma ihtiyaç var?
Yukarıda da dediğim gibi bu artık İstanbul meselesi değil, Türkiye meselesi.
Türkiye’nin istikametini herkesin eşit, özgür olduğu demokrasinin, bağımsız yargının, kurumların, kuralların olduğu bir ülkeye döndürme meselesi.
Bütün bunları yapmak için toplumsal anlayış dönüşümüne ihtiyaç var.
Dahası bu değerlere dayalı anlayış çerçevesinde toplumsal bütünlüğe ihtiyaç var.
Bu çabanın bir makamı ele geçirme, kazanma çabası olmadığını, Türkiye’nin nasıl bir ülke olup olmayacağı meselesi olduğu gerçeğini toplumun bütün kesimlerine hissettirmek ve “Sen de gel” diyerek herkesi bu mücadeleye ortak etmek gerekiyor.
Kimsenin geçmişine, kimliğine, inancına, yaşam tarzına, mezhebine bakmadan “Gel el ver ülkemizi beraber yeniden inşa edelim” diyecek bir anlayışa ihtiyaç var.
Bunun için kimlik, inanç, ideoloji eksenli ‘biz ve onlar’ ayrımını bir tarafa bırakıp evrensel değerler çerçevesinde toplumun bütün kesimlerini için alacak yeni bir ‘biz’ anlayışı oluşturmalı.
Sanatçıların, iş dünyasının, akademisyenlerin seslerini yükseltmeleri elbette çok kıymetli.
Fakat bu, sadece bir sloganı, temenniyi paylaşmak veyahut bir kişiye övgü düzeyinde kalmamalı.
Diğer taraftan sadece bu insanlar üzerinden bir atmosfer oluşturma çabasının da yeterli olmadığını dahası ters tepecek bir kutuplaşmaya neden olacağını düşünüyorum.
Esas ittifak toplumun farklı kesimleriyle olmalı.
Toplumun bir kesiminin yenildiği başka bir kesiminin kazandığı ya da bunun bir partinin, bir kişinin kazancı veyahut kaybı değil ülkenin kazancı veyahut kaybı meselesi olduğu fikri bütün içtenlikle, samimiyetle anlatılmalı ve gösterilmeli.
Kişilere hayranlık, abartılı övgüler… Bütün bunların farklı toplum kesimlerinde savunma mekanizmasını tetiklediğini yani herkesi kendi hayran olduğu kişileri savunma psikolojisine sürüklediğini görmeli ve bu tür abartılı övgülerden kaçınılmalı.
Farklı dönemlerde toplumun farklı kesimleri mağdur olduğu için mağdur edebiyatının mağduriyetler yarışına neden olacağından mağduriyet vurgusundan özenle kaçınılmalı.
Çünkü mağdur olan, zarar gören bir kişi, bir parti değil Türkiye.
Dahası mağdur olduğumuz veyahut ‘bize’ yapılan haksızlığı gidermek için değil, demokrasi, hukuk, özgürlük, eşitlik gibi değerlerden uzaklaşmış bir ülkenin yaşayacağı tahribatı engellemek için bir çaba içinde olduğumuz hissi topluma yansıtılmalı.
Toplumdaki kutuplaşma nedeniyle bilginin, belgenin bir kıymeti olmadığını esas olan toplum psikolojisini yönetmek olduğunu fark etmeli, söz ve davranışları buna göre belirlemeli.
Bunun ‘sen-ben’, ‘biz ve onlar üzerinden yürütülen bir iktidar kavgası değil, hepimizin geleceği, yaşamı, ülkemizin selamete çıkma meselesi olduğu anlayışı sıklıkla vurgulanmalı.
Kimliklere, değerlere, inançlara saygı göstermekle beraber bunları ön plana çıkaracak sembollere vurgu yapmaktan özenle kaçınılmalı.
Saygı göstermek ile bu değerleri istismar etmek arasındaki ince çizgi özenle korunmalı.
Yani bir gün Anıtkabir’i ziyaret edip bir başka gün camide Kur’an okuyup bir başka gün Cem evine gitmek değil tam tersine bu değerlerin hepsinin çok kıymetli, çok değerli olduğunu kabul edip siyasette kullanılmaması gerektiğini topluma anlatmalı ve bu vesileyle semboller üzerinden oluşan ayrımcılık ortadan kaldırılmalı.
Ama bütün bunları tek bir kişiden yani Ekrem İmamoğlu’ndan bekleyemeyiz.
Yukarıda da dediğim gibi hepimize sorumluluk düşüyor.
Ekrem İmamoğlu’nun toplumda gördüğü ilgi, alaka esasında toplumun bu tür bir anlayışla yapılacak siyasete ne kadar açık olduğunun da göstergesi.
Bunu fark edip herkesin benzer anlayışla hareket etmesiyle bu dönüşümü sağlayabiliriz.
Yazımın sonunda tekrar edeyim: 23 Haziran seçimini sadece İstanbul belediye başkanlığını kazanma seçimi değil, toplumun farklı kesimlerine ulaşmanın, taşıdığımız endişeye onları ortak etmenin bir süreci olarak görmeliyiz.
Umudumuzu da, iyimserliğimizi de, heyecanımızı da uzun süreli bir demokrasi, hukuk, özgürlük ve refah mücadelesine dayanıklı ve hazır hale getirmemiz gerekiyor.
Çünkü ülkemiz herkes için yaşanabilir olduğunda, demokrasi, hukuk, eşitlik, özgürlükler gerçek anlamda tesis edildiğinde nihayetinde ekonomik refah yükseltildiğinde her şey güzel olacak.
Yoksa İstanbul belediye başkanlığını başka bir parti ya da kişi kazandığında değil.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023