Neşe Düzel
"KCK sistemi iç savaş çıkarır. Kürtlerle Kürtler savaşır. Zaten Hizbullah-PKK çatışması bölgedeki derinliklerine ulaştı. KCK sistemi sürdürülürse, bu durum, bölgedeki farklı grupları silahlanmaya zorlar"
"Devlet de, örgüt de kilitlendi! Devlet, güvenlik endişesi içinde. Örgüt ise iktidar alanını kaybetme kaygısı içinde. Yeni Kürt stratejisinden bir şey çıkmaz!.. Örgütün şiddetine karşı bir gard almadır bu strateji"
"Türk Kızılay’ına kan veren Kürtler! Devlet bu kadar Türk durursa, Kürtlerin özerklik istemesi bile az gelebilir. Bu ülkede Kürtler Türkleşmediler ama Türkiyelileştiler. Devlet, Türkler de Türkiyelileşmeli"
NEDEN ABDURRAHMAN KURT Hükümete çok yakın bir kaynak AKP’nin yeni Kürt stratejisini açıkladı. Başbakan, uçakta gazetecilerin sorusu üzerine bu yeni stratejiyi kabullendi ama hükümetin kendisi bu stratejiden tam haberdar değil. Ne Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, ne Kürt açılımının mimarı Beşir Atalay, ne hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik ne de İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin bu yeni stratejiyi biliyorlar. Peki, AKP’nin yeni Kürt stratejisi tam olarak ne? Kürtler bu stratejiyi nasıl değerlendiriyor? Hükümetin yeni Kürt stratejisinin yeni olan kısmı hangisi? Bu strateji, savaşı bitirebilir mi? Kürt sorununu çözebilir mi? Bu stratejinin amacı ne? AKP’li Kürtler, AKP hakkında ne düşünüyor? AKP, bu politika ve stratejiyle Kürt seçmenlerden eski oylarını gene alabilir mi? AKP’li Kürt seçmenin başka bir alternatifi var mı? AKP’den BDP’ye kayma oluyor mu bölgede? Bu yeni stratejinin açıklanmasından ve Başbakan tarafından sahiplenilmesinden sonra ne tür gelişmeler beklenmeli? Bahar ve yaz aylarında çatışmalar artacak mı? Başbakan Erdoğan yakında yeni açıklamalarla Kürt politikasını yeniden değiştirebilir mi? Önümüzdeki yerel seçimlerde bölgedeki oy dağılımında bir değişiklik olur mu? Bütün bu soruları, AKP’nin bölgede önde gelen politik isimlerinden eski Diyarbakır milletvekili ve geçen dönemin Meclis İnsan Hakları Komisyonu sözcüsü Abdurrahman Kurt’la konuştuk.
AKP’nin yeni Kürt stratejisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu stratejide yeni olan bir tek şey var. O da şu. Hükümet resmî anlamda illegal unsurlarla müzakere edilmeyeceğini ilan etti! Hükümet, “bana bir şeyleri şiddetle dayatmayla kalkarsan, benim muhatabım olamazsın” diyor. Oysa BDP’nin baştan beri ısrarı neydi?
Neydi?
“İmralı ve Kandil muhatap alınsın” diyordu BDP. Peki, muhatap alındılar, ne oldu? Silvan oldu. Çukurca oldu. Oysa hükümet her şeyi göze alarak, devlet adına örgütle masaya oturulmasına müsaade etmişti. Üstelik Oslo sürecinde gördük ki, MİT, PKK’yle masada çok üst düzey şeyler konuşmuş. Ama PKK müzakereyi bitirdi.
Sizce Kandil niye müzakereden vazgeçti?
“Taleplerimiz kabul edilmedi, protokol imzalanmadı” diye kendilerini savunmaya kalkıyorlar ama yok böyle bir şey. Çünkü müzakere öyle olmaz. Sen bir şey söylersin, öbürü başka bir şey söyler, süreç böyle gider gelir. “Olmadı, ben hemen silaha sarılayım” diyemezsin. O zaman burada başka bir problem var demektir.
Sizce asıl problem nedir?
PKK’nin şöyle bir hedefi var. PKK, Kürt sorunu üzerinden bölgesel bir hegemonya mücadelesi veriyor aslında. “Kürt sorununu çözmek istiyorsan, sorunu benimle, benim söylediğim gibi çözeceksin. Bu bölgede benden başkası var olmayacak” diyor örgüt. Müzakereler yapılırken bile, düşünün ki AK Partililer sokaklara sokulmadılar. Seçim sürecinde ciddi tehdit ve saldırılara maruz kaldılar. Bölgede ilçe ve belediye başkanlarının çocukları, yakınları kaçırıldı.
Hükümet, Silvan’la başlayan ve devam eden PKK saldırıları yüzünden mi PKK’yla müzakereleri kesti? Yoksa yargının Oslo sürecini soruşturması ve PKK’yla görüşen eski ve yeni MİT müsteşarlarını ifadeye çağırması sonucunda mı PKK’yı muhatap alan Kürt politikasını terk etti?
Savcılık, Oslo sürecini soruşturdu ve yargı, Kürt sorunu üzerinden sivil siyaset üzerinde vesayet kurma arayışına girdi. Bu doğru. Yargı, hükümetin Kürt politikasının sınırlarını çizmeye kalktı ama Başbakan buna müsaade etmedi. Başbakan’a Kürt politikasını değiştirten, muhatabının tavrı oldu. Muhatap olunanlar, güven vermedi. Yoksa AK Parti, sorunu BDP ile çözme konusunda çok kararlıydı. Ben buna şahitlik ettim. 2004’ten 2011’e kadarki dönemde ben pek çok görüşmenin aracısı oldum. Birçok olayda kendim bizzat onları görüşmeye davet ettim. Hükümet sorunu BDP’yle istişare etti o dönemde.
Şimdi Kürt ve PKK meselesi gene BDP’yle müzakere edilecek. Hükümetin Kürt politikasıyla ilgili stratejisinin yeni olan kısmı nedir bu durumda?
Biraz önce dediğim gibi, yeni olan, illegal yapılarla müzakere edilmeyeceğinin ilanıdır. Benim tanıdığım Başbakan Tayyip Erdoğan şu anda kendi politikasını uyguluyor, kendi bildiğini yapıyor.
Başbakan’ın bildiği nedir?
Bakın... Müzakere sürecinde yaşanan olaylar sonucunda bir tecrübe oluştu. Ve, şu sonuca varıldı: “Örgütle müzakerenin bir güvenilirliği yoktur. Bu müzakereden sonuç almak zordur. PKK’nin hedefi, Kürt sorununu çözmekten öte bir şeydir. Onun hedefi, kendi iktidar kavgasıdır. Dolayısıyla Kürt sorununu çözmek için bizim örgütü muhatap almamız ve onunla müzakere etmemiz sorunu çözmeye katkı sağlamıyor. Aksine...
Evet...
Aksine örgütün toplum üzerindeki hegemonyası derinleşiyor. Bunlar bu sefer bütün Kürtleri hegemonyaları altına almaya çalışıyorlar. Bunlar, toplum üzerinde kurmaya çalıştıkları hegemonyayı meşrulaştırmak için bizimle görüşüyorlar, diye düşünüldü.
Hükümet artık PKK ve İmralı yerine BDP ile görüşecek. Sizce durum değişecek mi?
Kürt sorunu sadece BDP ile görüşülürse, çözüm süreci eksik kalır. Çünkü Kürt sorununun siyasi uzantısı herkestir. Sadece BDP değildir. Şunu bilmek lazım. PKK, Kürt sorununu hegemonyası altına almaya çalışıyor. Problem burada. BDP, tüm Kürtlerin temsilcisi değildir. BDP, Kemalizm’in bölgesel versiyonudur. KCK-PKK-BDP sistemi, Kemalizm’in Kürt versiyonudur. 1900’lü yılların Kemalizm’inin bugün Kürt toplumuna yansımış halidir bu. Toplum mühendisliğine öykünmesiyle, demokrasiye müsaade etmeyen baskıcı, vesayetçi özellikleriyle BDP, bölgesel bir CHP’dir bugün. BDP, Kürtlerin doğal temsilcisi pozisyonunda masaya oturup Kürtler adına konuşmak istiyor ama bu doğru değil. Riskleri var bunun.
Nedir riskleri?
BDP sisteminde bir KCK olayı var. BDP’li yöneticiler buna boyun eğmişler ve KCK vesayeti altında siyaset yapmayı içlerine sindirmişler. KCK dediğiniz sistemde, seçilmişlerin arkasında atanmışlar var ve bu atanmışlar seçilmişleri denetliyorlar. Bu bir vesayet sistemidir, hegemoniktir. Demokrasiye aykırıdır bu. Biz, Türkiye’de vesayet sisteminden kurtulmaya çalışıyoruz ama bölgeye gelince bazı aydınlar KCK’ya sahip çıkıyorlar. Bunu anlamak mümkün değil! Bu aydınlar, KCK’nın risklerini görmüyorlar. KCK sistemi bölgede bir iç savaş çıkarır!
Peki, KCK operasyonu adı altında herkesi tutuklamayı anlamak mümkün mü? Hükümet, BDP’yi muhatap alacağını söylüyor ama BDP’nin Meclis’teki milletvekillerinin dışında neredeyse bütün il ve ilçe teşkilatları tutuklandı. BDP’nin altı boşaltıldı. Buna karşı çıkmamak mümkün mü?
En büyük hatayı illegal KCK sistemini topluma dayatan PKK yaptı. Sonra devlet de bu KCK sistemiyle öyle gereksiz ve bazen de saçma bir mücadele yoluna girdi ki! Mesela bir dönem adı partinin başkanlığı için geçen ve çok kaliteli biri olan BDP Diyarbakır İl başkanı Fırat Anlı’yı yıllardır cezaevinde tutuyorlar. Bunu, akılla izah etmek mümkün değil.
Siz nasıl izah ediyorsunuz?
KCK operasyonunda sapla saman karıştı. Oysa KCK bir vesayet sistemidir ve ilk tutuklamalar olduğunda, bizzat BDP’nin içinden pek çok dostumun bu operasyonun doğru olduğunu söylediğini bilirim ben. Ama tutuklamaların yaygınlaşması, yargılama ve soruşturmaların gereksiz insanlara kadar uzanması, KCK operasyonunun haklılığını bertaraf etti. Özellikle seçilmiş insanların tutuklu yargılanmasını anlamak mümkün değil!
Sizin gördüğünüzü hükümet niye görmüyor?
Yargı bu konuda biraz fazla inisiyatif almış gibi görünüyor. Hükümetin Terörle Mücadele Kanunu’nu değiştirmesi gerekiyor. Nitekim Adalet Bakanı açıkladı. Uzun tutukluluk süreleriyle ve TMK’yla ilgili üçüncü yargı reformu geliyor. Ama hükümet yargı reformunu açıkladığında, “Ergenekon’da ve KCK’da serbest bırakılanlar mı olacak?” diye nasıl büyük bir kıyamet koptuğunu da gördünüz. Eğer hukuk hâkim olacaksa evet serbest bırakılmalıdırlar.
KCK sistemi bölgede bir iç savaş çıkarır, dediniz. Kürtlerle Kürtler mi savaşacak?
Evet. Hizbullah-PKK çatışması, bölgedeki derinliklerine ulaştı. Eğer devlet asayişi sağlayamazsa, insanlar üzerindeki tehdit ve şantajı kaldıramazsa ve KCK sistemi Kürtlere dayatılırsa, bölgede bir iç savaşa gitme ihtimali var.
Bölgede PKK’nın dışında silahlı bir güç var mı?
Yok ama, KCK’nın sürmesi silahlanmayı zorlar. Bu yapı, Kürtleri kendi içinde bir iç savaşa götürür. Bölgede farklı gruplar var. Bir bölümü İslami gruplar. Hizbullah, bunlardan biri. PKK sempatizanı arkadaşları KCK sistemiyle ilgili ben çok uyardım. “Toplumun üzerinde bu baskıyı kurmayın. Toplum bir yerden patlar. Nasıl ki siz devletin baskısına karşı bir yerden patladınız, birileri de sizin KCK sistemiyle topluma yaptığınız baskıya karşı patlar” dedim. Ama dinlemediler. Ve olaylar bu noktaya geldi. Zaten KCK’nın hukuk dışı bir yapı olduğunu Öcalan’ın kendisi de söylüyor.
KCK’yı kuran Öcalan’ın kendisi değil mi?
Tabii ama... “Siz KCK’yı anlamadınız. Bu illegal bir yapıdır. Siz legalle illegali karıştırdınız. Seçilmiş insanları niye KCK’nın içine koydunuz?” diye örgütü fırçalıyor. Aslında KCK şu nedenle kuruldu. Demokratikleşme süreci yaşanırken, PKK, devletten boşalan alanları devralmak ve bu alanları KCK sistemiyle doldurmak istedi. Türkiyeli aydınlar, KCK için, “Bu, PKK’nin dağdan ovaya inme formülüdür. Niye karşı çıkıyorsunuz?” dediler ama... Bu doğru değil.
Niye doğru değil?
Çünkü siyaset yapmak için ortada legal bir yapı var. BDP var. Eğer siyaset yapmak istemiyorsa, Demokratik Toplum Kongresi var. Maksat siyaset yapmaksa bu geçiş imkânı hazırlanmıştı zaten. O zaman niye KCK var? KCK, vesayet sistemini kurmak için var. Düşünün... KCK, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı’nı alıp yargıladı. Bir de şu unutulmamalı ki, PKK’nin arkasında 30 bin insana yakın bir bedel var. Ama bu, bütün Kürtlere dönüp, “ben bu bedeli ödedim. Sen de benim yönetimimde yaşayacaksın” deme hakkını vermiyor PKK’ye.
Kürt halkı kabul eder mi peki?
Kürt halkı Baascı bir yönetimi asla kabul etmez. Bugün sisteme karşı verilen mücadele, yarın PKK’ye karşı verilir. PKK değişmemek, dönüşmemek için direniyor ama, Kürt toplumu değişti. Kürt toplumunun gerçeği, PKK’nin bu halde devam etmesine müsaade etmez. Ulus-devlet anlayışı, dünya, toplum her şey değişti. Devir, PKK’in ortaya çıktığı devir değil.
Peki, hükümetin yeni stratejisi, savaşı bitirebilir mi?
Devlet, güvenlik endişesi içinde. Örgüt ise hegemonya alanını kaybetme kaygısı içinde. İkisi de kilitlenmiş durumda. Bu arafta duruş ve sıkışmışlık hali araya bir üçüncü el girmeden çözülemez. Bu üçüncü el de ancak âkil adamlar olabilir. Örgütün, şiddetten medet ummayacağı bir noktaya gelmesini beklemek lazım. Bunu da ancak âkil adamlar sağlayabilir. Aslında örgüt gücünü test etti. “Devleti hangi noktalarda zorlayabiliriz? Bölgede Arap baharı yaşatabilir miyiz” diye savaş güçlerini test etmek istiyorlardı ve nitekim test ettiler.
Sonuç ne çıktı?
Sonuç şu çıktı. Kürtlerin devrimci halk savaşı yapmaya niyeti yok. Mesela Newroz’da toplum, ben devletin bu konudaki yasağını tanımam diyerek alanlara çıktı. Devlete, “beni yasaklarla terbiye edemezsin” dedi ama, aynı toplum Newroz’da örgüte de şunu söyledi: “Kusura bakma ben senin için devrimci halk savaşı yapacak durumda değilim. Ben barış istiyorum. Devlet Newroz’u yasakladığı için ben alanlardayım” dedi. Yoksa örgüt halka şu talimatı vermişti: “Alanlara inip çatışmayı yayın, Newroz’u ayaklandırmaya dönüştürün!” Ama halk bu talimatı yerine getirmedi, bayramını kutlayıp akşam evine döndü.
Bu hükümetin yeni Kürt stratejisinin amacı ne sizce?
Bu stratejiden bir şey çıkmaz. Örgütün şiddetine karşı zorunlu olarak bir gard almadır bu strateji. Çözümün yolu bu değil ama AK Parti’nin bundan başka yapacağı bir şey yok.
Demokratikleşme, AKP’nin, Kürt sorununun çözümü için yapması gereken şey değil mi?
AK Parti’nin en büyük eksikliği bu zaten. Demokratikleşme vurgusunu ve sürecini yavaş işletiyor. Şiddet ne kadar hızlı devam ederse etsin, demokratikleşme süreci ısrarla vurgulanmalıydı. Ben AK Parti’nin demokratikleşme yapacağına inanıyorum. Nitekim Anayasa ve yargı reformu çalışmaları sürüyor ama, toplum bunu böyle algılamıyor. Toplum, AK Parti demokratikleşmede frene bastı diye algılıyor.
AKP’li Kürtler, AKP hakkında ne düşünüyor?
AKP’yi çözümün adresi görüyorlar ve umutlarını koruyorlar. Şu anki sürecin geçici olduğunu düşünüyorlar. Bu zorunlu konjonktürel durumun değişeceğine inanıyorlar. Çünkü ne örgüt ne de devlet bir çözüme ulaşabilir bu süreçte. Şiddeti dayatmaktan bir çözüm çıkmayacağı gibi, sadece şiddete mukabele ederek de bir çözüm yolu açılamaz. Aslında Türkiye’de Türklerin fobileri, Kürtlerin de talepleri var. Bunları dengelemekle ilgili bir sorun var. Bu dengeyi kurmak için cesur adımların atılması gerekiyor. Ama şiddet siyasette bu cesur adımların atılmasını engelliyor. Şu anda böyle bir süreç yaşanıyor.
AKP, Kürt seçmenden vaz mı geçiyor?
Yok. Vazgeçmiyor da, fazla güveniyor.
AKP’li Kürt seçmenin başka bir alternatifi var mı?
Yok. Bölgede, AK Parti’yi ya da BDP’yi tercih etmek durumundasınız. AK parti, Kürt sorununun çözümü için Türkiye’nin en büyük ve tek şansıdır.
Peki, bu politika ve stratejiyle Kürt seçmenlerden eski oylarını gene alabilir mi AKP?
Son seçimde MHP’yi baraj altı bırakacağım diye, bölgeye dönük hiç de rahatlatıcı bir dil kullanmadığı halde, AK Parti, Diyarbakır’dan yüzde 30 oy aldı. Bunun daha altı yok! Bölgede gene birinci parti olur AK Parti.
Parti yönetimi, Kürt halkının düşünceleri ve duyguları konusunda bilgiye sahip mi sizce, bu konuda kendilerine yeterli bilgi veriliyor mu?
Yeterli olduğunu sanmıyorum. Akademisyeni, stratejisti, her şeyi bilen o kadar çok insan türedi ki... En kötüsü de şu! Bir tarafın kazanmasına oynuyorlar! Oysa bu kavga kaybedeni olmayan bir kavga olmalı. İki taraf da kazanmalı. Devlet şunu anlamalı. İki buçuk milyon oy almış bir parti var. BDP de şunu kavramalı. Her şeye rağmen Diyarbakır’da kendisine oy vermeyen yüzde 30’luk bir kitle var. BDP, hegemonyasını kurma iddiasından vazgeçmeli. Türkiye’nin Kürt toplumunun gerçekliği Irak Kürdistanı’yla aynı değil.
Türkiyeli Kürtlerin gerçekliği nedir?
Irak Kürdistanı’ndaki gibi bir bölgesel yönetim kurup onların başına geçme durumu yok Türkiye’de. BDP, sahada olduğu için bunu biliyor. Dağdaki adam bunu görmüyor. BDP’nin bu gerçeği örgüte anlatması gerekiyor. Bir kere Türkiye’de Kürtlerin yüzde 60’ı Kürt coğrafyasının dışında yaşıyor. Bir ara Öcalan, dönün çağrısı yaptı, bir Allahın kulu dönmedi. Aksine batıya göç arttı. Bakın... Kürtler Türkleşmediler ama Türkiyelileştiler! Kürtler, Türkiye’yi sahipleniyorlar ama devlet Kürtleri Türkiyeli bir ruhla sahiplenmiyor.
Bu yeni Kürt stratejisinin açıklanmasından ve Başbakan tarafından sahiplenilmesinden sonra ne tür gelişmeler bekliyorsunuz?
Yazın çatışma sürecektir çünkü örgüt hâlâ gücünü ispat etme duruşunu koruyor. Devlet de güvenliği, asayişi sağlayabileceğini gösterme eğilimini sürdürüyor. Sorunun çözümüne dönük bir yüz yok burada. Üçüncü bir el devreye girip, özellikle PKK’ye bu halkın devrimci halk savaşına gelmediğini göstermeli. Aynı 1999’da olduğu gibi ateşkes sağlanmalı ve silahlı güçler Irak Kürdistanı’na çekilmeli. Böylece demokratik süreç rahat işlemeli.
Yeni Kürt stratejisinden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bile haberi olmadığı anlaşıldı. AKP yönetimi artık çok dar bir kadroyla mı karar veriyor?
İstişarelerinin dar olduğunu zannetmiyorum. Ama bu istişarelerde bölgeden ne kadar insan var onu bilmiyorum. AK Parti eskiden sivil toplum örgütleriyle düzenli toplantılar yapardı. Bu aralar bunu sanki eksik yapıyor. Oysa AKk Parti’ye başarıyı getiren kolektif akıldır. Toplumu iyiye ve kötüye ortak etmek lazım.
Halkın çözüm umudu var mı?
Bu, son savaştır! Bu çatışma son çatışmadır! Yaz sonuna kadar devam eder mi bilemem ama, artık kesinlikle şiddetsiz bir noktaya geçilecek. Çünkü toplum çatışma istemediğini gösterdi. Çatışmayla bir yerlere varmaya çalışanlar toplumdaki prestijlerini kaybettiklerini gördükçe çatışmadan vazgeçmek zorunda kalacaklar.
Başbakan Erdoğan’ın yakında yeni açıklamalarla Kürt politikasını yeniden değiştirmesini bekliyor musunuz?
Şu anda değiştirmesini gerektirecek bir duruş yok bence. Çünkü AK Parti bu çatışmalı sürece zorlandığını düşünüyor. Ama AK Parti, örgüt ve BDP’den olumlu yaklaşım geldiğinde olumlu cevap verir. Şiddete ise boyun eğmez. Şiddete boyun eğmiş duruma düşmek istemez. Ama AK Parti, eğer çatışma var diye demokratikleşmeyi hızlandırmazsa hata eder.
Hangi haklar sağlanırsa, Kürtler kendilerini tatmin olmuş hissederler?
Son nokta nedir diyorsunuz... “Vatandaşların eşitliği” deniyor ama Türk’le Kürt’ü nasıl eşitleyeceksin diye sorulduğunda bireysel haklarda kalıyorlar. Aslında bu sorun, devlet Türkiyelileşirse çözülür! Sadece vatandaşlık kavramını Türkiyelileştirmek yetmez. Anayasal vatandaşlık kavramını getirmek yetmez.
Başka ne yapmak gerekir?
Kurumları da Türkiyelileştirmek gerekir. Çünkü bu ülkede devlet fazla Türk! Kurumlar Türk, Anayasa Türk, hukuk Türk. Türk bayrağı, Türk devleti, Türk Kızılayı, Türk sporu, Türk siyaseti diyorsun. Türk bayrağının altında yaşayan Kürtler... Türk Kızılayı’na kan veren Kürtler. Devlet bu kadar Türk durursa, Kürtlerin özerklik istemesi bile az gelebilir. O zaman benim Türk’le eşit olmam için Kürt bayrağının, Kürt siyasetinin olması gerekir. Ama devlet normalleşirse, özerklik talebi de fazla gelecektir. Türk’ün devleti, bayrağı, her şeyi varken, Kürt onun altında tebaası gibi yaşayarak eşit olmaz.
Nasıl eşit olur?
Kürtler Türkiyelileşti. Devlet de, Türkler de Türkiyelileşmeli.. Etnik vurgulu devlet anlayışından kurtulmak şart. Yoksa Kürt’le Türk eşitlenemez ve bu kavga bitmez. Çünkü sen ne kadar Türk’sen, Kürt de o kadar Kürt olmak isteyecektir. Ben de diyorum ki... Bu kadar Türk ve Kürt olmayalım. Normalleşelim! Bu normalleşmeyi sağlayacak olan da devlettir.
Önümüzdeki yerel seçimlerde bölgedeki oy dağılımında bir değişiklik olur mu?
Bunu söylemek bugün çok erken ama şu bir gerçek ki AK Parti’nin de, BDP’nin de durumu daha iyiye gidiyor değil. “Bu çatışmacı süreç benim lehime işliyor” diyemez kimse. Bu durumu değiştirmek ve tabanlarını derinleştirmek için mutlaka farklı hamleler yapacak her ikisi de.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012