Markar ESAYAN
Yeni dünya düzen(sizliğ)i arefesinde Türkiye’nin alacağı tavırlar konusunda kabaca iki eğilim olduğunu söyleyebiliriz.
Bunlardan ilki, Türkiye’nin Batı kampında olduğu ve 1952’den beri süregelen politik hattın içinde kalınması gerektiğidir. Türkiye, ABD ve AB ekolü içinde bir sarkaç gibi gelip gitme özgürlüğüne bir nebze sahiptir. Zaten geçmişte siyaset yapan çoğu aktör, sırtını ya birine, ya ötekine dayamış, dayamak istemeyen de Menderes, Özal ve Erbakan’ın kaderine maruz kalmıştır.
Burada cümlenin devamında şu argümanlar da işitilir: Türkiye kendi kaynakları ve gücü ile bağımsız politika geliştirme olanaklarına sahip değildir. Böyle bir yola girenler de ülkeyi sonu olmayan bir maceraya sürüklemekte, beka sorunu yaratmaktadır.
Sadece klasik Batıcı kesimler bu şekilde düşünmez. Bu eğilim sanıldığından daha yaygındır. Tabii Türkiye’ye dönük bu mandacıvari acziyet açıkça telaffuz edilemeyeceği için, daha çok tartışmalar “eksen kayması”, “rejim tehdidi”, “laiklik tartışması” şeklinde tezahür eder. Bu manada da AB üyeliği süreci bir teknik mesele olmaktan çıkmış, bir tür vesayet üreten cihaza dönüşmüştür. Aynı şeyi ABD ve NATO ile ilişkiler için de söyleyebiliriz.
Diğer görüş ise, Türkiye’nin herhangi vesayet kabul etmeden, eşit ilişkiler bağlamında daha bağımsız politikalar geliştirmesi gerektiğidir. Ancak bu görüşü taşıyan politik figürlerin sonu felaket olmuştur. Nedeni, sırtını dayayabileceği bir güç odağı olmamasıdır. Bunun dışında sandıktan çıkan yönetimler ve politik aktörler, hem sandık desteğini sürdürebilir kılamamışlar, hem de güçlenmek adına yeterli hamleleri ya yapamamışlar, ya engellenmişler, ya da başarısız olmuşlardır.
İkinci ekolü benimseyen Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti, son 15 yılda işte bu güç oyununda, terazideki dengeyi milli irade ile sağlamayı başarabilmişlerdir. Bu büyük bir iştir. Doğru politikalar ülkeyi güçlendirmiş, toplumsal özgüven artmış, dünyanın içine girdiği konjonktürün olumsuzlukları yanında olumlu rüzgarlar da iyi kullanılmıştır.
Milli irade, Cumhurbaşkanlığı sistemi ile kurumsallaşmıştır. Rotayı geriye döndürmek için 2019 seçimleri bazında elden gelen yapılacaktır, ancak millet kazandığı hakkı algı operasyonları ile geri vermez. Bunun için 15 Temmuz gibi işgal ve şiddet gereklidir ki, bunu da millet püskürtmüştür, püskürtecektir.
Türkiye artitmetik değil, geometrik olarak büyümek zorunda olan bir ülke olarak, ona tanınan dar sınırlar içinde değil, cesur hamlelerle ezber bozmak zorundadır. Bilakis bu dar sınırlara boyun eğmek beka sorunu yaratır.
Kaldı ki, içinde olduğumuzu varsaydığımız kamplar da artık yoktur. Katı olan her şey buharlaşmaktadır. İlk seçenekte zemin kırıldığı için anlamlı bir tartışma ancak ikinci seçenek içinde yaşanabilir.
Türkiye’nin ergenlik dönemini ardında bırakarak, olgunluk dönemine geçmesi elzemdir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019