Markar ESAYAN
Başbakan Erdoğan’ın “İmralı ile görüşülüyor” çıkışından sonra yeni bir sürece girilmiş görülüyor. PKK sorununun 2013 yılında sona ereceğine dair birtakım güçlü-olumlu bilgilerle desteklenen bir iklim gündeme hâkim olmaya başladı. Buradan, yansıtıldığı kadar somut bir ilerleme olmasa dahi, olumlu bir iklim yaratılmak istendiğini seziyorsunuz. Bunun zaman kazanmaya dair bir hamle olması gerçekten bir felaket olur. Vatandaşlarda açılımın ilk döneminde olduğu gibi beklentiyi yüksek tutarak bu aslında sorunu ciddiye almamak demek ikinci bir hayal kırıklığı yaratmak bu işe sorumluluk ve ahlakla yaklaşan hiç kimsenin arzu edeceği bir durum olmaz.
Açılımın ilk dönemlerinde artık bıkıp usandığımız, canımızı çok yakan bu sorundan kurtulma olasılığının heyecanına hep birlikte kaptırdık kendimizi. Barış bugün yarın geliyor derken, Silvan saldırısı ile birdenbire savaşın göbeğinde bulduk yine ülkeyi. Ardından TSK’nın büyük kayıplar verdiren karşı saldırıları oldu. PKK psikolojik olarak üstünlüğü yitirdiği anda Uludere faciası yaşandı. Bu, örgüte adeta hayat öpücüğü oldu. Bu kuşkulu katliamın sır perdesi hâlâ çözülebilmiş değil. Hükümet ise, “bir kriz nasıl kötü yönetilir”in adeta uygulamalı dersini verdi bir yıl boyunca. Gerçekten ibret vericiydi. Umarım ders alınmıştır.
Bu kadar kısa sürede cehennemden cennete, sonra cennetten cehenneme girip girip çıkmayı kaldırmak kolay değil. Buna rağmen, bunca milliyetçi jargondan, havada uçuşan idam iplerinden sonra, “İmralı ile görüşüyoruz” açıklamasının temkinli olma hâlimize kurban gitmemesi, küçümsenmemesi gerekiyor. Öncelikle, bu açıklamanın yapılabilmiş, bu kadar normalleşebilmiş olması, çözüm için en büyük teminatlardan biri. Türklerin ve Kürtlerin bunca acıdan sonra hâlâ barışa, birarada yaşamaya dair güçlü bir iradeleri var. Çünkü ölmekten bıkmak bir yana, geçmişte barış girişimlerinin nasıl çökertildiğini yaşanan son on yılda ortaya saçılan belgeler, darbe davaları ile öğrendik.
Açılımda yaşanan aksaklıklar, özellikle de Habur meselesinden sonra “Barışa hazırlıksız yakalandık” diye bir söz sarf edilmişti. Nihayetinde, hükümetin bu kompleks sorunu kervan yolda düzülür mantığıyla çözmeye girişmesi, CHP ve MHP’nin arkalarına AK Parti’ye alerjisi olan tüm kesimleri, Ergenekon sanıklarını da kapsayacak şekilde alarak süreci sabote etmeleri, PKK’nın 1980’lerden bugüne yapısının nasıl değiştiğinin hesaplanamaması ile 40 bin ölümün kırdığı bir güvensizlik zemininde yürütülen müzakereler Silvan’la paramparça oldu. Yani mucize gerçekleşmedi.
Ancak, ben yine de çöken bu süreci çıkartılacak dersler bakımından değerli buluyorum. Bu, hükümet açısından da, muhalefet açısından da, İmralı, PKK ve BDP açısından da böyle. Umalım ki, barışı hazmetmek, barışa emek vermek ve barışın ahlakını keşfetmek için önemli bir tecrübe yaşanmış olsun. Barış masasının poker masası olmadığı, yapılan hataların insan hayatıyla ödendiği de ümit ederim anlaşılmıştır.
Son sürece gelirsek, ekim, kasım, aralık ayında Öcalan’la üç görüşme yapıldığını, 2013 yılının ortalarına kalmadan bir yol haritasının açıklanacağını, önce geri çekilme ile başlayan sürecin silah bırakmayla tamamlanacağını duyuyoruz. AK Parti’nin, ilk dönemde olduğu üzere bu işi parti olarak götürmekten ziyade, MGK’yı devreye sokarak sorumluluğu paylaşmaya çalıştığı fark ediliyor. BDP’nin sürece mutlaka adapte edilmesi gerektiği, CHP’nin ise eski yıkıcı pozisyonunu terk ederek katkı yapmasının şart olduğu da eminim gözden kaçmıyordur. Öcalan’ın Kandil’den müzakere yetkisi aldığı bilgisi eğer gerçekten doğruysa, önemli ve farklı gelişmeler yaşandığını varsayabiliriz.
Herkesin aklında yeni bir Silvan veya Uludere endişesi olduğunu biliyorum. Çünkü bu olasılık maalesef yüksek. Bu nedenle barışın aktörlerinin eksiksiz sorumluluk alması, bu işi bir AK Parti mücadelesi olarak görme yanlışlığını terk etmeleri, hükümetin de reformlar konusundaki yararcı tutumunu değiştirmesi gerekiyor. Tüm bunlara rağmen provokatif saldırılar yaşanabilir. Sıkça tekrarlıyorum, 2013 veya başka ileri bir tarihte, masaya mutlaka oturulacak ve bu barış gerçekleşecek. Türkiye’nin bu sorunla yaşama lüksü ve seçeneği yok çünkü. Geciken barış hem daha maliyetli olacak, hem de artık bir dünya meselesi hâline geldiğinden Türkiye dayatmalara maruz kalacak. Bu arada insanlarımız da boşuna ölecek.
Tüm kesimlere ahlak hatırlatması yapmam bundan. Çünkü bazıları gerçekten çözümsüzlük üzerine kariyer kurmuş görünüyor. Barış olursa işsiz, imtiyazsız ve unvansız kalacak bir ordu dolusu insan var. En büyük risklerimizden birisi de bu.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019