Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Hrant Dink davasını bitiren mahkeme kararı zaten açık olan, kanayan yaraya bıçak soktu. Kanayan, Türkiye’nin vicdanıdır. Hrant’ın öldürülmesi ilk kez yalnız bireysel değil, toplumsal bir vicdan olduğu gerçeğini ortaya çıkartmıştı; uyuklamakta olan toplumsal vicdan uyanıp sokağa dökülmüş, onun altı delik ayakkabısıyla cansız bedeninin yattığı kaldırama koşmuştu; mumlarla, karanfillerle...
Toplumsal vicdana can suyu taşıyan şey, Hrant’ın sade, yaşamı gibi süssüz püssüz ama öyle olduğu için de müthiş etkili duruşuydu. Şıp şıp damlayan ufacık su damacıklarının granit bir kayayı parçalaması gibi Hrant vicdanların üstünü örten duvarı daha öldürülmeden önce delmeyi başarabilmişti. Onun bunu başarmadaki sırrı, üstüne onca yazılmış olduğu halde bana göre hâlâ düşünülmesi, kazılıp bulunması gereken toprak altındaki cevher gibidir.
Dink davası kararı yüreğimizi acıttı, Türkiye’nin vicdanı kanıyor, ama öğretici de oldu.
Devleti göremeyen şiddeti de çözümleyemez
12 Eylül darbecilerini yargı önüne çıkaran savcı iddianamesi Türkiye’de devlet gerçeğini bütün çıplaklığıyla ortaya çıkardığı halde, KCK operasyonlarının neredeyse kitlesel tutuklama boyutları almış olduğu, otoriterleşmenin artık gözle görülür, elle tutulur olduğu bir momentte sola yüklenmek giderek dikkat çekici bir hâl alıyor. Anlam veremez oldum. Galiba Roma’yı da biz yaktık!
12 Eylül’e doğru gidişte sosyalistlerin-komünistlerin yanlışlarını konuşmak, eleştirmek, geçmişten ders çıkarmak başka şey, esası gözden kaçırmak, ağaçlara bakıp ormanı görememek başka. Öyle bir tablo çiziliyor ki, 12 Eylül’ün sorumlusu soldu sanki. Sol sanki şiddet yöntemleri kullanıyor, neredeyse dağa çıkıyordu da 12 Eylül’e gerekçe hazırladı. Sanki 12 Eylül’ü teşhir eden sol değildi de başkalarıydı...
Avrupa’da bile “silahlı devrim” diyen son derece marjinal fikirler vardır, buradan kalkarak Avrupa solu herhalde şiddet yanlısı gösterilemez. 12 Eylül öncesi solun durumu bundan çok farklı değildi. Silahlı çatışmaların, solun şiddet yanlısı olmasından değil büyük bir kışkırtmadan kaynaklandığı ortadayken solu şiddet bağlamında eleştirmek haksızlık olduğu kadar tarihi gerçeklere de terstir. Bir örnek vermek istiyorum.
Sorumlu sol mu?
12 Eylül öncesinde TKP (şimdiki değil) Türkiye sosyalist hareketi içinde en yaygın ve etkin örgüt veya örgütlerden biriydi. 12 Eylül’e doğru giderken etrafımızı nasıl bir provokasyonun kuşattığını neredeyse adım adım hisseden biriydim. Ama hissetmekle, bugün tanıdığımız gibi devleti derindeki kollarıyla birlikte tanımak elbette farklıdır, elbette bugünkü gibi bilmek mümkün değildi.
Sağ-sol çatışması o hale gelmişti ki artık mahallelerde çocukları Ülkücü olan veya Sol olan aileler mahallelere, kahvelere kadar uzanan çatışmayı durdurmak için biraraya gelme eğilimi içindeydiler.Mahallelerde “can güvenliği” komiteleri kuruluyordu ve biz de destekliyor, teşvik ediyorduk. Can güvenliği komiteleri silahlı çatışmalara, silahlara karşı çıkmak içindi. Kendi üyelerimize, can güvenliği için bile olsa silah taşımama konusunda uyarı üstüne uyarı yapıyorduk. Ama can güvenliği, neredeyse silahsız sağlanamaz noktaya doğru önlenemez bir hızla tırmanıyordu. Bu kadar silahı gençler nereden buluyor şaşıyordum o zamanlar. Can güvenliğini koruma gerekçesiyle silah bulma talebi bizi dahi zorlar hale geliyordu. Bizleri korkaklıkla, pasifizmle suçlayan gençlerimiz bile vardı. Özelikle Çorum olaylarında kıskaca alınan üyelerimizden bize silah bulun talebi had safhaya varmıştı. Türkiye iç savaşa doğru çılgın biçimde sürükleniyordu.
Bir gün, DİSK’e bağlı bir sendika’nın (Maden-İş) bir şubesine Ülkücülerin silahlı bir baskın düzenleyecekleri ve sendikayı korumak için çevredeki parti üyelerimizin silah bulamadıkları için bir yol inşaatından birkaç dinamit lokumu buldukları ve savunma hazırlıkları yaptıkları haberi gelmişti. Karar alıp acele ulaştırdık, “hiçbir silah, patlayıcı vs. olmayacak” diye. Bir baskın oldu gerçekten de, ama gelenler Ülkücüler değil “sendika binasında silah olduğu ihbarını aldık arama yapılacak” gerekçesiyle polisti. Elbette hiçbir silah bulunamadı.
Hatırlayın, 12 Eylül darbesinin ilk gününde darbeciler “DİSK silah yığınakları yaptı” açıklaması yapmıştı ama işkenceler altında uzun sorgulamalara rağmen bu iddianın koskoca bir yalan olduğu kanıtlanmıştı.
Geçmişte yaptığımız sol sekter yanlışları, demokrasiyi burjuva demokrasisi deyip hafife almamızı çok eleştirdik. Daha da söylenmesi gerekenler var ama bunlar değil, Türkiye’de şiddetin kaynağını sol veya sağ-sol çatışması ya da Kürtler, PKK olarak görmek değil.
“Sol, her tür şiddete karşıyım diyemiyor” genelleme ve tekerlemesi doğru değil ama daha kötüsü şiddetin kaynağını örtüyor olması açısından da zararlı bir ütüleyici genelleme bu.
Bana önce Kürtlerin (Ermenilerin) bu devlete güvenmeleri için ikna edici tek bir sebep söyleyin, gerisini sonra konuşalım.
“Bir bebekten bir katil yaratan KARANLIĞI sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim.”
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012