Etyen MAHÇUPYAN
İktidarın bariz yönetim hatalarına, ekonomiyi göz göre göre dar boğaza sokmasına, uygulamadaki adaletsizliklere ve liyakatsizliğe rağmen seçimleri kazanması, muhalefet cenahında yapısal bir sarsıntıyı tetikledi. Çünkü herkes şunu görüyor: İktidar ekonomide akla ziyan bir hayalci tutumda ısrar etmeseydi, muhtemelen iki ittifak arasındaki fark 5 puandan çok daha fazla olacaktı.
Diğer deyişle eğer ülkenin önünde ideolojik açıdan iki farklı yol olduğunu ve bunların iktidar ile muhalefet ittifakları tarafından temsil edildiğini düşünürsek, toplumun iktidarın ideolojisinin peşinden gittiğini kabul etmek durumundayız.
Dolayısıyla iktidara gelmek, pratik seçim hesaplarının ötesinde bir çaba gerektiriyor. Bir ideolojik ‘yeniden tanımlanmaya’ ihtiyaç var. Bu da değişim demek…
CHP bu açıdan özel bir konumda. Hem muhalefetin en büyük partisi olduğu için o değişmedikçe muhalefetin atılım yapması mümkün değil, hem AK Parti karşısında kimliksel açıdan en ‘uzak’ konumda olduğu için hareket alanı daha geniş, hem de Türkiye’nin en köklü partisi olarak bir sorumluluk taşıyor.
Öte yandan CHP belki de değişmesi en zor olan parti, çünkü kendisini zaman içinde tabulaştırdığı bir ideolojik konuma bağlamış durumda. Cumhuriyet’in kurucu yıllarının, Kemalizmin, altı okun ağırlığı altında eziliyor. Söz konusu kimlikleşmenin siyasi ‘hamallığını’ yapıyor.
Ne var ki bilinen tarihsel ve sosyolojik nedenlerle, bu siyasi tutumun toplum nezdinde bir geleceği yok. Üstelik ‘ulusalcılık’ adı altında yaşanan radikalleşmeyle birlikte söz konusu anlayışın siyaseten iflas ettiğine de tanık olduk.
CHP’nin sorunu liderlik, kadro, yönetim, teşkilat veya söylemleri değil. Bunları kuşatan ve anlamlandıran ideolojik konumlanmanın günümüzde anakronik kalması. CHP ideolojik kimliğine sarıldığı oranda küçülme, bu kimliği sulandırmaya çalıştığında da inandırıcı olmama riski ile karşı karşıya…
Partinin küçülmesine, siyaseti uzaktan seyreden bir militan kimliğin temsiline sıkışmaya razı olunmayacaksa, değişime de hazır olmak gerekiyor. Ancak değişim, teşhis hedef ve yöntem baştan sağlıklı şekilde saptanmazsa, bulanık bir sudur.
Her taraftan değişim havarileri ortayı kaplayabilir, kurumun içinde yeni bir oportünist dalga oluşabilir, değişim farklı kliklerin hakimiyet savaşına dönüşebilir… Eğer bu yola çıkılacaksa değişim sürecinin güncel siyasete ‘paralel’ şekilde, ama ona tabi olmadan, sağduyuyla ve sindirerek yürütülmesi gerekiyor.
Söylenebilecek şey, CHP’nin topluma adaptasyon zorluğu ve bunun sonucunda kronik yabancılaşma yaşadığıdır… Bu durumla yüzleşmek ve değişim yolunu belirlemek CHP’lilerin sorumluluğu.
Başlangıç sorusu, ‘Bugün sıfırdan bir parti kursaydık bu nasıl bir parti olurdu’ sorusu olmalı. Nasıl bir ideoloji, ne tür ilkeler, nasıl bir kurumsal kültür… Bu ideale erişmek gerçekçi değilse, minimum tavizle gerçekçi, anlamlı ve ‘bizim’ hissedeceğimiz bir siyasi partinin nitelikleri neler?
İkinci adım şu an var olan CHP’nin ‘nasıl bir parti’ olduğunun korkusuzca masaya yatırılması olmalı.
Ancak bu iki tespitten sonra değişimin niteliğini, içeriğini ve yönünü sağlıklı şekilde saptamak mümkün. Şu anki durumdan gelecekte hedeflenen konuma nasıl, kimlerle, hangi zamanlama ve önceliklerle gidileceği pratik siyasetin cevaplaması gereken bir soru.
Dolayısıyla ancak CHP’liler söz konusu değişimi siyasetin ötesinde bir idealist uğraş olarak değil, bizatihi siyasin asli unsuru olarak görürlerse başarı ihtimali var.
CHP dışından kişilerin partiye ‘elbise’ biçmelerinin bir anlamı yok. Birçok kişinin CHP’nin nasıl değişmesi gerektiği üzerine fikri olabilir… Bunlara da kapılmamak lazım. CHP’yi sürekliliği sağlayacak şekilde değiştirebilecek olanlar ona emek vermiş, onu sahiplenmiş olanlar.
Söylenebilecek şey, CHP’nin topluma adaptasyon zorluğu ve bunun sonucunda kronik yabancılaşma yaşadığıdır… Bu durumla yüzleşmek ve değişim yolunu belirlemek CHP’lilerin sorumluluğu.
Şunu unutmamakta yarar var: CHP olmasaydı toplumun genelinde belki de büyük bir temsil boşluğu oluşmayacak, insanlar bugünkü CHP’nin eksikliğini hissetmeyecekti.
O halde esas bahis şudur: Acaba CHP toplumun eksikliğini hissedeceği bir partiye dönüşebilir mi?
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024