Mithat SANCAR
Hrant cinayeti davasından çıkan karar, bir sarsıntı yarattı. Bir tür siyasal ve toplumsal deprem de diyebiliriz buna. Belki şiddeti çok yüksek değil, ama yine de yer yerinden oynadı.
Yer yerinden oynayınca, herkes bulunduğu yeri kontrol etme ihtiyacı duydu. Mahkeme kararının ardından başlayan tartışmalarda, pek çok meselenin dönüp dolaşıp “kim nerede duruyor” sorusuna bağlandığını söyleyebiliriz.
“Kim nerede duruyor” sorusunun cevabı da, başka sorulara verilen cevaplarda somutlaşıyor.
“Bu kararın gerçek anlamı ve işlevi nedir” sorusu çok önemli, ama bu konuda pek bir ihtilaf yok. Mahkeme kararının, cinayetin ardındaki hakikati karartma işlevi gördüğünü herkes biliyor.
Tartışmaları kızıştıran asıl soru, kararın bu şekilde çıkmasından kimin sorumlu olduğudur.
Malum, hükmü veren mahkeme dâhil kimse kararın sorumluluğunu üstlenmeye yanaşmıyor. Kararın doğru ve adil olduğunu da kimse açıkça savunamıyor. Peki, bu adaletsizliğin faturası kime kesilecek?
İlk akla gelen ve en çok işaret edilen adres, hükümettir. Yaygın kanaat şudur: Hükümet, cinayetin ardındaki hakikatin ortaya çıkarılması için üzerine düşeni yapmadı, bu konuda isteksiz ve kayıtsız davrandı!
Davayı takip eden avukatlar, Hrant’ın ailesi ve arkadaşları, AGOS çevresi, demokrat kamuoyu bu görüştedir. Avukatların hazırladığı yıllık raporlarda, mahkemeye ve kamuoyuna sunulan bilgi ve belgelerde bu görüşün gerekçeleri ayrıntılı ve doyurucu bir biçimde yer alıyor.
Başbakan ve AKP sözcüleri ise, hükümetin sorumlu olduğu görüşünü kabul etmiyorlar. En sık başvurdukları argüman da, tetikçinin kısa bir süre içinde yakalamış olması. Meselenin bu olmadığı gayet açık; onlar da bunu gayet iyi biliyorlar!
AKP’ye yakın yazarlar ise, hükümetin sorumluluğunu tam olarak inkâr edemiyorlar, ama bunu ufak tefek hatalara ve ihmallere indirgemeye çalışıyorlar. Böyle yaparken de ilginç bir mantık kuruyorlar. Bu mantığa göre, Hrant Dink, hükümeti zorda bırakmak ve darbe için zemin hazırlamak amacıyla öldürüldü. Bu işin içinde hükümetin azılı düşmanı olan Ergenekon var. Perde arkasını aydınlatmak, en çok hükümetin işine gelir. Hükümet bunu neden yapmasın ki?
Mantığın birinci kısmı doğru, ama bundan türetilen sonuç olgularla uyuşmuyor. Bilgi ve belgeler, hükümetin sorumluluğunu inkâr edilemeyecek biçimde ortaya koyuyor.
Peki, buna rağmen hükümet cinayetin bazıları çok bariz olan bazıları derinde yatan bağlantılarının üzerine neden gitmedi, gidilmesi için gerekli iradeyi neden göstermedi?
Bunun cevabı, Hrant Dink’in etnik ve siyasal kimliğinde saklı! Hrant, öncelikle Ermeni olduğu için hedef seçildi. Ama Hrant sıradan bir Ermeni değildi. Onun şahsında Türkiye Ermenileri ilk defa bu kadar açık bir şekilde kendi kimlikleriyle büyük kamunun önüne çıkıyorlardı ve “Ermeni meselesi”ni içeride siyasal tartışmanın konusu haline getiriyorlardı. Hrant, yaşadıkça ve konuştukça, Türkiye toplumunu yüzleşmeye davet ediyor, hatta mecbur bırakıyordu.
O zamanın şartlarında cinayeti planlayanların, Hrant’ın hedef seçerek hükümeti zor durumda bırakmak ve darbe ortamı yaratmak istediklerinden şüphem yok; ama Hrant’ın katledilmesi bundan çok daha ötelere uzanan bir “eylem”di.
Cinayet, infial yarattı. Cenaze töreni, Türkiye tarihinde önemli bir dönemeçti. Bunlar doğru; fakat buradan cinayetin derin anlamına dair açık ve kapsamlı bir sorgulama doğduğunu iddia edemeyiz. Böyle bir sorgulama, daha önce birkaç kere yazdığım gibi, ister “büyük felaket”, ister “soykırım” deyin, 1915’i işin içine katmayı kaçınılmaz kılar. Taner Akçam’ın da önceki gün HerTaraf’ta vurguladığı üzere, Hrant cinayeti bundan bağımsız tartışılamaz.
Lakin böyle bir tartışma ve sorgulama yapmaya hiddetle karşı çıkan geniş bir blok var. İnkâr temelinde oluşmuş bu bloğa muhafazakârların çok büyük bir kısmı, solcuların epeyce bir bölümü, milliyetçilerin ve ulusalcıların tamamı dâhildir. Devlet, bu bloğa yaslanarak, bütün aygıtları eliyle on yıllardır Ermeni nefreti ve düşmanlığı pompalıyor. Bu düşmanlık ve bu nefret bu toplumda giderek olağanlaşmış ve normal hale gelmiştir.
Hrant’ın katledilmesini planlayan, cinayeti önlemeyen ve cinayetin aydınlanmasını engelleyen şahısların ve odakların en azından bir kısmının, belli bir örgütlenme çerçevesinde hareket ettikleri aşikârdır. Bu örgütlenmenin ortaya çıkarılması, esas olarak, idarî ve hukukî bir meseledir. Ancak bu bağlar ortaya çıkarılsa bile, cinayetin ardındaki hakikat bütünüyle aydınlatılmış olmayacaktır. Zira cinayeti planlama, icra etme, engellememe ve aydınlatmama zincirinde yer alan bütün şahıslar ve makamlar arasındaki asıl derin ve kuvvetli bağ, olağanlaştırılmış Ermeni düşmanlığı ve nefretidir. Bu kimselerin bir kısmı, belki de büyük bir kısmı, bu nefretin farkında bile olmayabilirler; yaptıkları şeyin kötü olduğunu da düşünmeyebilirler.
Asıl lanet de burada yatıyor zaten: Çok kötü bir şeyi, “normalmiş” gibi hissetmek, algılamak! Bu hakikati aydınlatmak, idarî ve hukukî süreçleri çok aşar. Bu lanetten kurtulmanın, cesur ve samimi bir yüzleşmeden başka bir yolu yoktur.
Hrant cinayeti, böyle bir yüzleşmenin kapılarını araladı! Hrant cinayeti davasındaki apaçık adaletsizlik de, bu kapıyı genişletmek için bir imkân gibi duruyor!
Özetle Vicdan üzerinden yüzleşme, adalet için hakikat!
Hrant’ın hayatıyla yazdığı, ölümüyle imzaladığı vasiyeti de bundan başka bir şey değildir!
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014