Yusuf Ziya DÖGER
Bir sabah evinizin kapısını açıp dışarı çıktığınızda sokakta karşılaşacağınız insanların Yahudi, Hristiyan ya da Rum, Ermeni, Türk, Arap veya Kürd olduğunu hiç düşlediniz mi?
Bu ve benzeri sokak görüntülerini önceki kuşaklardan ninni formunda dinleyerek büyümeyeniniz var mı?
Anadolu’da yüzyıl öncesine ait bu görüntülerin sıradanlığını en azından dede ve ninelerinin ya şahitliğine dayanan veya birinci ağızdan dinlemelerine dair anlatımını duymayan hemen hemen yok gibidir.
Anadolu topraklarında yaşayanların önceki nesillerden duydukları ya da şahit oldukları bu durum vicdan ve izan sahibi her insan için özlem duyulan bir görüntü niteliğindedir. Ancak ulus devlet formatının uygulama sahnesine konulduğu günden itibaren bizden herhangibir niteliğinden dolayı farklı olan ötekinin kötü/hain olduğuna dair zihinlerimize inşa edilen inanç nedeniyle, bu özlemi bile duymaktan kaçınır olduk.
Köyümüze komşu olan bir köyde hem Hristiyan Ermenilerin hem de Müslüman Kürdlerin birlikte yaşadığını anneannemden defalarca duymuştum. Kendisi de o köylüydü ve tehcirin zülüm ve insanlık dışı uygulamalarını annesinden dinleyerek büyümüştü. Bazen anlatmaya başladığında gözlerinin buğulandığını görürdüm ama bunun neden olduğuna bir türlü anlam veremezdim. Çünkü dâhil olduğum eğitim sistemi içerisinde bana onların kötü/hainliğinden başka bir şey anlatılmamıştı. Oysa nenem komşuluklarının ve kirveliklerinin faziletlerini duyumlarına dayanarak anlatır dururdu.
Yerel seçimlerinden sonra Başur’a yaptığım gezide bu durumun özlem değil realite olduğunu bizzat müşahede ederek görme ve öğrenme fırsatı buldum. Sınırdan içeri girdiğimizde ilk durak Dohhok idi. Şehir merkezine ulaşıp biraz dolaştığımızda ellerinde flama ve bayraklarıyla benzerini Avrupa’da gördüğüm yayan ve arabalarla festivalden dönen kalabalık bir insan grubuna rastladık. Doğrusu önce Irak Parlamentosu ve Valilik seçimlerinin propaganda çalışmaları başladığı için bir partiye mensup olanların miting hazırlığı olduğunu düşündüm. Çünkü o kadar doğal bir durum sergiliyorlardı ki halkta hiçbir şekilde farklı inanç mensupları olduklarına yönelik tepki ve ima imkânı bulmamınemaresi yoktu.
Ancak yanımızdaki arkadaşa bu gurubun kim ve ne olduklarını sorduğumda, Mesihiler bunlar, bugün onların bayram ve şenlik günleri,festival alanından dönüyorlar. Hristiyan inancına mensup Kürd bir grubun Dohhok’un merkezindeki bu görüntüleri doğrusu kısa da olsa bende şaşkınlık yarattı. O şaşkınlıkla çevredekilerin tepkilerini ölçmeye çalıştım ama nafile benim gibi şaşkın olan yoktu ve herkes doğal seyrinde işine devam ediyordu.
Dohhok’tanyola çıkıp devam ederken Laleş’in 30km uzakta olduğunu öğreniyordum. Tabi ki gitmemek olmazdı. Oraya vardığımızda güneş batımı sonrası olduğu için kutsal mekânları kapalıydı, etrafı biraz dolaşıp kutsal mekân hakkında bilgi aldıktan sonra orada olan bir grup Ezidi ile oturup sohbet ettik. Çay ve mırra ikram ettiler. Kendilerinin Musul Arap Ezidileri olduklarını buraya birkaç günlüğüne kutsal mekânın hizmetlerini görmek geldiklerini ve bunu her yıl peryodiktekrarlar şeklinde yaptıklarını bildirdiler. Arap’tılar ama biz onlarla KürdçeninKurmanci lehçesiyle anlaşıyorduk.
Benzer görüntüleri Türkmen cephesine mensup genç kızların sırtlarına şal gibi örtükleri bayraklarıyla Hewler Sami Abdurrahman parkında aileleriyle birlikte piknik yaparken hemen yan taraflarında hangi inanca sahip olduklarını tam belirleyemediğim bir grubun şenliğiyle karışacak kadar yakın olmalarında görmüştüm. Hiç kimse, kimseyi halkı alenen din ve ırk ayrımına tabi tutmak gibi bir zırvalık bahanesiyle ne itham ediyordu nede rahatsız ediyordu.
İşte o an zihin dünyamda Anadolu’nun yüzyıl öncesine ait görüntüsünün nasıl ve ne olduğunu anlamaya başlamdım.Düşündüm geçmişi daha yirmi yıl öncesine dayanan ve ancak özerk olabilme imkânına sahip bir devlet bu barış ortamını nasıl sağlamıştı. Bu soruya ait cevabın devlet yapılanmasında değil halkın içinde aranması gerektiğini kısa sürede fark ettim. Çünkü bu görüntüler binyıllara dayanan yapının görünürde kaldığı ender yerlerden birine aitti. Yaşanan bu durumu laiklik, demokrasi ve devlet uygulamasına bağlamak mümkün görünmüyordu.
Evet, çarklarında öğütüldüğümüz Türk ulus devlet formatına aykırı ne varsa hepsinimüşahede etme imkânı bulmuştum. Sosyologlar için aslında alan çalışması için bunlar bulunmaz fırsatlardır. Bu güdü etkisiyle biraz kafa yormak zorunda kaldım. Buna ancak halk hoşgörüsü denilebilirdi. Kimse kimseyi farklılığından dolayı kötü/hain görmüyor bilakis herkes bunu normal ve olağan görüyordu. Zihinlerimize zerk edilen/edilmeye çalışılan halkı kin ve nefret söylemiyle bölmeye, ayrıştırmaya tabi tutma şeklindeki paradigmanın burada işlemediğini görme ve anlama durumu karşısında afallamadığımı söylemem abartı olur.
Ama Anadolu’nun kültürel ve tarihsel anlamda bir parçası olan Başur Kürdistan’ında bunu görmek benim için aynı zamanda göğüs kabartıcı bir durumdu. Çünkü bugüne kadar Türk Ulus devletinin her düzeydeki yöneticisi ve parti mensupları orayı bize kabile devleti/reisi diye tanımlamışlardı. Ama onlar yüzyıllık demokrasiye! Taş çıkartırcasına toplumsal huzur ve barış ortamını halkın temel değerlerini referans alarak sağlamışlardı. Ki bu durum halkın devlet için değil devletin halk için olduğunu açıkça ortaya koyuyordu.
Sonuç:
Toplumu homojen bir yapıya büründürmeyi hedefleyen ulus devletin zihinlerimizde oluşturduğu deformasyon, normal olanın bile bizler tarafından anormal görülmeye başlanması sorunun ne kadar ciddi olduğunun göstergesidir. Oysa bu toprakların tarihsel süreçteki asıl işlevi toplumsal heterojenliğin anayurdu olmasıydı. Ne yazık ki bugün bu topraklarda nitelikleriyle farklı (Irksal ve Dinsel) olana rastlamaya tahammül sınırı en alt düzeye inmiştir. Zaman zaman aynı inancın mensuplarının bile birbirlerine karşı gösterdikleri tahammülsüzlük sorunun ne kadar ciddi boyutlara ulaştığının göstergesidir.
Durum ne olursa olsun ortaya çıkan gösterge iğfal edilerek kirletilmiş zihnin ya da bilinçaltında kronikleşmiş söyleminin dışa yansımasından başka bir şey değildir.Artık toplumadayatılan dar deli gömleği işlev göremez haldedir. Kürdlere dayatılmaya çalışılan et tırnak ve kardeşlik anaforunun neden işlemediğini buradan okursak daha doğru sonuçlar üretilebileceğimiz kanaatini taşımaktayım.
Başur’da şahit olduğum manzaralar halk hoşgörüsünün gerçek tezahüründen başka nasıl okunabilir ki.
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017