Yüksel TAŞKIN
Bu yazıyı yazmak çok güç. Üzerimde büyük bir yük oluşturuyor. Çok değişik şekillerde yazılabilirdi bu yazı. Öfkeli, kırgın, isyankâr. Ne söylersem, nasıl söylersem söyleyeyim bir şeyler eksik kalacak. Yitip giden canlar karşısında duyduğumuz acı ve suçluluk yok olmayacak.
Ankara’da yapılan sivil katliam sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olamaz, olmamalı. 100’e yakın insan Barış ve Demokrasi istedikleri ve bunun için soğuk bir hafta sonu Ankara’da barışçıl bir mitinge gittikleri için hunharca öldürüldüler.
Bu toplumda barış isteyen ve bunun için bedel ödeyenlere borcumuzu asla ödeyemeyeceğiz. Ankara’dan da önce barış için bedel ödendi ama Ankara belki de en sembolik olanıydı. Sanırım Ankara, uçurumdan önceki son uyarı.
“Pakistanlaşma” yolunda hızla ilerleyen bir topluma, bedenleri havaya uçurulanlar, paramparça edilenler son bir uyarıda bulundular.
Nedir Pakistanlaşma? İç savaşa düşen komşusu Afganistan’ın içişlerine ordusu ve özellikle istihbaratı yüzünden bulaşan bir ülkede yaşanan trajedinin adıdır bu. Ülke hâlâ içinden çıkamadığı bir şiddet ortamına yuvarlandı.
Anımsayın, kaç siyasetçi, kaç masum insan bombalı saldırılarda öldürüldü. En son Pakistan Halk Partisi lideri Benazir Butto’nun bir miting sırasında bombalı saldırıyla öldürüldüğünü anımsayın.
Mitingler hedef alındığında yapılmak istenen nedir? İnsanların demokratik talepleri için barışçıl gösteri yapmaları engellendiğinde, onlar korkudan evden çıkamadıklarında kim kazanır?
Elbette bu puslu havada meydan “sizin adınıza” ve “size karşı” insan öldürenlere kalır.
Oysa çözüm tam tersidir. Çözüm, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla derinleştirmekten geçer. Hiçbir otoriter yapı, şiddeti kutsayan hiçbir yapı, demokratik toplumları mağlup edemez. Onları kanatır ama mağlup edemez.
Ama otoriterlikle baş etme adına otoriterleşen rejimler, kirlenirler. Ahlaki üstünlüklerini yitirirler.
Demek ki “Pakistanlaşmamak” için komşularımız Suriye ve Irak’la ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Ama önce Kürtlerle tarihî barışımızı inşa etmemiz gerekiyor.
Başbakan yakın zamanda Suriye’de “Destan yarattık” türünden bir ifade kullandı. Suriye’de herhangi bir destanın izini gören oldu mu?
Bir kere mevcut dünya düzeni ve uluslararası ilişkiler anlayışı, Suriye’ye akbabalar gibi saldırılmasını getirdi. Biz ülke olarak bunun ne kadar dışında kaldık, ne kadar alternatif olduk tartışılır. Reel politik çılgınlığın parçası olduk. Çok hata yaptık.
Demek ki Suriye ve Irak’a barış ve istikrar gelmeden bizde de tam anlamıyla huzur olamayacak. Bu nedenle silahların susması için daha aktif çaba harcamalıyız.
Bu silahlar, en yakında olduğumuz için bizleri vuruyor önce ama herkesi vuracaktır. Kimse bu yangının yarattığı nefretten sadece coğrafi açıdan uzak olduğu için kaçamaz.
Bu ülkenin başta siyasilerine sonra da aydınlarına kutuplaşmayı geriletmek gibi çok büyük bir sorumluluk düşüyor.
Kimseyi durup dururken zan altında bırakmayacak bir dil geliştirmeliyiz. Kimse yer aldığı veya yer aldığını sandığımız siyasi cenahı yüzünden otomatik olarak zan altında bırakılmamalı. Bu yanlıştan kurtulmalıyız.
Yeniden birbirimizin yüzüne bakabilmeliyiz. Önce beraberce yas tutmalıyız. Bu kahredici acıyı anlamak, hissetmek zorundayız.
Sonra da “Ben nerede yanlış yapıyorum?” “Benim siyasi çevrem nerede yanlış yapıyor?” diyerek olgun her insandan beklenen iç muhasebeyi yapmamız lazım.
Barış ve demokrasi uğruna öldürülenlerin anılarına sahiden saygı duyuyorsak, Kürt sorununun taraflarının hemen parmaklarını tetikten çekmeleri gerekiyor. En azından çatışmasızlık ortamına geri dönmeliyiz.
Sadece acımasızca öldürülenlere değil, yaşayan ama ruhları incitilmiş insanlara da barış borcumuz var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017