Markar ESAYAN
Malum, CHP’nin anayasa teklifinin dibacesine koyduğu bir maddeydi bu. “Gelecek kuşakların özgürlüğü, huzur, refah ve mutluluğu için meşruiyetini yitirmiş herkese karşı direnme hakkını” CHP anayasada görmek istiyor. Bu teklif nasıl hazırlandı, CHP’nin ne kadarını temsil ediyor çok önemli değil. Teklife yansıyan bu ve “Ne olacak bu CHP’nin hâli” sorusunun cevabını öngörmek için önemli bir işaret. Çünkü ben, genellikle iyi niyetten kaynaklanan bir beklentiyle, CHP’nin yanlış algılandığını ve yanlış çıkarımlar yapıldığını düşünüyorum. Üstelik bu iyi niyetli analizlerin CHP’ye haksızlık olduğunu da... CHP, devlet partisi olma hüviyetinden kurtuluyor. Bunu kendi istemedi. Vesayeti elinden geldiği kadar da destekledi. Ancak gücü buna yetmedi. İktidarı altın tepside CHP’ye sunacak bir darbe gerçekleşemedi. Ergenekon 2003-2007 arasında bütün gücüyle AK Parti’nin devrilmesini sağlayacak kaos eylemlerine abandı ama, bunlar da muvaffak olmadı. 12 Eylül Anayasa değişikliği en önemli milatlardan biri oldu. Bundan sonra vesayetin gücü kırıldı. CHP de siyaset yapma mecburiyeti ile karşı karşıya kaldı. Anti siyasetten, bürokrasi sözcülüğünden siyasete dönmek ise o kadar kolay olmayacaktı tabii.
AK Parti, eksik fazla taşıdığı reformcu parti kimliği ile ülkede son on yıldır bir kurucu parti işlevi görüyor. Cumhuriyet’in kuruluşunda yapılan hataları telafi etmeye yönelik bir siyasetle halk kitlelerini arkasından sürüklüyor. Başbakan’ın Âkil İnsanlarla Dolmabahçe’de buluştuğu toplantıda yaptığı konuşma bunun önemli ipuçlarını veriyordu. Bir cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış hataları sayarak, bunlardan artık vazgeçildiğini ifade ediyordu. PKK sorununu çözmek de zaten bu anlayışla mümkün oluyordu. Eski rejimin yarattığı sorunları, eski rejimin paradigmasından çıkarak çözebilirdiniz. Hükümet bunu yapıyor ve doğal olarak eski rejimin devamından yana olan iki parti, CHP ve MHP buna direniyorlar. Tabanları onları desteklediği müddetçe de var olacaklar, buna hakları da olacak.
Dolayısıyla, CHP’nin, PKK silah bıraktığı ve Kürt vatandaşların hak taleplerinin karşılandığı şu süreçte çatlayıp patlayacağını, çözüm sürecine takoz koyan CHP ve MHP’nin un ufak olacağını, ya da bu partilerin içinden özgürlükçü hareketlerin bir güneş gibi doğacağını düşünenler yanılıyorlar. Bu böyle olmayacak. Birkaç kişi bu partiyi terk eder, çözüm gerçekleşirse oy oranları düşer o kadar. Ama olması gereken başka bir şey olacak. CHP, asıl çizgisine oturacak, son kararını verecek. Ulusalcı ve statükocu bir parti olarak siyasetini tıpkı Baykal döneminde olduğu gibi netleştirecek. Artık CHP’nin ne söylediğini anlayabileceğiz. Partinin başında Kemal Kılıçdaroğlu’nun veya bir başkasının olmasının çok bir şey fark ettirmediğini Silivri baskınlarıyla görmüş olmalıyız.
Hükümet ve onu destekleyen demokratik koalisyon, bu iki partiyi değişimin önünde çırılçıplak bıraktı. Burada onlardan beklenebilecek iki şey vardı. Ya değişimi kabullenip bu alanda AK Parti ile yarışmak, ya da buna karşı bir mücadele başlatmak. Anlaşılır olarak iki parti de, ikinci yolu seçti. Çünkü birinci alanın tabanda bir karşılığı olmadığı gibi, olsa dahi, AK Parti bu konuda CHP ve MHP’yi siyasetten silecek kadar güçlü ve başarılı. Haliyle, ikinci yolu seçmekte, Ergenekon mahkemelerine çıkarma yapıp, PKK sorununun çözülmesine takoz koymakta ahlaki değil ama, sonuna kadar tutarlı bir politika izlemekteler.
Tabanda karşılığı olan her siyasi hareketin Meclis’te bir temsilcisi olmalı. CHP’yi destekleyen kesimler, darbe, Ergenekon davalarının, Kürt ve PKK sorunlarının çözülmesinin Kemalist-ulusalcı eski rejimin yıkılması anlamına geldiğini biliyorlar. Bu doğru da... Eski rejim yıkılıyor. Ama bu insanların bundan hazzetmeme hakları var. Bunun Meclis’te daha uzun süre temsil edileceğine emin olabilirsiniz. Üstelik bu sağlıklı da bir şey.
Türkiye’de özgürlükçü bir sol partinin, yeni bir sağ merkez partisinin kurulması için, sosyolojik süreçler tamamlanmış değil. CHP ve MHP vuruşa vuruşa çekilme kararı almış gözüküyor. Taban desteği, değişimi hazmetme, yas tutma ve gerçek hayata dönme süreçleri gerçekleşene kadar azalarak devam edecek. Yeni partiler ise, sanırım tabandaki bu normalleşmeye bağlı olarak en az bir on sene sonra karşımıza çıkacaklar.
Evet, Başbakan’ın dediği gibi CHP ve MHP’yi barışa direndikleri için tarih affetmeyecek. Ama bu hikâyenin sonu da başka türlü olamazdı sanki.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019