Mensur Akgün
Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun Katar’a karşı uygulamaya koyduğu yaptırım tedbirlerinin gerçek nedenlerini, karar verme konumunda olanların aklından neler geçtiğini doğal olarak bilmiyoruz. Tahminler saray içi güç mücadelesinden Körfez bölgesindeki hesaplaşmayı tek bir eksene indirgemeye kadar gidiyor. Kimileri dışsal faktörlere, Trump’ın Riyad ziyaretine bağlıyor. Kimileriyse geçmişin intikamından söz ediyor.
Ancak sebep ne olursa olsun sonuç değişmiyor. Suudi liderliğindeki koalisyonun baskısı ciddi bir bölgesel istikrarsızlık riski oluşturuyor. Ve görünen o ki bu risk bir süre daha devam edecek, Türkiye de dahil bölgenin tüm ülkelerini etkileyecek. Çünkü Suudi liderliğindeki uluslararası koalisyonun uzlaşmaya pek niyeti yok. Katar da 13 maddelik ültimatoma boyun eğeceğe hiç benzemiyor.
***
Peki o zaman ne olacak? İlk akla gelen olasılık “işgal”. Ama o da kolay değil. Katar’ın caydırıcı bir askeri gücü olmadığı doğru, fakat siyasi ağırlığı var. Al Jazeera dahi kendi başına önemli bir caydırıcı etken. Ne Riyad ne Kahire, Amerika ve Avrupa kamuoyunda mahkum edilmek istemez. Kaldı ki, her iki başkent de Kuveyt yüzünden Saddam Hüseyin’in başına gelenleri hatırlayacaktır.
İkinci ve ilk bakışta akla en yatkın gelen olasılıksa saray darbesi. Katar’ı ambargo ve yaptırımlarla köşeye sıkıştırıp, yönetimden memnun olmayanların harekete geçmesini sağlamak, böylece Emir Tamim Bin Hamad es Sani’yi, dolayısıyla onun politikalarının mimarı olduğu söylenen babası Şeyh Hamad Bin Halife es Sani’yi devirmek.
Foreign Policy’nin bloğuna yazan Simon Henderson’a göre Halife es Sani’ye karşı bu opsiyon daha önce de uygulamaya konmuş ancak başarıya ulaşmamış. 1995’de babasından iktidarı devraldıktan sonra Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan Halife es Sani’den kurtulmak için hoşnutsuz birkaç yüz aşiret üyesini silahlandırmış. Komplo son anda fark edilip önlenmiş.
İlginç bir şekilde ABD o zaman da sessiz kalmayı tercih etmiş, dendiğine göre Suudileri kızdırmak istememiş. Henderson, baba Es Sani’ye mensubu olduğu Es Sani aşiretinin tam olarak biat etmediğini, oğul Es Sani’nin liderliğine bağlılığın ise çok daha zayıf olduğunu söylüyor. Bunun sebebi de hem babanın, hem de oğlun annelerinin başka aşiretlerden olmalarıymış.
Bu yüzden de bölgeyi yakından takip eden düşünce kuruluşlarından biri olan Washington Institute’den Henderson, Riyad ve Abu Dabi’nin Doha’da bir saray darbesi hazırlığı içinde olma olasılıklarına değiniyor. Katar halkının İran’a bağımlı olmak istemeyeceğini, Suudi Arabistan ile zıtlaşmaktan hoşlanmayacağını belirtiyor, saray darbesinin meşruiyet kazanabileceğini ima ediyor.
***
İşte tam da bu yüzden Türkiye’nin Katar’daki askeri varlığı hayati önem kazanıyor. Çünkü bu varlık her ne kadar işgal girişimini önleme ya da caydırma potansiyeline sahip değilse de, saray darbesine zemin hazırlayacak bir kalkışmayı engelleyebilecek, darbe planlayacakları planlarını yeniden gözden geçirmeye teşvik edecek büyüklük ve yetenekte.
Belki de 13 maddelik listenin içinde Türk askerlerinin çekilmesi talebinin olmasının nedeni Suudi liderliğindeki koalisyonun oradaki askeri varlığımızı İran’a karşı bir denge unsuru olarak değil, uygulamaya koyabilecekleri planın önündeki engel olarak görmesidir. Eğer tahmin doğruysa, yani hedef saray darbesiyse, krizin yatışmaması halinde Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinde gerilim kaçınılmaz hale gelebilir.
Ama umarız tüm bunlar bizlerin yaptığı birer spekülasyondan ibarettir. Değilse de Suudi liderliğindeki koalisyon saray darbesi opsiyonunun aslında bir opsiyon olmadığını çok geç olmadan görecektir, krizin tırmanmasının kendilerine bile yarar sağlamayacağını anlayacaktır. Yine umarız ki taraflar ortak ve makul bir zeminde buluşacak, Katar’daki askeri varlığımız da bir istikrar unsuru olarak tarihe geçecektir...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024