Mücahit BİLİCİ
Kriz zamanlarında insanların kaliteleri ortaya çıkar. Bu yüzden kriz zamanlarının döküleni çoktur. Bir kavgada kim daha çok yalan söylüyorsa muhtemelen o haksızdır. Bir kavgadakim daha çok bağırıyorsa yine muhtemelen o haksızdır. Çünkü haklı sabırlı ve insaflı olur. Kadere güvenir. Haklı bile olsa şartların haksızlığı karşısında sabra dönüşen bir özgüven gösterir. Çünkü bilir ki kendisini şimdi vuran haksızlık uzun süre böyle devam etmez. Eşyanın doğasına olan muhalefet nasıl geri tepiyorsa, insan hakkına yönelik bir tecavüz olanhaksızlık da er geç geri teper. Hakka olan itimat, haklıyı dayak yese de sabırlı kılar. Fakat haksız olan haksızlıktan kaynaklanan özgüvensizliğini kapatmak için bağırmaya mecburdur. Hadiselerin akışını kaderin dağıtımına terk edemez. Eğer adaletin bir hakikat ekonomisi var ise, haksızın bütçesindeki deliğin kapatılabilmesi için ilave gürültüye ve kaba kuvvete ihtiyaç hâsıl olur. Özetle, haklı sabırlı, haksız öfkeli olur.
Türkiye belki de daha önce örneği görülmemiş ilginçlikte bir mücadeleye sahne oluyor. Umulur ki bu mücadele devam edecekse insaf ölçüleri içerisinde devam eder.
Daha önce, bıçaklar karşılıklı olarak kemiğe dayandığında daha az çürük olan kazanacaktır demiştim. Yine o kanaatteyim. Zaman en iyi müfessirdir, hayatı en iyi o yorar!
Son zamanlarda siyasi istismarın konusu yapılan Bediüzzaman’a II. Meşrutiyet’in ilanından sonra sorarlar:
“Sual: Acaba daha Sultan Hamid gibi padişah tahta çıkmayacak mıdır? Eski hâl hiç olmayacak mıdır?”
“Cevap: Acaba sizin şu siyah çadırınız parça parça edilip yandırılırsa, külü havaya savrulursa, o külden yeniden çadır edip içinde oturmak kabil midir?”
Bugün siyasi çatışma ortamında, dinden yana endişe duyanlar gibi o zamanlar da insanlar dini koruma adına siyasi otoriterliğin gerekli, en azından mecbur kalınan bir şey olduğunu sanıyorlardı. İşte onlara karşı Bediüzzaman demişti:
“İnkilâb-i siyasî cihetiyle dininden havf eden adamın, dinde hissesi, beytü’l-ankebut gibi zayıf düşmüş cehalettir, onu korkutur; taklittir, onu telâşa düşürttürür. Zira itimad-ı nefsin fikdanı ve aczin vücudu cihetiyle, saadetini yalnız hukûmetin cebinden zannettiğinden; kalbini, aklını da hükûmetin kesesinden tahayyül eder, korkar.” Yani, siyasi bir değişim olunca veya çok itimat edilen halife çürük çıkınca din elden gidecek diye korkan (ve yine dinin bekasının birilerinin iktidara gelmesi yahut iktidarda kalmasına bağlı olduğunu zanneden) adamın dindeki hissesi örümcek ağı gibi zayıf düşmüş bir cehalettir ki onu korkutur ve taklitçiliktir ki onu endişelendirir. Öyle insanlar kendi kendilerine güveni olmayan ve kifayetsizliğinden dolayı mutluluk ve selametini hükümetin cebinden zannedenlerdir ki kalp ve akıllarını da hükümetin kesesinden bilirler.
İşte “dine zarar olmasın, ne olursa olsun” diyen muhataplarına Bediüzzaman’ın verdiği cevap şöyledir: “İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar. Hem de, mağlûp bîçare bir reise[Sultan Abdülhamid’e] yahut müdahin [dalkavuk] memurlara veyahut mantıksız bir kısım zabitlere itimat edilirse ve dinin himayesi onlara bırakılırsa mı daha iyidir?” (yoksa o görev, elmastan bir kılıç olan toplumun dinî duyarlılıktan kaynaklanan sivil kolektif hamiyetine mi bırakılsa daha iyidir?).
Evet, din devletin korumasına terk edilemeyecek kadar değerli bir şeydir. Dinin devletin üretim ve korumasına terk edildiği ülkelerde devlet de din de çürümüştür. Devletin görevi din dağıtmak değil, özgürlük dağıtmaktır. Yani din özgürlüğünü güvence altına almaktır.
Sadece milli iradenin konuştuğu, diğer iradelerin sustuğu rejime demokrasi denmez.Çoğunluk adına olan istibdad ile azınlık adına olan istibdadın ikisi de istibdattır. Türkiye şu anda azınlık istibdadından çıkmış olmanın heyecan ve sevinciyle çoğunluk istibdadının yanlışlığını tam göremiyor olabilir. Demokratik temsil sermayesinin politik elite açtığı kredi iledemokratik kurumsallaşmanın politik elite getireceği hesap verebilirlik lüzumu arasındabir gecikme hâlidir bugün yaşadığımız. Karizma siyaseti bu gecikmeyi istismar etme potansiyeline sahip olduğu gibi, pratikte de bu durumun bir sorun olarak teşhisini geciktirmiştir. Savaş zamanlarında türemiş edebiyatın, seferberlik ve politik savaş ortamı üretmek için bolca tüketildiği bir zamandayız. Ortada ne bir kıyamet var, ne de kimse “son ordusudur İslam’ın!”
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
5.04.2025
28.03.2025
15.03.2025
2.03.2025