Mehmet BARANSU

İslamcı İttihatçılar
16.06.2014
1794

İttihatçı ruhun Bâbıâli baskınıyla ilk askerî darbeyi yapmasının üzerinden hayli zaman geçti. Tam da o gün başlamıştı bugünkü muhafazakâr- dindar kesimin mücadelesi. Cumhuriyet dönemi, inkılaplar, istiklal mahkemeleri, Kemalizm derken, 1960 askerî darbesiyle yeni bir yol ayrımı ve mücadeleye girdiler.

 

71’deki muhtıra, 1980 darbesi ise tam bir buldozer etkisi yapmıştı. 28 Şubat post-modern darbesi ise bugünkü kuşağın hafızasındaki son zulümlerden biriydi. Bin yıl süreceği söylenen baskı, aralıksız devam etti.

 

İşte bu “kirli geçmişin” geride bıraktığı izdüşümleri, onların hafızasında yeni bir kimlik oluşumuna neden olmuştu.

 

100 yıldan fazla sürdü anti-demokratik uygulamalar. Baskı, devlet eliyle, kanun sopasıyla uygulanmıştı üzerlerinde. Özgürlükler ellerinden alınalı hayli zaman olmuştu. Hayat hakkı kendilerine tanınmamış, bugünlerde çok tanıdık gelen bir ifadeyle “onlara su bile yok” denmişti.

 

İşte devlet eliyle yapılan bu baskı ve “zulüm”, ötekileştirme, muhafazakâr kesimi sımsıkı kenetlemiş, birleştirmiş, kartopu gibi büyümesine neden olmuştu.

 

Demokrasi diyorlardı. İnsan hakları referanslarıydı. Özgürlük sloganları olmuştu. Bu ceberut anlayışı yıkmak, amaçlarıydı. Meydan meydan, sokak sokak demokrasi ve özgürlük diye bağırdılar. Adalet yol haritaları olacaktı. İstekleri insaniydi. İnsani istekler kartopunu her geçen gün büyütüyordu.

 

İlk denemeleri 28 Şubat’ta kesintiye uğramıştı. Yılmadılar. Çalıştılar. Çok geçmeden de başardılar. Artık iktidardaydılar.

 

Toplumu dönüştürebilirlerdi. Dönüştürmeye başladılar. Dönüştürürken, dönüştüklerini ise anlayamadılar. Muhafazakâr kesim “yeni” olanla çok yönlü bir değişim ve dönüşüm yaşıyordu.

 

Oysa ne amaçla çıkmışlardı yola. Demokrasi, özgürlük, insan hakları, birey, özgürlükçü devlet anlayışı...

 

İktidar gücünü tam ellerine geçirdiklerinde ise mücadeleyi kaybettiler. İçlerindeki ittihatçı ruh mu hortladı yoksa o ruh mu kendilerini esir aldı, şimdilik kararsızım.

 

Batılılaşma ve modernleşmeye karşıydılar. Tıpkı İttihatçılar gibi Batılılaşma ve modernleşmenin kölesi oldular.

 

İttihatçı geleneğin “Yeni Osmanlıcılık” sloganı, yerini ‘Yeni Türkiye’ye bırakmıştı. Bu kavram, içi boşaltılan, seküler hâle getirilen ‘din’ ve ‘yaşam’ı kamufle ediyordu, buna sıkıca sarıldılar.

 

İttihad-ı İslam’dan, “İttihatçı Müslüman” oldular. “Kemalizm”, “İslamcılıkta” yeni bir beden ve ruha kavuştu. Enver Paşa ruhu tekrar hortladı. Balkanlar ve Sarıkamış facialarının yerini, Mısır, Libya, Suriye, Irak gibi yeni cepheler aldı. “Dünya lideri” olmayı amaçlayan “Enver” gitmiş, “İttihatçı Erdoğan” ve ona “Stratejik Derinlikli” politikalar üreten bir “Sadrazam” gelmişti. İttihatçıların “Yeni Osmanlıcılık” söylemini sık sık kullanan bir “sadrazamdı” bu.

 

Toplumu dönüştüreyim derken dönüştüklerini anlamadılar.

 

Beyaz Türklerin” yerini “Beyaz Müslümanlar” aldı. Üretim, yerini tüketime bıraktı. Pahalı arabalar, “modern tesettür”, güne uydurulmuş moda.

 

Artık varlık nedenleri değişmişti. “İslami bir parti” iktidardaydı ve mücadele, “savaş” kazanılmıştı. Sıra “ganimetlere”, “dünya malını” paylaşmaya gelmişti. Paylaşırken, benliklerini yitirdiler. Dünyevileştirdiler.

 

İstemez misin ya Ömer, dünya onların, ahiret bizim olsun” anlayışını terk etmiş, “seküler Müslüman” olmuşlardı. İbadet, yerini “Rabia” işaretlerine bıraktı. Mitinglerde atılan sloganlar, birer zikir, tesbihat görevi görüyordu. Sloganlarla “sevap” kazanılan dönemde, “secdeye” gerek yoktu. .

 

İttihatçılar” gitmiş, “yeni” adı altında “İslamcı İttihatçılar” türemişti. İttihatçı ruh ve beden aynıyken, değişen sadece “gömlek” olmuştu.

 

Bu yazdıklarıma itiraz eden “yeniler”, bir kez aynaya bakabilir. Devletleşen “İslamcılık” ve hükümet eliyle Meclis’te çıkan “İttihatçı yasalar”. Yolsuzluk, hırsızlığa gelemedim bile.

 

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar