Cafer Solgun
HDP’nin içerisine girdiğimiz ve kaçınılmaz olarak seçim endeksli sürece ilişkin açıkladığı “tutum belgesi”, asgari bir demokratik yapılanmanın çerçeve metni niteliğinde. Türkiye’nin mevcut demokrasi sorun ve açmazlarının demokraside ısrar ile çözülebileceği iddiasını ortaya koyan bir tutum aldı HDP. İddiası herkes için demokrasi olanın itiraz edebileceği kayda değer hiçbir “faulü” yok.
Açıklanan deklarasyonda güncel “muhatap” tartışmalarına cevap da vardı: Kürt sorununda çözüm adresi parlamentodur, demokratik siyasettir. Herkesi kapsayan bir demokratik çözüm ve bunun için de silah, çatışma, şiddet değil diyalog ve müzakere…
Bu tutum ve duruş, iktidar koalisyonu cenahında pek hoş karşılanmadı. Zira son yıllarda yürüttükleri HDP’yi PKK ile özdeşleştiren dayatma ve manipülasyonun boşa düşmesinden ve Kürt seçmenin başka alternatiflere (mümkünse AKP’ye) yönelmesi ihtimalinin hükmünü tümden yitirmesinden çekiniyorlar. Kendileri açısından haksız da sayılmazlar.
Aslında iktidar koalisyonu Kürt seçmenin tercihlerini etkileme çabasında tam bir “çaresizlik” siyasetinden medet umuyor. HDP’nin 6 milyonu aşkın seçmeninin kafasını karıştırmak istiyorlar ama bu insanların oy verdikleri partinin adeta “terör partisi” muamelesi görmesinden hoşnut olduğunu mu sanıyorlar? Oy verdikleri belediye başkanlarının “içeri” atılması, belediyelere kayyumlar atanması için “ne iyi oldu, bizim belediye başkanı seçmemize de gerek yok aslında, böyle gayet iyi” diye düşündüklerini mi sanıyorlar? Oy verdikleri partinin egemen medyada hemen her akşam siyaseten linç edilmesini, HDP temsilcilerine medya ambargosu uygulanmasını memnuniyetle karşıladıklarını mı sanıyorlar?
Tabii ki yanılıyorlar. Anketlerde HDP’nin oy oranını koruması, hattâ yükseltmesi tam da özetlediğim bu tutumlarının sonucu. Normal şartlarda tercihlerini özgürce belirleme imkanına sahip seçmenlerin farklı seçeneklere yönelmesi elbette ki mümkündür. Ama bir devlet dayatması, zorlaması söz konusu ise o zorlamaya muhatap olanların durdukları yerde durmakta kararlı olmalarında şaşacak bir şey yok. Bunu bilmek için biraz siyaset sosyolojisi ve psikolojisinden haberdar olmak gerek ama…
Yeri gelmişken vurgulamak isterim: HDP’nin siyaseten birçok yanlışı, yetersizliği, yüzeyselliği, çapsızlığı ve seçmenlerinin iradesiyle üstlendiği misyonu layıkıyla taşımada yetmezlikleri olabilir ve vardır da. Ne var ki bunlar ancak nispeten “normal” denilebilecek bir ortamda gündem oluşturabilir; bu parti siyaseten linç edilmek istenirken değil… En azından benim yaklaşımım bu.
Ancak egemen medya kanallarının her konunun uzmanı daimi tartışmacılarının HDP söz konusu olunca ahlaki, vicdani, hakkaniyetli, adil olmak gibi bir sorumlulukları yok!
HDP deklarasyonunun açıklandığı günün akşamı haber kanallarının hiçbirinde bu açıklama ve içerdiği hususlar dile getirilmeden HDP tartışıldı. Bunlardan birinde uzun süre KJ olarak ekranda çakılı kalan başlık şuydu: HDP meşru bir parti midir?
Demokrasi çağrısı yapan bir partinin meşruiyetinin tartışma konusu edilmesi, bize mahsus bir acayiplik olsa gerek…
***
“Millet ittifakı” partileri ise, HDP’nin tutumundan memnun görünüyorlar. Memnuniyetlerinin temelinde ise, maalesef, demokrasi konusunda aynı veya benzer hassasiyetlere sahip olmak değil, “HDP ile aynı ittifak içinde olmak” olasılığının gündemden düşmesi var.
Öngörüleri şu: HDP kendi başına ve kendi cumhurbaşkanı adayıyla seçime girer. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa HDP seçmeni “bizim” adaya oy verir ve işi bitiririz…
Mümkündür. Ne var ki HDP yöneticilerini bilmem ama Kürt seçmende kendi hassasiyetlerini gözetmeyen alternatiflere karşı temkinli bir dikkat var.
İzmir’de Vanlı bir arkadaşım, “Heval” diye sordu bana, “Sen bu CHP’nin HDP’yi muhatap alacağız demesini samimi buluyor musun?”
“Valla ne diyeyim, Sayın Kılıçdaroğlu CHP’yi biraz değiştirdi, bunu görmek lazım” gibi yuvarlak bir yanıt verdim.
“Bana öyle geliyor ki bunlar köprüyü geçene kadar siyaseti güdüyorlar” dedi ve ben “ne alakası var” diyemedim…
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025