Yusuf Ziya DÖGER
Bir ülkedeki otorite ve egemen düşüncenin belirlediği resmi tarihin haricinde, resmi tarihin arka planını ve karanlık yüzünü oluşturan yerel tarihin de bilinmesi toplum açısından gerekli, zorunlu ve önemlidir.
Egemen düşünce, resmi tarihe dayalı olarak oluşturduğu tarih anlayışıyla kendisini toplum nezdinde zorla meşrulaştırırken, öte yandan halkın acılarını ve ezilmişliğini ortaya çıkaran, yerel tarihe ait düşünce ve anlayışların ortaya konulması da halkın kendisini anlatması açısından en temel insani bir haktır.
Bu durum, toplumda daha önce yaşanan travmatik acıların paylaşılmasına olanak sağlayarak toplumsal bilinçaltının da boşalmasına katkı sunar. Dolayısıyla toplumda oluşabilecek nefret suçunun ortadan kaldırılması açısından da kritik bir öneme sahiptir. Aynı zamanda toplumun bir kesimine ait olan bu yerel tarih ile devletin onlara yaşattıklarını ortaya koyarken, aynı zamanda devlet temsilcilerinin de halka yaklaşım ve bakış tarzları adına önemli bir veri kaynağıdır.
Bir toplumun, tarihin herhangi bir evresinde yaşamış olduğu trajediyi unutması elbette kolay değildir. Ancak sonraki kuşaklar, onlardan önce yaşanmış olan olayların etkilerini minimize etmek için kendilerine göre çıkış noktaları üreterek bir nebze de olsa rahatlamaya ve normalleşmeye çalışırlar. Tabii ki bu durum insani olarak karşılandığı sürece iyi, aksi durum ise sonu gelmez nefret suçlarının yaşanmasından başka bir sonuç doğurmaz.
Bu nedenle bir toplumun varoluşu, elbette geçmişte yaşadığı trajedi ve travmalar ile başarı ve kahramanlıklardan bağımsız olarak ele alınamaz. Bu yönüyle toplumun varoluşu geçmişten bağımsız olmayacağı gibi, toplumun geleceğe yönelik stratejileri de varoluşunun devamını sağlayarak sonraki kuşakları da korumayı hedefleyen bir mantık örgüsü geliştirir.
Bunun somut örneği 1927yılının Ekim ayında Bingöl’ün Solhan İlçesi Guêw köyünde,1925 tarihli Şeyh Said ayaklanmasına bölgenin verdiği destek nedeniyle, bölgenin cezalandırılıp, etkisizleştirilmesini amaçlayan ve Genelkurmay kaynaklarında adı “Bicar Tenkil Hareketi”olarak ’belirlenen olaylar dizisinin köyde yarattığı trajedi bir yönüyle insanlığa karşı işlenmiş soykırım olan olaydır.
Guêw köyünün yaşadığı bu trajedi ve soykırım, köyün sonraki nesilleri üzerinde sosyal, kültürel, psikolojik ve ekonomik olarak önemli sorunlara neden olmuştur. Katliamdan sonra köy kendisini geleceğe taşımak adına belki bilinçsizce geliştirdiği bazı temel argümanlarla varlığını devam ettirmeyi hedeflemiştir. Bu çerçevede:
Sosyal İlişkilere Etkileri;
- Katliamın yaşandığı tarihten sonra, köyün çevre köylerle oluşturduğu ilişkilerde gerileme başlamıştır. Daha önceleri bölgedeki neredeyse tüm önemli ailelerle evlilikler yoluyla kurulan akrabalık ilişkileri sekteye uğramıştır.
- Bu çerçevede köy içi evliliklerin arttığı ve bir içe kapanmanın yaşandığı köyün demografik yapısı incelendiğinde rahatlıkla görülebilecektir.
- Akrabalık ilişkilerinin dar bir alanla sınırlı kalması nedeniyle de köylülerin dünyayı okuyup değerlendirmelerinde önemli algısal sorunlar oluşturmuş ve geleceğe yönelik öngörülerinde ise sıkıntılara yol açmıştır.
Eğitimsel Etkiler;
- Köyün bünyesinde yüzyıllardır sürdürdüğü geleneksel medrese eğitiminin sağladığı ilimve irfan merkezi olma niteliği bir süreliğine de olsa askıya alınmıştır. (Zaten o günkü devlet ricali bu tür faaliyetleri sıkı bir şekilde takibe almıştı) Böylece ilmi niteliğin sağladığı bölgesel etkinlikten bir nebze de olsa geri çekilmek zorunda kalınmıştır.
- İlim ve irfan üreten medreseyi belki de zorunluluktan geri çekmiş ama bunu uzun süre devam ettirememiştir. Ancak yaşanan ara dönemde köyün kültürel genetik kodu kendisini açığa çıkarmış ve katliamın tanığı olan kuşak çocuklarını eğitim için, medrese eğitiminin bir biçimde yürütüldüğü bölgelere göndermiştir. Katliamdan sağ kurtulan bir iki çocuktan biri olan Aziz Döner bu şekilde okuyarak bölgenin önemli âlimleri arasında yer almıştır. Hatta köyden Suriye Medreselerine gidip ilim tahsil edenler bile olmuştur. (Molla Mustafa Aytaç)
- Köye yaşatılan travma köyün ilim ve irfan üretme niteliğine çok büyük darbeler vurarak köy insanların bir kısmının ilimden uzak yetişmelerine sebep olmuştur. Bu durum ise yeni eğitim sisteminin de benimsenmesini zorlaştırmıştır. Bu yeni nesillerin eğitimden yararlanmalarını gerektiren fırsat eşitliğine de darbe vurmuştur.
- Bölgeye ulema yetiştiren ve ulemanın sürekli olarak var olduğu bir köy olma niteliğini nispeten kaybetmeye başlaması da bölge ve köy açısından kayıp kuşakların yetişmesine neden olmuştur. Ancak 1970 yarısından itibaren köyden birkaç kişinin yeni eğitim sistemine monte olmaya başlamasıyla bu durum ancak günümüzde kısmi olarak değişmeye başlamıştır.
Psikolojik Etkiler;
- Katliamdan kurtulanların, katliam olayının altında yatan asıl nedenler yerine yeni kuşaklara çeşitli rivayetler geliştirilerek olayı izah etmeye çalışmaları yaşanılan korkunun boyutunu kendiliğinden gözler önüne sermektedir. Katliamdan sağ kurtulan Hacı Hasan Çelik’in biz çocuklara zazaca “lawo şıma nizon cendermê xelq parti çenêyk zalımé”. “Evlatlar siz Halk Partisinin Jandarmalarının ne kadar zalim olduklarını bilemezsiniz”. Sözü bunun en bariz örneğidir.
- İşte bastırılmış bu korku ve duygusal durum nedeniyle olaya ilişkin gerçek neden yerine çeşitli söylentileri barındıran rivayetlerle sonraki kuşakların teskin edilmesini hedefleyen bir anlatım biçimi geliştirilmiştir.
- Örneğin birçoğumuzun hala bilmediği Gırnuês ağalarının neden o günlerde mahkûm olduklarıdır. Çünkü temel neden ayaklanmaya vermiş oldukları destektir. Ama bize Gırnuês ağalarının Muş’ta bir adam öldürdükleri ve maktulün yakınları tarafından takip edildiklerini bu takipte ise Guêw’e uğradıkları bu nedenle de köyün suçluları barındırdığı, koruduğu şeklindeki bir algı sebebiyle yakılıp katliama uğradığıdır.
- Oysa gerçek sebep yazının birinci ve ikinci bölümleri okuyucu tarafından dikkatlice okunduğunda açıkça ortaya çıkmaktadır.Sebep bölgeyi insansızlaştırmak ve ayaklanmacıları kaderleriyle baş başa bırakmaktı. Tıpkı 1990’lı yıllardaki uygulamalar gibi.
- Katliamdan sağ kurtulan kişilerde devlet eliyle işlenen bu soykırım karşısında çaresiz kalmaktan kaynaklanan işe yaramazlık duygusu oluşmuştur. Eğer sağ kalan insanlarda köyün geleneksel tutumuna dayanan güçlü itikadı inanç ve insanların destekleri olmasaydı belki pek çok intihar vakası yaşanabilecekti.
- Hamile eşinin çocuğuyla birlikte 11 ferdini bu katliamda yitiren Feqi Osman ve babası Hacı Ali (Çetin) bundan sonra bu acıyla yaşayamayacakları düşüncesiyle intiharı ciddi bir biçimde tasarlamışlarken köylüler tarafından çeşitli desteklerle teskin edilerek bundan vazgeçirilmişlerdir.
Siyasal Etkiler;
- Köyün Resmi Devlet yapısıyla olan ilişkilerinde ise içe kapanma olarak tanımlanabilen bir tutum ve tavır biçimi geliştirilmiştir. Ancak bu içe kapanma süreç içersinde legal nitelik taşıyan düşünce ve hareketler içersinde taraf olmalarıyla, resmi statükocu anlayışa karşıtlık barındıran bir biçiminde kendisini dışa vurmuştur.
- Köyün Cumhuriyet dönemine ait siyasal karakteri incelendiğinde tek parti zorbalık dönemi hariç nispeten irade beyanını ifade edebilen seçimlerde tamamıyla statükonun belirlediği anlayışın tam zıddını ifade eden (Köyün algılama biçimi) verilerin olduğu rahatlıkla belirlenebilir. Demokrat parti ile başlayan bu süreç Adalet, Milli Nizam, Milli Selamet, Ana vatan, Refah ve çizgisiyle Ak Parti şeklinde seyir izlemiştir.
- Bu veriler dikkatlice incelendiğinde resmi anlayışı benimseyen totaliter ve militarist yapının hiçbir zaman diliminde köy ve köylü tarafından benimsenmediği açıkça anlaşılabilir. Siyasi tercihlere bakıldığında ise köyün tercihinin, İnancı ve dini değerleri önemseyen partilerden yana olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Bu statukonun her şeye rağmen bölgede yer edinemediğini açıkça göstermektedir.
Ekonomik Etkiler;
- Köy ekonomik anlamda ise resmi olanla mümkün olduğunca mesafeli durarak kendi kendisine yeterli olmayı denemiştir. Ancak son otuz/kırk yılda ise hem bölgede yaşanan sorun hem de kendi kendine yeterli olma konusunda sıkıntı yaşamaya başlayınca da yurt dışına açılmayı resmiyetle iş yapmaktan daha doğru bulmuştur.
- 1950’li yıllarda demiryolu köy içersinden geçtiği halde yapımında ve sonrasında köylülerin devlet işletmesi olduğundan çalışmak için olsa bile oraya tevessül etmediklerini görüyoruz. Buda devletle aralarına koydukları mesafeyi ifade etmek için önemli bir veri.
- Katliamdan sonra soykırım nedeniyle köy nüfusu azalmış çok geniş bir alana yayılmış olan köy arazilerinin ekilip biçilmesini gerçekleştirecek eleman bulunamayınca, köye ait bu arazilerin önemli bir kısmı başka köyler tarafından işletilmeye başlanmış ve süreç içersinde zilliyet unsurundan dolayı elden çıkmıştır.
- Köyün katliama uğrayıp soyu yok olan köylülere ait araziler ile daha önceki sefalet döneminde bölgeden göç edip bir daha geri dönemeyenlerden kalan malların (arazilerin) mirasçılar arasında bölüşümünden kaynaklanan insani nitelikteki sıkıntılar nedeniyle köyün çevre köylerdeki olumlu algısı kısmen de olsa zarar görmüştür.
Bütün bunlardan dolayı, devlet köylü için artık sadece korkulan bir canavar niteliği almıştır.
İşte bütün bunlardan dolayı bizden önceki kuşaklar ile olayın yaşandığı döneme tanıklık etmiş kuşaklar köyde yeni sıkıntılara yol açmamak için bugüne kadar olayı açıkça ifade etmedikleri gibi olayla ilgili herhangi bir belge de oluşturmamışlardır.
Olayın sebebini ve gelişimini anlamak isteyen ve bunda ısrar eden birisi ortaya çıktığında ise şunu ileri sürerek onu susturmuşlardır. "Bir daha mı yakılmak ve yok olmak istiyorsunuz."
Ben bu olayın gerçek mahiyetini öğrenmek ve anlamak için arada bir irdelemeye çalışırken, şuan ebediyete göç etmiş köyümün büyüklerinden bu sözü defalarca duydum. Hatta olayın tanığı olmuş gördüğüm, çok iyi hatırladığım köyümün ender kişilerden biri de aynı ifadeyi çeşitli vesilelerle kullanmakta beis görmezdi.
İşte insanın günlük yaşamının tüm içeriklerine kadar yansıyan bu gerçekliğin olduğu gibi derlenip aktarılmasından öte anlaşılma biçimine ait gerçekliği daha önemlidir. Burada gerçekliğin nasıl anlaşılması gerektiği sorusu önem kazanmaktadır.
Yaşanmış gerçekliğin olduğu gibi ortaya konulması tarih ve tarihsel süreç açısından önemli, ama bunun politik ve ideolojik bir zemin üzerinden anlaşılması ise sorunun özüne yönelik anlaşılmayı problemli hale getirecektir.
O zaman gerçekliğe ait duygusal ve tepkisel dışa vurumlar, akılcı bakış tarzını engelleyecek nitelikler ortaya koyar. Bunun için farklı davranış bilimlerine ait kavramsal çerçeve içersinde olayın yaratığı travmatik özellikleri sıralayarak, toplum ve köy üzerindeki yansımasını bir nebze de olsa açıklamaya çalıştım.
Eğer olaya buradan bakarsak gerçekliği tüm yönleriyle ortaya koyabiliriz. Ancak bu aşamadan sonra ise çözüm için devreye politika ve siyaset girebilir. İşte o zaman toplum, bölge ve köy açısından sağlıklı çözümler sunulabilir.
Bu aşamalardan geçmeyen bir gerçekliğe el atan siyaset sadece son kırk /elli yıldır bölgede yaşananlara benzer sonuçlar üretmekten başka bir işlev göremeyecektir. Yani gerçekliklere ait çözüm önerileri kirletilmeden, politikleştirilmeden ve ideolojikleştirilmeden ortaya konulabilirse çözüm için anlamlı nitelikler taşıyabilir.
Bölgede bugün yaşananlar akılcı bir bakışla ele alındığında özelde Guêw köyünün 1927 yılında yaşadığı dramatik travma ve soykırım durumdan farklı bir nedenden kaynaklanmadığı izan sahibi olan insanlar tarafından açıkça görülebilir. Bu tür tarihi vesikalarda ancak buna hizmet ettiklerinde anlamlı olabilirler.
Siyaset ve politika hala sorunu doğru anlamak istemediğinden olsa gerek belli mahfiller üzerinden olayın ve sorunun çözümleyemeyeceğini kavrayabilmiş değil. Oysa travmayi 30 yıl öncede, 90 yıl öncede bölge halkına yaşmıştır. Bu travmatik yaşam önemsenmeden…
O halde bölge halkının içinde olmayacağı her türlü çözüm ve çözüm önerileri havada kalmaya mahkûmdur. Bölge halkını ise homojenik bir algılama boyutuna indirgemek ise başını kuma gömmekten farksız bir anlayıştır.
Ben bu olayı elimden geldiği kadarıyla ulaşabildiğim ve gördüğüm tanıklar ile tanıkların tanığı olan üst kuşağımdan çeşitli kişilerden derlediğim bilgiler ışığında açıkladım. Temel amacım köyüm açısından duygusal bir trajedi ama insanlık açısından soykırım olan bu katliama yönelik zihinlerde sürekli olarak var olan acaba sorusunun gerçek cevabını toplumun, kuşağımın ve gelecek kuşakların net bir biçimde öğrenmesine ve anlamasına katkı sunup gerçeklerin ise belirlenmesidir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Neden Demirtaş ama HDP değil?
29.05.2018 - Şeyh Said Kıyamında ve sonrasında neden Kırdlar/Zazalar hedef alındı - 1
21.02.2018 - ALANSAL EGEMENLİK VE FELAKET SENARYOLARININ YAZARLARI
13.10.2017 - Hewler Mitingi ve Arka Plan Mesajları
24.09.2017 - Referandum mu? Yoksa korku ütopyası mı?
27.03.2017 - İdeolojik Saplantılar ve Parçalanmış Kafalar..
27.02.2017 - Kürdler Hem Sağdan Hem de Soldan Eritildi
16.02.2017 - Aşiretlerin tarihsel dayanağı - 3
31.01.2017 - Aşiretlerin tarihsel dayanağı-2
28.01.2017 - Aşiretlerin tarihsel dayanağı
22.01.2017
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları






























































































































































































































Hrac Madooglu
Olum haberini alinca, Ataturk Baris Odulunu red ettigi gun gazetelerde, kose yazarlarinin ofkeli yazilari geldi aklima. "Teroriste Ataturk Odulu verirseniz boyle olur...Turk Dusmani, Cirkin Afrikali...Terbiyesiz"...Bu hakaretleri yazanlardan bircogu hala aramizda. Emin Colasan mesela. Sormak lazim Emin Beye: Vicdaniniz rahat mi? Mandelanin oldugunu duyunca ne hissettiniz?