Vahap COŞKUN
Diyarbakır Barosu, kısa bir süre önce, saha çalışması Rawest Araştırma tarafından yapılan “Diyarbakır İnsan Hakları Algısı” başlıklı bir araştırma yayınladı. Kasım-Aralık 2021’de, Diyarbakır’da merkez ve kırsal ilçelerinde toplam 1000 kişi ile yüz yüze görüşerek yapılan bu araştırma, toplumun hem genel insan haklarına hem bazı spesifik hak alanlarına ilişkin algılarına yoğunlaşıyor.
“İnsan Hakları” deyince katılımcıların aklına gelen ilk dört kavram; “adalet, özgürlük, yaşam ve eşitlik” oluyor. Listenin en alt dört sırasında ise “demokrasi, Avrupa, kadın hakları ve anadil” yer alıyor. Bir cinayete kurban giden Diyarbakır Barosu’nun eski başkanı Tahir Elçi deyince, katılımcılarının % 17’sinin aklına “hukukçu”, % 12’sinin aklına “barış elçisi”, % 10’unun aklına “cinayet”, % 7’sinin aklına “adalet” ve % 5’inin aklına da“insan hakları savunucusu” kavramları geliyor. Katılımcıların %27’si ise Tahir elçi ile ilgili bir fikirlerinin olmadığını ifade ediyor.
Katılımcıların % 91’i “insanın sırf insan olduğu için hak sahibi olduğunu” düşünüyor. % 71’i Türkiye’de insan haklarının sıklıkla, % 14’ü de bazen ihlal edildiğini belirtiyor. Yani toplamda halkın % 85’i insanların haklarının ihlal edildiğini ifade ediyor. Bu oran AK Partililerde % 64’ü (% 25’i bazen, % 39’u sıklıkla), HDP’lilerde ise % 92’yi ( %9’u bazen, % 83’ü sıklıkla) buluyor.
% 75’i yasaların insan haklarını teminat altına aldığına inanmıyor, yasalara inananlar % 10’da kalıyor. % 73’ü adalet sistemine düşük düzeyde, % 20’si orta düzeyde, % 7’si de yüksek düzeyde güveniyor.
Hak ihlalleri her yanda
Düşüncelerini ifade etme noktasında, katılımcıların % 6’sı insanların tamamen, % 26’sı da kısmen özgür olduğunu söylüyor. % 62’ye göre ise insanlar düşüncelerini özgür bir biçimde ifade edemiyorlar. Cinsiyet, yaş ve eğitim bu konudaki görüşlerin farklılaşmasında önemli bir rol oynamıyor; kadınlar ve erkekler arasında da, gençler ve yaşlılar arasında, düşük ve yüksek eğitim almış olanlar arasında da anlamlı bir fark görünmüyor.
Ancak iş parti tercihlerine gelince tablo değişiyor; oranlar ciddi bir şekilde farklılaşıyor. İfade özgürlüğünün olduğunu savunanların oranı AK Partililerde % 55 (% 24’ü tamamen, % 31’i kısmen) iken, HDP’lilerde % 25 (% 1’i tamamen, % 24’ü kısmen) çıkıyor. Buna mukabil insanların düşüncelerini ifade ederken hiç özgür olmadıkları önermesine HDP’lilerin % 75’i katılırken, AK Partililerde bu oran % 34 olarak gerçekleşiyor.
Bazı somut hak alanlarına ve sorunlarına dair çarpıcı oranlar var. Katılımcıların;
- % 81’i davaların uzun sürmesini,
- % 67’si anadilde eğitim ve hizmet alamamayı,
- % 56’sı kamu personelinin alımında güvenlik soruşturmasını,
- % 81’i okullarda andımızı okumak zorunluluğunu,
- % 72’si devlet sırlarını halkın faydasına haber yapan gazetecilerin tutuklanmasını,
- % 70’i bir kişinin Kürdistan dediği için tutuklanmasını ve
- % 51’i OHAL sürecinde KHK ile yapılan ihraçları bir hak ihlali olarak niteliyor.
- % 63’ü insanların diledikleri bir konuda barışçıl gösteri ve protesto yürüyüşü düzenleyebileceğini belirtiyor.
- % 55’i belediyelere ve üniversiteye kayyım atanmasına karşı çıkıyor.
- % 66’sı Diyarbakır Cezaevinin müzeye dönüştürülmesini talep ediyor.
- % 57’si 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlere ilişkin yargı süreçlerinin toplum vicdanını tatmin edecek şekilde yürütülmediğini düşünüyor.
- % 59’ü medyanın insan hakları ihlallerini yansıtmadığını söylüyor.
- % 67’si cem evlerinin de camiler gibi ibadethane olarak kabul edilmesini istiyor.
- % 54’ü İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadına yönelik şiddetin artmasına neden olduğunu ifade ediyor.
1990’lara dönüş
Mahkemeler, Cumhurbaşkanı ve Meclis/TBMM, katılımcıların en az güven duydukları kurumlarda başı çekiyorlar. Sivil toplum kuruluşları, barolar ve Birleşmiş Milletler ise, katılımcıların en çok güvendikleri kurumlar olarak beliriyorlar. Kurumlara duyulan güven, katılımcıların oy verdikleri partilere bağlı olarak çarpıcı bir değişim gösteriyor. AK Partililer en çok polis/askeri, savcılığı ve Cumhurbaşkanını güvenilir; medyayı, siyasetçileri ve Avrupa Birliği’ni ise güvenilmez buluyorlar. HDP’liler ise barolara, Birleşmiş Milletlere ve STK’lara güven duyarken, Cumhurbaşkanına, mahkemelere ve siyasetçilere güvenmiyorlar.
Katılımcılara göre en çok kadınların ve Kürtlerin hakları ihlal ediliyor. Onları çocuklar takip ediyor. Kadınlar kadın kimliklerini, erkekler ise Kürt kimliklerini öne çıkarıyorlar. Eğitim düzeyi yüksek olanlar ve gençler, kadınların hak ihlaline uğradığını daha çok ifade ediyorlar. En çok hak ihlalinin devlet, erkekler ve yargı/mahkemeler tarafından yapıldığı belirtiliyor. Polis, medya ve asker, diğer hak ihlalcisi aktörler olarak, bu üçlünün ardından geliyor.
Araştırmanın en dikkate değer bulgularından biri de, katılımcıların 1990’lar ile günümüzdeki insan haklarının durumu hakkında benzer kanaatler taşımasıdır. Katılımcılar devletin dün de bugün de insan haklarına gereken önemi vermediği, insan haklarını koruma hassasiyetine sahip olmadığını düşünüyorlar. Dolayısıyla insanlar “90’lara dönüş” korkusundan tamamıyla kurtulabilmiş değiller.
Ağır hak ihlallerinin yaşandığı 90’ların halen insanların zihinlerinin bir yerinde durması bile, pek iftihar edilecek bir netice olmasa gerek…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025