İbrahim Kiras
Millî Mücadele’nin ardından teşekkül eden Cumhuriyetimizin bir “inkılap” çerçevesinde yeni kurumlar ve yeni bir yönetim anlayışı oluşturduğu genel kabul gören bir fikir. Oysa inkılapların olduğu kadar rejimin karakterinin de Osmanlı’dan tevarüs edildiği tarihî bir hakikat. Askeriyenin ağırlık sahibi olduğu merkeziyetçi yönetim modeli Osmanlı asırları boyunca çok az değişim yaşamış olan Türk toplum yapısının doğal ürünü olarak varlığını sürdürmüş ve cumhuriyete de intikal etmiştir. Ne var ki zaman içinde orta çıkan bazı yeni şartlar bilhassa Osmanlı’nın son iki asrında birtakım yenileşme ihtiyaçları da doğurmuştur.
Osmanlı siyasi ve sosyal düzeninin gereği olarak tamamı “yukarıdan aşağıya” gerçekleştirilmeye çalışılan yenileşme girişimleri çoğunlukla “aşağıda” beliren kimi rahatsızlıklar dolayısıyla bir reaksiyon dizisi oluşturmuştur.
Söz gelimi III. Selim ıslahatı yalnızca belirli kesimlerin çıkarına hizmet ettiği düşünüldüğünden “aşağıda” tepki uyandırınca -bu tepkileri siyasi amaçla kullanmak isteyen “yukarıdaki” bazı zümrelerin de işe karışmasıyla- geri adım atılması gerekmiştir.
Tanzimat devrinde de benzer şekilde cereyan etmiştir bu şablon. Birinci Meşrutiyet de öyle. İlk defa “aşağıdan” katılımla gerçekleşen 1908 Devrimi’nin başlattığı İkinci Meşrûtiyet deneyimi ise toplumsal şartlardan ziyade beynelmilel siyasi konjonktürün son verdiği bir girişim olacaktır.
Asker desteği olmaksızın başarıya ulaşmasının mümkün olmayacağı -haklı olarak- düşünülen 1908 Devrimi esas olarak ülkede yeni yeni oluşmakta olan “burjuvazi” (açılımı: tüccar, eşraf ve küçük burjuvazi) ile sivil aydınların eseridir. İmparatorluğun Cihan Harbine katılmak zorunda kalması yüzünden kurumlaşması tamamlanamamış bir devrimden söz ediyoruz.
Buna mukabil, Cumhuriyet devrinin başlangıcında ise “burjuvazi” ve sivil aydınlar büyük ölçüde tekrar yönetimden dışlandılar. Asker ağırlıklı, merkeziyetçi ve jakoben bir idare geri geldi. (Meşrutiyet’te “sivil kafalı” askerler vardı, bu dönemde “asker kafalı” siviller ortaya çıktı.)
Ne var ki bu dönemin yarattığı toplumsal rahatsızlıklar da 1946 sonrasında “burjuvazi” ve sivil aydınların etkisinin yeniden arttığı bir siyasi düzeni getirdi. Demokrat Parti iktidarının memnuniyetsiz kesimlerin artmasına yol açan icraatı ise 1960 sonrasının siyasi evreninde yeni baştan bir mimari dönüşümle sonuçlandı. Ama taraflar uzun süre tam olarak “yenişemediler”. Nihayet 1990’larda toplumsal ve siyasi ihtilaflar zirveyi gördü. Ülkede ve dünyada gerçekleşen değişimlerin ölçeği giderek büyürken, yalnızca o günlerin siyasi kadroları değil “mevcut düzen” yönetme kabiliyetini büyük ölçüde kaybetmişti.
Radikal bir dönüşüm fikrini ifade eden “İkinci Cumhuriyet” sloganının bu dönemde yeniden ortaya çıkmış olması tesadüf değildi. 2000’li yılların başında iktidara gelen AK Parti kadroları “burjuvazi” ve sivil aydınların desteğini alarak “İkinci Cumhuriyet” fikrini kuvveden fiile geçirmeye yöneldiler. Ama “eski düzen” taraftarlarının ölçüsüz tepkileri olmasa bunda başarı gösteremezlerdi.
Aslında Türkiye’nin ihtiyacı olan dönüşümü o günün siyasi şartları itibarıyla bir “milli mutabakat” çerçevesinde hayata geçirmek mümkündü, bu fırsat değerlendirilemedi. Cumhuriyet mitingleri, kapatma davaları, internet andıçları vs. iktidara bu dönüşümü kendi anlayışıyla yapmasının kapısını açtı. Onlar da devlet içindeki Fetullahçı yapıyla işbirliğine giderek bunu yapmak istediler. Ergenekon, Balyoz gibi yöntemlerle her şeyi kırıp dökerek, üzerinde durduğumuz dalı keserek, ecnebilerin tabiriyle “leğendeki kirli suyla birlikte içindeki bebeği de sokağa atarak” yapılmak istenen bir “dönüşüm”den doğal olarak hayır gelmezdi. Gelmedi. Onarılması gereken toplumsal kutuplaşma iyice tırmandı, hukuk yara aldı, yargı sistemi rayından çıktı, devlette düzen kalmadı, uluslararası itibarımız zedelendi vs. vs...
Derken devlet içinde devlet olmaya yönelen söz konusu yapının aslında siyasi iktidarın kendisi için de tehlike arz ettiği anlaşıldı. İşte bu aşamada “her şerde bir hayır olabileceği” hükmünce, devletin kırılıp dökülen mekanizmasının ihyası ve toplum barışının yeniden tesisi imkânı ortaya çıktı.
Özelikle 15 Temmuz vahşeti bunun zorunluluğunu göstermekle kalmadı, bu yolda bütün toplum kesimlerinin samimi iradesini de ortaya çıkardı. Ama siyasi iktidar, birkaç yıl önceki Gezi Parkı olaylarında “kazancını” tecrübe ettiği siyasete geri dönmeyi tercih etti. Çünkü toplumsal kutuplaşmayı körükleyerek tabanını konsolide etmeyi diğer her şeyden daha önemli gördü. Bunda başarılı da oldu. Bu yöntemle “İkinci Cumhuriyet”i hayata geçirdi.
İkinci Cumhuriyet adlandırmasını en fazla hak eden dönem bugünkü iktidar dönemidir. Ama “Birinci Cumhuriyet”in değerlerini yıktığı veya tersyüz ettiği için değil, tam aksine cumhuriyetimizi 1923’ten itibaren meşakkatli ve uzun bir yürüyüş sonunda ulaşmış olduğu yerden tekrar başlangıç noktasına geri döndürdüğü için... “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adı altında modern ulus devletin temel değeri olan kuvvetler ayrılığının bulunmadığı otokratik bir siyasi rejim tesis ettiği için… Cihan Harbi felaketinin ardından verilen Millî Mücadele sayesinde, imparatorluğun küllerinden yeni bir devletin tesis edildiği 1923 şartlarında hoş görülebilecek bir rejim karakterini bugün “Biz de yedi düvele karşı mücadele veriyoruz” gerekçesiyle ihya ettiği için...
Yalnızca kuvvetler ayrılığı mekanizmasının değil, anayasal kurumların nerdeyse hiçbirinin henüz hayata geçmediği, demokratik kazanımların söz konusu olmadığı, sivil toplum veya basın özgürlüğü gibi kavramların dolaşımda bulunmadığı böylesi bir süreci -aradan geçen bir asır boyunca adım adım elde edilen toplumsal kazanımları ortadan kaldırıp- silbaştan başlattığı için...
Ama mühim bir farkla: Cumhuriyetin kurucu kadrosu her ne kadar savaş yıllarının yorgunluğuyla büyük bir yükün altına girmiş olsalar da ne yapacaklarını ve nasıl yapacaklarını biliyorlardı. Zihinlerindeki -doğru ya da yanlış- bir Türkiye vizyonunu hayata geçirme ideali peşinde çoğu zaman acımasız yöntemler de izleyerek iktidarlarını sağlama almışlardı. Toplumsal yapı da uluslararası konjonktür de buna müsaitti o gün. Söz konusu şartlar değiştiğinde rejimin karakteri de değişti zaten.
Bugün ise bugünün Türkiye’sinin ihtiyaçlarına cevap vermesi mümkün olmayan bir siyasetin doğal sonucu olarak yönetemez -ve sürdürülemez- durumda bir yönetim modeli var. Yirmi yılın yıpranmışlığı ise ayrı konu.
AK Parti’nin tesis ettiği “İkinci Cumhuriyet” -başka ülkelerdeki örneklerde olduğu gibi- birinciye yönelik reaksiyonların neticesinde ortaya çıkmış olduğuna göre, bu dönemin etki-tepki mekanizmasının da doğal olarak bir üçüncü aşamaya yol açması hiç kimseyi şaşırtmamalı. Temennimiz bu üçüncü aşamanın olumlu bir sentez üretmesi, çatışma yerine milli mutabakata dayalı bir anlayışı esas alması.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları










































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
14.10.2025
7.10.2025
2.10.2025
30.09.2025
28.09.2025
18.09.2025
11.09.2025
9.09.2025
6.09.2025