Hidayet Şefkatli TUKSAL
Böyle bitsin istemezdim gerçekten.
Taraf farklı, cesur, vicdanlı bir gazeteydi çünkü. Hepimiz bu gazetenin böyle olması için uğraş veriyorduk kendi köşelerimizden, sayfalarımızdan. Taraf nasıl daha fazla okunur, mali sıkıntılarını nasıl aşar diye kafa yoruyor, elimizden geleni yapmaya çalışıyorduk. Yazarlar olarak aramızda görüş ve yaklaşım farkları olsa da, bu ülkenin daha iyi bir yer olması, gençlerimizin hayatta kalması ortak önceliğimizdi. Kendi adıma hiç ödenmeyen telifler canımı sıksa da, patronun bir kez bile lûtfedip “Kusura bakmayın!” deme tenezzülünde bulunmaması ağırıma gitse de, hatta Alkım’da karşılaştığımızda hiç tanımasa da, bu gazete onun değil, bizim gazetemizdi ya da öyle sanıyorduk. Ama nihayetinde anladık ki, gazete onunmuş! Bizler şimdi gazeteyi ona ve ekibine bırakarak gidiyoruz. Ama giderken kendi adıma bir çift kelam etmeyi de boynuma borç olarak görüyorum.
Ayrılan yazarlar olarak veda yazılarımızda tutumlarımızı ortaya koyduk zaten ancak, bu “amasız barış” meselesi bence suiistimale açık bir şekilde ortalıkta duruyor. “Amasız barış” isteyenler, barış süreci ve dilinin inşa edilmesi ve buna uygun bir tavır takınılmasının elzem olduğuna inanıyorlar. Böyle bir dil, artık eski jargonlara ve kavramlara dayanarak üretilemez. Şu geldiğimiz ayrışma sürecinde Taraf’ın üç yazarının ifadeleriyle farkımızı ortaya koymak istiyorum. Biri Namık Çınar! Geç kalmış yazılarında, barış sürecine ve diline de “çok ama çok geç kalacağını” anladığımız Namık Bey, son derece üstten ve kibirli bir dille meydan okuyor, suçluyor ve akıl veriyor ilgililere... Verdiği akıl da şu: “Bu örgüt, imana mı geldi de barışçı kesildi birden bire? Her tarafından sarılmış olup da, şimdi üzerine balıklama atladığı bu çekilme taktiği ile canını kurtarıyor olmasın sakın? Ateşkese uyulduğu sürece, çekilmeselerdi, sizin rehineleriniz gibi olacaklardı oysa.” Ne kadar da barışçı bir dil bu böyle! Ona sorarsanız bu, “barışı sağlam kazığa bağlama” imiş! Ne samimi, ne iyi niyetli bir çaba, peh, peh, peh!
Bir de Taraf’ın nasıl oluyorsa “her şeyi bilen” iki köşe yazarı var, onlar da bu konuda hayli barışçı düşüncelere sahipler. Ayrıca, müthiş egolarıyla, kendilerini akıl hocası makamına oturtup akıl veriyorlar herkese. Birisi, Baransu, attığı twitlerle terörle mücadelenin aslında nasıl yapılacağını öğretiyor. Kendisi, örgütün lider kadrosundan 20 kişi, hadi beceremedin iki kişinin öldürülmesiyle bu meselenin çözüleceğini savunan yüksek bir akla sahip! Bir ara barış sürecinden umutlandığını ilan etse de, eski alışkanlıklarından vazgeçmeyi ve barışçı bir dil kullanmayı yüksek egosuna yediremiyor.Emre Uslu ise bir başka âlem, “kitabın ortasından konuşma” meziyeti ve yetkisine sahip! O da bir yüksek akıl çünkü! İfşa ediyor beyefendi: “Gizli açık AKP destekçileri ‘amasız barış’ diye bir şey uydurup barışa destek adı altında hepimizi AKP’nin kurşun askeri yapma niyetindeler.” Barışçı aslında kendisi ama anlaşılan, bizim gibi aptal ve AKP-PKK yalakası değil. Bu yüzden şöyle yazıyor: “Demeye getirmeden söyleyeyim. Ben bu PKK’ya güvenmiyorum ve barış sürecinin ruhuna uygun hareket etmiyorlar. Örneğin KCK Yüksekova’da tüm muhtarları dolaşıp ‘bundan sonra devlet ne derse desin emirleri bizden alacaksınız’ talimatı vermiştir. Yine Yüksekova merkeze KCK networkunu mobilize etmek üzere dağ kadrosundan 15 kişilik takviye gönderilmiştir. Bu insanlar silahlarıyla birlikte Yüksekova’ya gitmişler ve tek amaçları var KCK networkunu organize edip yeni bir serhildan süreci başlatmaktır. Umarım bundan ötesi yoktur...”
Şimdi sevgili okuyucular, sizin sınavınız başlıyor! Siz okuyucularımıza ve gazeteye emek veren çalışanlara (özellikle Tamer Bey’e) “Allahaısmarladık!” derken, barış sürecine bütün gücünüzle sahip çıkacağınızı umut ediyorum.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020