Alper GÖRMÜŞ
17 Aralık’tan bu yana yaşadığımız, siyasi boyutu ve hedefi apaçık yargı hamleleri, Gezi olayları sırasında deştiğim, didiklediğim bir mahkeme kararına yeniden dönmem gerektiğini düşündürttü bana...
Gelin önce hikâyeyi kısaca hatırlayalım...
Mayıs sonunda başlayıp haziran boyunca süren büyük olaylar, Taksim Yayalaştırma Projesi ile eski Topçu Kışlası’nın yeniden inşa edilmesi projesini protesto amacıyla başlamıştı...
Bu iki proje, aynı zamanda iki ayrı davaya tekabül ediyordu...
Bunlardan birincisi 2012'de İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nde üç oda tarafından açılan “Taksim Yayalaştırma Projesi”nin iptaline ilişkin davaydı.
İkinci dava ise İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nde, Topçu Kışlası'nın inşasına onay veren Koruma Yüksek Kurulu kararına karşı açılmıştı...
İkinci davada mahkeme daha önce “yürütmeyi durdurma” kararı almış, Kültür ve Turizm Bakanlığı kendi savunmasının alınmadığı gerekçesiyle karara itiraz etmişti.
İstanbul 6. İdare Mahkemesi 3 Temmuz 2013'te aldığı bir kararla bakanlığın itirazını reddetti...
Fakat 6. İdare Mahkemesi’nin 3 Temmuz 2013 tarihli kararının asıl önemi, 1. İdare Mahkemesi'nin 6 Haziran 2013'te aldığı ve henüz kamuoyunun bilgisi dahilinde olmayan bir karara verdiği referanstı... O referanstan anlaşıldı ki, 1. İdare Mahkemesi 6 Haziran 2013’te Taksim Yayalaştırma Projesi’ni iptal etmişti.
İptal, dava açan odaların da söylediği gibi Gezi Parkı’na Topçu Kışlası inşasını da yasaklıyordu.
Kararı kamuoyuna ilk olarak Taksim Dayanışması 3 Temmuz 2013’te duyurdu ve bu da, Dayanışma’nın 6 Haziran’daki iptal kararını 3 Temmuz’dan önce bilip bilmediği hususunda bir istifhama yol açtı.
Bu sorunun cevabını bilmek önemliydi... Çünkü kararın 6 Haziran’da ya da sonraki günlerde kamuoyu bilgisi haline gelmesi durumunda, ortamdaki hararet önemli ölçüde düşebilirdi; Başbakan Erdoğan, ilk günlerdeki pozisyonundan net bir geri adım atmıştı ve Gezi Parkı ve Topçu Kışlası'yla ilgili olarak mahkemenin iptal kararı vermesi durumunda bu karara uyacaklarını açıklamıştı.
Taksim Dayanışması: Etik kaygılarla açıklamadık...
Kafalara takılan soru şuydu: Taksim Dayanışması nasıl olmuştu da, çok yakından izlediği davada bir ay önce her iki projenin iptal edildiğine dair kararı öğrenememişti?
Zaman gazetesi muhabiri Kadir Kökten bu sorunun cevabını almak üzere Dayanışma’nın sözcülerinden ve davanın avukatlarından Can Atalay’ı telefonla aradı, aralarındaki konuşmanın bantını gazetenin internet sayfasından yayımladı.
Tamamını dinlediğim, avukat Atalay’ın da doğruluğunu teyit ettiği ses kaydında Atalay, kararı önceden bildiklerini doğruluyor fakat bantın farklı yerlerinde farklı tarihler veriyordu.
“Yirmi gündür biliyoruz hocam, yirmi gündür biliyoruz. (...) Hatta 22-23 gündür biliyoruz bunu.”
“(Muhabirin, ‘Can Bey kararın tarihi 6 Haziran’ uyarısı üzerine): Evet hocam, evet, biz de birkaç gün sonra fark ettik...”
Atalay, kararı bildikleri halde neden açıklamadıklarını da “gerekçeli kararın henüz yazılmadığı”na bağlıyor, “etik kaygılar” öne sürüyordu:
“Yirmi gündür biliyoruz ama yargıya olan hürmetimiz nedeniyle bir şey söylemedik...”
“Kararın gerekçesini bilmediğimiz bir durumda, mahkeme şöyle bir karar vermiştir demek oradaki hâkimlere ayıp olur. Ben bunu hiç yapmadım şu ana kadar...”
“(Muhabirin ‘böyle bir açıklamayı yapmanızı engelleyen bir mevzuat var mı?’ sorusu üzerine): Etik bir problem var ortada...”
“(Muhabirin ‘o günden sonra çok büyük olaylar yaşandı bu ülkede. Açıklansaydı...’ uyarısı üzerine): Fakat hocam, bir mahkeme varsa, biz o mahkemenin prosedürüne hürmet etmek durumundayız. Ben de bunun farkındayım, kaç kere gittim mahkemeye, karar bir an önce çıksın imzadan diye, fakat ne yapayım ki çıkmadı.”
İdare ve yargı da töhmet altında...
Hatırlayanlar olacaktır, ben o günlerde kaleme aldığım yazılarda Dayanışma’nın “etik kaygı” izahlarını tatmin edici bulmamış, “Hangi ‘etik’ kaygı, açıklanması durumunda birçok ölümü, birçok yaralanmayı önleyebilecek bir bilginin gizlenmesini haklı, anlamlı ve meşru kılar?” diye sormuştum.
Birinci İdare Mahkemesi’ndeki davanın üç tarafı vardı: Davacı (davayı açan üç oda üzerinden Taksim Dayanışması), davalı (yürütme) ve davayı gören (yargı).
O günlerde, iptal kararını önceden öğrendiğini bizzat kendisi açıkladığı için sorularımı esasen Taksim Dayanışma’ya yöneltmiştim... Fakat hiç kuşkusuz, 6 Haziran’daki kararı bilmiyor olabileceğini düşünemediğim idareye (belediye ve hükümet) ve yargıya da sorulacak sorular vardı... Sormuştum da:
“Gerçekten, meseleyi hâkimler bakımından ‘anlayabilmemiz’ de imkânsız görünüyor. Onlara sorulması gereken soru da şöyle: ‘Sayın hâkimler... 6 Haziran'da ülkedeki yangını söndürmede altın kıymetinde bir karar verdiniz... Ve fakat karara bir gerekçe yazıp imzalamak için tam bir ay beklediniz... Lütfen neden bu kadar beklediğinizi açıklar mısınız?... Taksim Dayanışması'nın açıklamasından, siz hâkimlerin, önünüze gelen uyuşmazlıklar ile ilgili kararınızı verdikten yaklaşık 1 ay sonra kararın gerekçelerini yazdığınızı öğrendik... Hatta Dayanışma temsilcileri bu nedenle sizi suçladı da... Hakikaten: Bu bir ay Allah'ın emri olmadığı halde neden bu kadar beklediniz?’
“Tabii bir de işin ‘idare’ tarafı var... Öyle ya, memleket yanarken, o esnada mahkemede neler olup bittiğini hükümetin, bakanlığın ve belediyenin de izliyor olması gerekmez miydi? Onlar da tıpkı Dayanışma gibi mahkemenin iptal kararını bildikleri halde ‘yargıya hürmetlerinden’ ötürü sustular mı, yoksa...
“Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu, iddialara cevap vermek için yazdıkları açıklamayı basına sunarken işin bu yanına da dikkat çekmiş, şöyle demişti: ‘Bizim karardan ilk günden haberdar olduğumuz söyleniyor, madem ben biliyordum, o zaman hükümet de biliyordur, Kültür ve Turizm Bakanlığı da biliyordur...’
“Elhak doğru... Fakat Taksim Dayanışması'nın mahkemeyi, hükümeti, bakanlığı suçlamadan önce kendisiyle ilgili ithamlara doyurucu bir cevap vermesi gerekmez mi?
“Gerçekten mahkemenin ve idarenin de cevap vermesi gereken çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü şu anda durum şöyle görünüyor: Meğer hükümetin de, yargının da, Dayanışma'nın da sokaktaki yangından bir şikâyeti yokmuş... Herkes ondan bir şeyler ummaktaymış ve o nedenle yangının başlarında bir lûtuf gibi ortaya çıkıveren yangın söndürme cihazını hep birlikte gizleyivermişler! Bu nasıl bir şey? Böyle bir şey olabilir mi?
“Eğer hükümetten ve yargıdan gelecek izahlar da ikna edicilikte Dayanışma'nınki kadar problemli olacaksa, evet bu yönde kuşku belirteceklere kimse ‘sen deli misin kardeşim’ diyemeyecektir!” (T24, 9 Temmuz 2013).
O esnada yargı...
Bu çerçevede yürüttüğüm gazetecilik soruşturması o günlerde başıma büyük işler açtı. Aralarında gazeteci meslektaşlarımın da bulunduğu bazı sosyal medya aktivistleri bana karşı büyük bir linç kampanyası açtı.
Meslektaşlarıma sadece görevlerini hatırlatmakla yetindim:
“Bana saldırmaya devam edin, fakat lütfen enerjinizin bir bölümünü de hükümeti ve mahkemeyi bu tuhaf durumu açıklamaya zorlayın.
“Dediğim gibi, benim aklım, hükümetin 6 Haziran'daki karardan haberdar olmamasını almıyor... Hatırlasanıza, hükümetin sokağı kontrollü biçimde hareketli tutmak, bu yolla Gezi'yle -esnaf üzerinden- halk arasındaki mesafeyi büyütmek, böylece tabanını konsolide ederek seçime gitmek gibi bir siyasi stratejisinin olabileceğinden söz ediliyordu.
“Bu ‘siyasi strateji’ geçerliyse şayet, 6 Haziran'daki kararın açığa çıkması (ve tansiyonun düşmesi) hükümetin işine gelmezdi.
“Bir daha söylüyorum: Hüküm faslından konuşmuyorum, kuşku dile getiriyorum ve meslektaşlarımı da kuşkulu olmaya davet ediyorum.
“Aynı şekilde, mahkemenin neden bir gecede yazabileceği bir gerekçe için bir ay beklemesini de hiçbir biçimde izah edemiyorum... Meslektaşlarımızı orada da meraklı olmaya, kuşku duymaya ve soru sormaya davet ediyorum.”
Fakat olmadı, hiç kimse ne hükümete ne yargıya hiçbir soru sormadı ve geldik bugüne...
Bugün, hükümetle yargı arasındaki büyük çatışma, 6 Haziran 2013’teki iptal kararına gerekçe yazmak için tam bir ay bekleyen yargıyı yeniden öne çıkartıyor.
6 Haziran Türkiyesi’ni hatırlarsak, bunun neden böyle olduğunu daha iyi anlayabiliriz...
6 Haziran çok ilginç bir gün... O günü 7 Haziran'a bağlayan gece, saat 00:03'te Başbakan Erdoğan Fas'tan İstanbul'a dönmüş, havaalanında kendisini binlerce insan karşılamıştı.
Ertesi gün, 7 Haziran'da ise Erdoğan Ankara'ya gitti ve havaalanından merkeze ulaşana kadar bir dizi mitingde konuştu... Aynı saatlerde İstanbul ve Ankara'nın merkezlerinde Erdoğan karşıtı mitingler ve yürüyüşler gerçekleştiriliyordu... Ülke tam anlamıyla bölünmüş görünüyordu, sanki bir eşik aşılmıştı.
Çok tuhaf değil mi: 6 ve 7 Haziran'ı televizyonda izleyen mahkeme üyeleri, bütün bu hercümerci önemli ölçüde izale edecek kararlarına bir gerekçe yazıp imzalamıyorlar, bunun için tam bir ay bekliyorlar ve bu arada memleket yanmaya devam ediyor.
6 Haziran 2013 Türkiyesi’ni böylece hatırlattıktan sonra, şöyle ilave etmiştim:
“Çok tuhaf çok! Fakat memleket medyasının bu işi kurcalamaması da, kabul edin, en az o kadar tuhaf!”
Memleket medyasını, günümüzün çok özel koşullarında bir kez daha göreve davet ediyorum: Lütfen o mahkemeye, o gerekçeyi yazmak için neden bir ay beklediklerini sorar mısınız?
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025