Hadi ULUENGİN

Bir ajanda aşkı
3.10.2014
1777

BU mahrem yazıyı Ece Ajandaları Bâb-ı Âli’den Karaköy’e taşındığında yazmıştım.

 

O vakit gazeteye göndermemiştim ama artık eşref saati geldi. Yayınlıyorum.

 

***

 

UÇAKTAN indim. Daha doğrusu kendimi çelik kuşun midesinden dışarı attım.

 

Dokuz saatlik cehennem azabından sonra nikotin krizim had safhaya varmıştı.

 

Pasaport kontrolünden sonra da valizi kaptığım gibi hışımla açık havaya çıktım.

 

Cigarayı yaktım ve dumanı derin derin, sindire sindire ciğerlerime çektim.

 

***

 

BİRDEN yanımda bir ses peydahlandı. Çok bariz bir Anglo-Sakson aksanla fakat Fransızca olarak, “Bu kadar da patetik intihar etmeyin” dedi.

 

Gayet biçimli bir el de cigarayı usulca dudağımdan çekti.

 

Hayretle döndüm. O!

 

***

 

GEÇEN salı akşamı mahalle pazarında göz göze geldiğim ve alış verişten sonra kahve terasında aperatif içmeyi teklif ettiğim albenili kadın... Az tereddütten sonra masaya ilişmişti.

 

O gün spor giyimliydi ama şimdi üzerinde “lacivert kadınlara”mahsus ve usta makasla biçilmiş bir tayyör var. İskarpinlerinin ise harcıâlem reyonlardan alınmadığı aşikâr.

 

Yahudi kökenli bir İngiliz avukatmış. İki senedir de buradaki ofiste çalışıyormuş.

 

Doğrusu, hâl ve oluş tarzının cazibesine rağmen ertesi sabah mecburen beş günlüğüne New York’a uçacağımdan, fethetmek için öyle aman aman bir çaba sarf etmemiştim.

 

Belli ki “hijyenik ilişkiler” fasilesine girmiyor. Oysa yeni aşklar da benim kitabıma girmiyor. Kaçak güreşip ani tuş yaparsam ne âlâ, gerisine uzak duruyorum.

 

Dolayısıyla numara bile yazmayan kartımı vermekle yetindin. Onunkini de istemedim.

 

Fakat anlaşılan, lâf arasında ne zaman ve hangi kumpanyayla döneceğimi söylemişim.

 

***

 

ŞİMDİ, “bu ne garip tesadüf, Yahudilikten arınmış Yahudi leydi” diyorum.

 

Çünkü teras konuşmamızda kimliğini Davudî inanç ve kültürden bağımsız bir İngiliz olarak açıkladığında üstadım Raymond Aron’a atfen yukarıdaki tanımı aktarmıştım.

 

Tesadüf falan değil, sizi kasten beklemeye geldim” cevabını verdi.

 

Sonra da, “belki rastlarım diye her salı pazarında nöbet tutamayacağıma göre işi şansa bırakmamak için tek çare buraya gelmekti. Dönüşünüzü not etmiştim” diye ekledi.

 

Hâlâ elinde tuttuğu cigaramdan da acemi bir nefes çekip tekrar dudaklarıma yapıştırdı.

 

İzmariti attım ve ben onun dudaklarına yapıştım. Derin derin, sindire sindire yapıştım.

 

Bir ajanda aşkı böyle başladı ve eyvah ki, sırf benim maymun iştahlılığımdan, kaçak güreşçiliğimden ve takatsizliğimden dolayı çok uzun olmayan bir sürede de bitti.

 

***

 

AJANDA aşkı diyorum, çünkü Köroğlu’nun delik demir icat oldu mertlik bozuldu misali, şu akıllı telefonlar peydahlanana kadar ben daima ajanda kullanıyordum.

 

Her yılsonu Bâb-ı Âli’ye çıkar ve hep Ece Ajandaları’nın aynı modelinden alırdım.

 

Nitekim de haniyse yirmi sene öncesine uzanan yukarıdaki serencamı dün o eski defterleri karıştırırken, farklı tarihlerde farklı sayfalara düştüğüm notlar sayesinde hatırladım.

 

L.’nin doğum günü, hediye al” veya “L.’nin arabasını bakıma ver”yazmışım.

 

Sonuncusu ise “pılı pırtısını toplamaya gelecek, anahtarı da iade etsin” diye bitiyor.

 

Demek pılı pırtı lâfını kullandığıma göre hem limoni biçimde ayrılmışız, hem de zaten az müddet ve usulce girip çıktığı evime bir daha uğramaması için kesin tedbir almışım.

 

***

 

ECE Ajandaları asırlık yerini terk etti ve Afitap Kitapevi olarak Karaköy’e taşındı.

 

Ajanda aşkları da akıllı telefonların akılsız takvimlerine taşındı ki, hemen siliniyorlar.

 

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar