Cemil ERTEM
Dün İstanbul-Etiler'de patlayan bombanın, seçimlere kadar, devamı olacak mı bilmiyoruz ama muhtemelen bombayı oraya 'koyduranların' hesabı, seçimlere kadar, böyle birkaç kanlı 'iş' daha yapıp, Türkiye'nin seçimlere 'terör' ortamında gittiğini ve seçimlerden sonra da bu ortamın süreceğini cümle-âleme anlatmak olmalı.
Seçimden önce, bize geçmişi hatırlatan bu 'işleri' yapmaları ya da yaptırmaları bu ülkede, iktidarı belirleme gücünün tam 51 yıldır ellerinde olduğunu hepimize anlatmak istemeleri...
Bu ülkede halkın seçtikleri ve dolayısıyla halk 51 yıldır cezalandırılıyor. Evet, bugün 27 Mayıs; 27 Mayıscılar bayramlarını bir gün önceden kutladılar işte... Bu tür işleri kimin yaptığı ya da üstlendiği önemli değildir. Önemli olan Cui Bono'dur. Yani kime yarıyor...
Peki, 27 Mayıscıların tercihi bugün hangi siyasi yapı(lar). Artık bu tercihlerini biliyoruz ama inanın onların 'altı okla' donanmış tercihlerinin ikinci bir şansı olmayacak.
Çok ilginç, dün Brzezinski'nin ikinci önemli kitabının Türkçe çevirisine rastladım; kitap, (Second Chance-İkinci Şans) Türkçe'ye 'Tercih' adıyla çevrilmiş. Bu başlık tabii Brzezinski'nin derdini anlatmıyor ama Brzezinski'nin dünyasının da ikinci bir şansı olmayacak. Neoconlar ve Post Neoconlar kaybetti. Dolayısıyla artık bir 'tercihleri' de söz konusu değil.
Ben, 27 Mayıscıların, 12 Martçıların, 12 Eylülcülerin, onların devamcısı olan Silivri 'sakinlerinin' ve şimdi utanmadan 'biz darbe yapıp iktidara gelemedik bari oy verin de dışarıya çıkalım diyen yüzsüzlerin,' ne kadar teröre başvururlarsa vursunlar, post-neoconlar gibi, 'ikinci bir şanslarının' olmadığını düşüyorum.
Bugün 27 Mayıs'ın arkasındaki olan ve 27 Mayıs'tan sonra palazlanan, sermaye gücünün, Ergenekon sürecinde, asit gören turnusol kâğıdı gibi, gerçek renginin açığa çıktığını görüyoruz.
DP iktidarları, bu asker-'sivil' devlet bürokrasisi ve onunla birlikte palazlanan yağmacı sermaye için adeta bir yol kazası idi.
Türkiye'de asker ve 'sivil' devlet bürokrasisi, DP iktidarına rağmen, yine de suyun başını tutmuştur. Oktay Yenal buna rant devletçiliği der.
Yenal, bu devletçiliği üçayağa oturtur. Denetleme, rant dağıtma ve enflasyoncu finans ayağı. Denetleme ve rant dağıtma ayakları Osmanlıdan beri devam eden müesseselerdir. Yani devlet elitleri kendi çıkarları ve refahları doğrultusunda ilkönce kaynakları ve üretimi denetliyor-yönlendiriyor sonra da elde edilen 'artığı' rant olarak paylaşıyordu.
Bu açıdan, Osmanlı-Cumhuriyet bürokrasisi aslında devamlılık arz eder. 1950'ye kadar devlet, denetleme ve rant dağıtma ekonomisi ile ayakta durur. Bu iki ekonomiye 1950'den sonra yeni bir kardeş gelir. Enflasyoncu finans. Enflasyoncu finans, tarım ve ticaret sermayesine dayalı birikim modelinden, iç pazara dayalı sanayi sermayesine dayalı birikim modeline (ithal ikameci model) geçişin ekonomik şartlarını, büyük ölçüde, oluşturmuştur.
51 yıllık kanlı tarihin oyuncuları tasfiye oluyor!
27 Mayıs darbesi, Türkiye'de toprağa ve ticarete dayalı 'zenginlikten' sanayiye ve uluslararası ilişkilere dayalı 'zenginliğe' geçişin adımıdır. Bu adım, bugün tartıştığımız, devleti yönetmeye kalkan tekelci-sermaye grubunu da yaratmıştır.
27 Mayıs'a kadar sermaye dengesi şöyleydi; Asker-sivil bürokrasi-feodal yapı-ticaret burjuvazisi. Bu 'nispi denge' 1960’da biraz, 1970’de ise tamamen dağıldı. 1950-60 arası enflasyoncu-finans ile palazlanan 'büyük' burjuvazi, 1960'da, asker bürokrasisini yanına alarak feodal-ticari unsurlara karşı darbe yaptı. Lümpen-dışarıya bağlı burjuvazinin ona ayak uyduramayan ittifaklarını tasfiye harekâtı olan 27-Mayıs darbesinin aslında "ilerici-demokrat" bir yanı olmadığı, buz gibi darbe olduğu en çok bugünlerde anlaşılıyor.
27 Mayıs'ın çarpık bir ekonomi, güdük bir burjuvazi ve cuntacı bir gelenek yarattığı en çok bugün belli değil mi?
12 Mart ve 12 Eylül bu geleneğin mirasıdır. En az yağmacı sermaye kadar üretimden pay ve rant almak isteyen asker-'sivil' bürokrasinin bugünlerde ortalığa dökülen ve kanlı bir savaş oyununa dönüşen iktidar hırsı, Türkiye için toplumsal bir yara olduğu kadar, ortadan kaldırılması gereken tarihsel olgudur da.
Haziran 2011 seçimleri ve seçimlerden sonra gelecek yeni Anayasa süreci, aynı zamanda, Yeni Demokratik Türkiye'yi örme sürecidir. Bu süreç, darbelerle örülü bu kanlı tarihin bütün oyuncularını tasfiye edecek. Patlayan bu...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... (2)
25.10.2018 - Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... Paylaş Twitle
24.10.2018 - SORUNLAR, TESPİTLER VE ÇÖZÜMLER...
18.10.2018 - Ekonomi politikasında ‘popülizm’ nedir, ne değildir?
17.10.2018 - Enflasyonla mücadele: Dün ve bugün...
- Dışarısı ve içerisi: Rakamlar-çözümler...
- BM Genel Kurulu: ABD, Türkiye ve diğerleri...
25.09.2018 - Yeni Ekonomi Programı üzerine
21.09.2018 - Cinayeti çözmek: Bakış açınızı değiştirin!
18.09.2018 - Büyüme ve dönüşüm meselesi üzerine...
11.09.2018
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































ayhan salman
ATATÜRK kadar taş düşsün başınıza,atamızın liderliğinde ve üstün zekasıyla bir tarih yazılmış,işgal altındaki vatan çoluk çocuk ana baba ne varsa kurtarılmış,ATAmız diktatörlük peşindemiydi,hasta yatağından bile kalkıp hatayın kurtarılışına gitmiş,ömrü cephede geçmiş bir komutan,gidin başka işlerle uğraşın DİKTATÖR müş hade orda reziller