İbrahim Kahveci
Sayın İbrahim bey
Ben karayollarına iş yapan müteahhidim. Bu sektörde 20 yıla yakındır çalışıyoruz. Bizim aldığımız bütün işler kamu ihale kurumunun ilana çıktığı işler, yani işleri tam rekabet ile %40 eksiltme ile aldığımız işler. Bu kadar eksiltme yapmamızın sebebi araç gerecimizin olması ve iş verdiğimiz çalışanların olması.
Biz işi alırken devletle sözleşme yapıyoruz. Birde iş programı yapıyoruz. Biz bütün yükümlülükleri yerine getirmesek ceza ödüyoruz. Ama devlet (devlet) yaptığımız işin bedelini altı aydır ödemiyor. Ne zaman nasıl ödeyeceğine dair hiç bir yerden bilgi alamıyoruz.
Biz bu işleri borçla yaptık; çek vermişiz banka kredisini kollanmışız çeklerimizin tarihi geldi evlerimizi aracımızı sattık yetmiyor
Bizim bölgede insanlar 5 ay çalışabiliyor. Kışın onunla geçiniyor. İşçi alacaklarını 4 aydır ödeyemiyorum. İnsanlar bizimle birlikte mağdur oluyor. Ödemlerden dolayı zaten işten çıkarmışız, birde alacaklarını ödeyemiyorum. Adam beni arıyor; “Evime ekmek götürecek param yok”.
Ne yapacağımızı şaşırdık, bu vebal ‘den nasıl kurtulacağız bilmiyorum.
Devlet sözleşmeye göre davranmıyor. Yaptığımız işin faturasını kestirmiyor, “Para gelince fatura kesersiniz” diyor.
Parada gelmiyor.
Şu ana kadar çeklerimizi ödedik ama bunda sonra ödeme takatimiz, gücümüz kalmadı. Şimdi icralar başlayacak. 20 yılık emeğimizin heba olması bir yana, bizimle birlikte heba olacak insanlara acıyorum. Sesimizi doyurursanız insanlık adına sevinirim
Bazı insanları duyuyoruz paralarını alıyorlar. Bu insanın çok zoruna gidiyor, devlet bazılarına daha yakın olmamalı. Parası olanlar parasını alabiliyor.
Yukarıdaki mesaj bir feryat mesajı.
Seçimlerden kısa bir süre sonra Anadolu’nun bir ilinden küçük çaplı iş yapan bir arkadaş grubu aramıştı: “Oyumuzu AK Partiye verdik ama daha yaptığımız işlerin parasını bile alamıyoruz. Ne olacak bu durum İbrahim bey” diye soruyorlardı.
Cevabım ise “Daha durun, yeni başlıyor” şeklinde olmuştu.
Şimdi de söylüyorum: Daha yeni başlıyor. Daha en sert rüzgar gelmedi....
Neden mi? İsterseniz 24 Haziran seçimlerinden önce bir yazımdan kısa bir aktarmada bulunayım.
“Ekonomik Kriz Seçim Kazandırır mı?” başlıklı 24 Mayıs 2018 tarihli yazı: “Olmaz demeyin. İnanın oluyor. Ülke resmen batmış. Bazı mallarda kuyruk bile yok; çünkü kuyruğa girecek ürün yok. Ama geçen hafta yapılan seçimi yine eski bir kamyon şoförü olan Maduro kazandı.
Bir kere şunu artık herkes biliyor. Seçimlerden sonra kurumların önemi azalacak. Artık Ülkemiz Başkanının fikri etrafında politikalar oluşturulacak. Sn Cumhurbaşkanımız seçimlerden sonrası için 1-Yerli ve milli bir paradan bahsetti. 2-Bu paranın değerinin altınla ilişkili olacağını açıkladı.3-Yeni para sonrası ne faiz ne de dolar derdimizin olmayacağını söyledi.”
O günlerde sosyal medyada “Aç kalırız ama yedirmeyiz” tarzında sayısız açıklama vardı. Zaten o günlerde MHP Genel Sekreterinin “Aç kalsak da ekonomik tetikçilere teslim olmayız” açıklaması olmuştu.
***
Nitekim de öyle oldu.
Türk Milleti aç kalma pahasına, 4 milyona yaklaşan işsizlik pahasına iktidarı ittifak gücü ile beraber ekonomik tetikçilere yedirmedi. Dimdik arkasında durdu.
Gerçi şimdi kendisi de artık yemiyor. Gıda-giyim ve sağlık dışında harcamalar yüzde 20-25 düştü. Artık zaruri tüketimle yetinen bir toplum olduk.
Ama yedirmedik...
Yedirmeyeceğiz de.
İyi ama diyeceksiniz ki, o şer güçler kimdi? ABD mi? Yok olamaz, çünkü daha Brunson bile kısa süre önce gitti. Şu anda ABD ile balayı yaşıyoruz.
Yoksa Rusya mı? Nasıl olur ki, Suriye’de bile kol kolayız. En yakın dostumuz.
Almanya ise artık bir numaralı müttefikimiz. Hollanda ile zaten yeni bir sayfa açmış durumdayız.
Kısaca ortada bir “şer güç teorisi” var ama bir şer güç ülkesi kalmadı.
İŞİN ASLI!
Yaklaşık 16 yıldır bize yüzde 80’den fazlası AB ve ABD’den olmak üzere 645 milyar dolar para geldi. Yılda 40 milyar doları aşan bu para ile bir ekonomik rahatlık yaşadık.
Bu para sayesinde Ankara çok fazla vergi topladı ve bütçeyi açtıkça açtı.
Son bir kaç seçimde ise, yine o bütçeden söz üstüne söz verildi. Seçim vaatleri, seçime yönelik harcamalar arttıkça arttı.
Bugün yatırımlara bile para ayıramıyoruz. 24 Haziran seçimlerinden sonra yeni kamu yatırımlarını durdurduk.
Ama bütçeden giderler durmuyor.
Bakın Ocak-Kasım dönemi itibari ile, geçen yıl 151 milyar TL olan kamu personel gideri, bu yıl 36 milyar TL artışla 187 milyar liraya yükseldi. Personel giderindeki yüzde 23,5 artış personel zamlarından gelmiyor.
Sözleşmeli personel gideri 6,8 milyar liradan, 11,7 milyar liraya yükseldi (%72,4 artış).
Kamu işçilerine ödenen ücret 7,0 milyar liradan, 12,3 milyar liraya yükseldi (%75,6 artış).
Geçen yıla göre bütçe harcamaları 144,3 milyar lira artışla 745,4 milyar liraya ulaştı ama kamu iş yaptırdığı şirketlere ödeyecek para bulamıyor. (16,6 milyar lirası faiz giderindeki artıştan). Çünkü, dağıtılan ulufeye bile para yetişmiyor.
Sosyal Güvenlik Kurumuna görev zararı adı altında 51,5 milyar olan ödeme 19,2 milyar artışla 70,7 milyar liraya yükseldi. SGK’ya ayrıca 70,3 milyar lira daha Hazine yardımı yapıldı. Hane halkına yapılan yardımlar ise, 10,6 milyar lira artışla 46,2 milyar liraya yükseldi.
Sizce geriye daha para kalır mı? Yatırıma-büyümeye-kalkınmaya ya da yapılan işlerin borcunu ödemeye para var mı?
24 Haziran seçimlerinden sonra “yerli ve milli paradan” bahseden siyasi anlayışın, bugün seçim sonrasında Türk Vatandaşlarından dahi dolarla borçlanmak istemesi sizce yeterli açıklama değil mi?
Aç kalırız, yemeyiz ve yedirmeyiz anlayışı bizi daha nereye götürecekse hep beraber aynı yoldayız. Öyle hemen pes edip geriye dönmek olmaz.
Yazarlar
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.09.2025
26.09.2025
24.09.2025
19.09.2025
17.09.2025
16.09.2025
15.09.2025
12.09.2025
11.09.2025
9.09.2025