Sezin ÖNEY
Tarihi okumak güzel de, ya yaşamak?
Ankara’da gene, “Suriye’ye askerî operasyon” seçeneği masada. Son bir yılı aşkın sürede, temcit pilavı gibi gündeme gelen bir proje bu.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’ye bir harekât gerçekleştirmeye hep soğuk oldu. Necdet Özel’in Genelkurmay başkanlığı döneminde, Özel’in sivil karar alıcıları ikna çabalarının, “askerî yapabilirlikler ve yapılamazlıklar” üzerine uzun istişarelere dayandığı öne sürülüyordu. Şimdi ise, Genelkurmay yönetiminin bu soğukluğu, medya üzerinden, “Birleşmiş Milletler kararı olmazsa, biz de müdahale etmeyiz” gibi daha dolambaçlı ve sert biçimde ifade etmeye çalıştığı gözleniyor. Evet, TSK’nın duruşunda değişim olmamış olabilir de, üsluplarda değişim var gibi gözüküyor. “Başkomutan” sıfatını taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da, sınırlanmayı sevmediğini, kararlarının reddine alışkın olmadığını, siyasi kişiliğinin “Hayır” sözcüğünü kabul etmediğini de biliyoruz.
TSK, kendine göre bir milliyetçiliğe sahip, kendine özgü (AKP’ninki ile kimi zaman örtüşen, kimi zaman da çelişen) “yerli ve milli” hassasiyetleri var. Bir yandan Batı İttifakı içindeki bir NATO ordusundan bahsediyoruz, bir yandan da, tarihi boyu “dış mihrak komplolarına”, Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana uzanan geçmişi boyunca “Batı’nın Türkiye üzerindeki emellerine” hassasiyeti genetik kodlarına işlenmiş milliyetçi bağımsızlık peşindeki bir ordudan. Bu iki zıt ruh, TSK’nın içinde hep oldu; bugün de, varlığını sürdürüyor.
Bir de, bu milliyetçiliğin, iç sorunlar boyutu var. TSK, tarihi boyu, “laiklik” ve “Kürt Meselesi/ bölünme” konularında özel bir endişeye sahip oldu. Bu endişelerden laiklik, rafa kalktı gibi gözüküyor. Ordu içinde, “yerli ve milli” köklerde zaten bir dindarlık veya mutaassıplık vardı. TSK’nın “Peygamber Ocağı” olarak anıldığını ve “şehitlik” kavramının, dinî anlam taşıdığını da anımsatalım. Ölüme bu kadar yakın duran bir meslekte, hayatı riske etmeyi anlamlı kılacak manevi bir tutkuya ihtiyaç var; bu da, ya milliyetçilikle ya da dinle veya ikisinin bileşimi ile olabilir. Türkiye örneğinde de, iki tutku, din ve milliyetçilik giderek birleşiyor. Tabii, bunun sınırı ne olur veya bir kez tutkular birleşmeye başladı mı, aralarına sınır çekilebilir mi –bunlar da tartışmalı.
Sonuçta, laiklik endişesi, artık geri plana düşse de, Kürt Sorunu/ bölünme/ terör meselelerini “şeytan üçgeni” olarak birleştiren algı, TSK’da yerli yerinde.
Hattâ, TSK içinde geçmişte, “çözüm projelerini” destekleme, diyalog yoluyla sorunların sorun olmaktan çıkarılması yöneliminde olan kanatların var olmuş olduğunu da hesaba katarsak, şimdi o kanatların, projelerin epey yükseklerdeki raflara kalktığını ve “tehdit algısında” epey bir yükselme olduğunu söyleyebiliriz. Yani, Ankara’da savaşın “çözüm” olduğu algısı, TSK başta, tüm karar alıcıların ortaklaştığı bir nokta.
Kasım ayından beri TSK’nın bilfiil içerisinde olduğu ilçe ve şehir merkezlerinde, “meskûn mahallerde askerî müdahale” de, zaten başka türlü gerçekleşemezdi.
Askerî karar alıcılar, sivil karar alıcıları, yani “Beştepe/ Saray” başta tüm Ankara cenahını, Cizre, Sur, Silopi gibi yerlerde meskûn mahalde müdahalenin eksileri konusunda ikna edilebilirlerdi. Ancak, askerî karar alıcıların kendisi ikna olan taraf olmuşa benziyorlar; yani, TSK’nın “şahin” tedbirler bakımından yapacağını yapıp, gerisini yani “güvercin” tedbirleri, “yara sarma” bölümünü de siyasete bıraktığı planın “olabilirliğine” inanmışa benziyorlar.
Oysa, herkesin planları olduğu gibi hayatın da kendi planları var. Askerî olarak, “siyah/ beyaz”, “dost/ düşman” ayrımını bir kez yapınca, geriye kalan sadece “harekâtı gerçekleştirmek”. Siyasi olaraksa, grilerle uğraşmak zorundasınız; siyah ve beyaz netliğini politikada bekleyen ve bunun peşinde koşan savaşı çağırır. Şu an, Kürt Sorunu’nda, TSK, “grilerle savaştığı”, siyaset ise “siyah/ beyazlar” yaratarak politikayı da savaş alanına çevirdiği biçimde hareket ediyor. Bunun sonucu da, savaş kısırdöngüsüne saplanmaktır.
TSK, bir kez Kürt Meselesi ile terör konusunu birbirine karıştırıp, “grileri” düşman seçtiği ve sivillerin ağırlıklı olduğu “medeniyet”, “şehirli” merkezlerde askerî varlık göstermeyi seçince, Suriye’ye kara operasyonu gibi bir konuda da, ikna kabiliyetini yitirmiş oldu. Zira, Türkiye sınırları içinde ve dışında, “siyahlar” yani düşman olarak nitelenen çok geniş bir kitle sözkonusu; HDP’den PKK’ya, PYD’den YPG’ye değil sempati duyan, bunların tümünü “terörist” olarak sabah akşam lanetlemeyen herkes “düşman” tarafında kalmış oluyor. Bu “düşman” kitlesine karşı, siyaset geri adım atmadıkça, TSK da savaştan geri adım atamaz. Bu kısırdöngüde, eğer yeni “düşman” hedef, PYD’nin siyasi ve askerî kazanımları üzerinden Suriye’deki “kırmızıçizgilerse”, ne zaman ve nereye kadar itiraz edilecek ordu tarafından? Kaldı ki, hem ABD ile stratejik ortaklık, hem NATO ordusu olma gerçeği ile, Türkiye’nin bugünkü hiçbir iç ve dış politikası örtüşmüyor. Batı ile olmayan ittifak nereye kadar sürecek, kim neye ne kadar tahammül edecek; dahası bu kısırdöngülerden çıkış mümkün mü?
Bizler de, bu tuhaf ortamda, yanlış kararların giyotinlerine boyun uzatmış Türkiye vatandaşları olarak kobay fareler gibiyiz; tarihin laboratuarının insafına terk edilmiş.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024