Vahap COŞKUN
Selahattin Demirtaş, bundan bir süre önce, yerel seçimlere Doğu’da BDP , Batı’da ise Halkların Demokratik Partisi (HDP) çatısı altında girebileceklerini belirtmişti. Ancak 21 Temmuz’da İmralı’da Öcalan ile yapılan görüşmelerden sonra ortalığa başka bir haber yayıldı ve durum değişti. Radikal’den Rıfat Başaran’ın bildirdiğine göre, Öcalan iki partiyle seçime girmenin yanlış olduğunu, yerel seçimlere HDP kimliğiyle katılmak gerektiğini belirtmiş ve BDP’lilerden HDP’ye katılmalarını istemişti. Kapısına kilit vurulması sonucunu doğuracak bu öneri, doğal olarak, BDP içinde şiddetli tartışmalara yol açtı. (Radikal, 01.08.2013)
Aslında bu, yeni bir proje değil. Türkiye’de kamuoyu BDP’yi hep bir “Kürt partisi” olarak konumlandırdı. BDP, bunu değiştirmek için çaba gösterdi; mesela ülkenin değişik sorunlarına dair çalışmalar yaptı, öneriler dile getirdi. Ama bunlar hep gözardı edildi ve BDP’nin yalnızca Kürtlere/Kürt meselesine ilişkin söyledikleri dikkate alındı. Bu yaklaşım, BDP’nin bir “Türkiye partisine” dönüşmesinin önünde çetin bir engel oluşturdu.
Öcalan, öteden beri, bu engeli aşmak için Türkiye’nin sol kesimlerinin de içinde yer alacağı daha geniş tabanlı bir partinin kurulmasını talep ediyordu. Nitekim Halkların Demokratik Kongresi (HDK), bu amaçla kuruldu. Kongrenin en büyük bileşeni BDP’ydi, fakat içinde sol gruplar, sivil toplum örgütleri, değişik etnik ve dini kimlikler de yer alıyordu.
HDK, 15 Ekim 2012’de partileşti ve HDP adını aldı. Eşbaşkanlıklarını Yavuz Önen ve Fatma Gök üstlendi. Yaklaşık bir yıllık zaman zarfında HDP, 42 ilde örgütlenerek yerel seçimlere hazır hale geldi. 18 Ağustos’ta partinin ilk kongresi toplanacak ve yeni yönetim belirlenecek. Medyaya sızan bilgilere göre Öcalan, eşbaşkanlardan birinin Kürt (Sabahat Tuncel), diğerinin Türk (Ertuğrul Kürkçü) olmasını önermiş. Yeni örgütlenmesiyle HDP’den beklenen ise, etnik temelli siyasetin sınırlarını aşarak toplumun tüm kesimlere seslenecek bir siyaset üretmesi.
Niyet iyi de...
Niyet, tamamen iyi olabilir ama önemli olan, bir sonuç verip vermeyeceğidir. Zira siyasette belirleyici olan, taşıdığınız niyetler değil aldığınız sonuçlardır. Acaba HDP -başta Öcalan olmak üzere- onu tasarlayanların beklentilerine cevap verebilecek mi? Birkaç nedenden ötürü bunun mümkün olduğunu zannetmiyorum.
Birincisi, HDP bileşenlerinin niteliği. HEP’ten bu yana Kürt siyaseti Türk soluyla birlikte olmak ve aynı şemsiye altında buluşmak için ciddi emek harcıyor. Böylesi bir birlikteliğe çok büyük değer veriyor. Solla ortaklaşma arayışının altında yatan ise “Türkiye partisi olma” isteği. Kürt siyaseti, eğer Türk soluyla beraber hareket ederse bu isteğine daha rahat ulaşacağını düşünüyor. Lakin bu düşünce somut hayatta bir türlü gerçekleşmiyor. Çünkü Kürt siyasetinin genellikle işbirliği yaptığı veya birleştiği çevrelerin halk nezdinde bir karşılığı yok. Bunlar çok dar alanda siyaset yaparlar, topluma değen bir yönleri bulunmadığından toplum üzerindeki tesirleri de neredeyse yok mesabesindedir. Dolayısıyla Türk solu ile birliktelikten doğacak bir örgütlenme veya parti, Kürt siyasetine bir ivme kazandırmaz, onu farklı kesimlerin temsilciliğini üstlenebilecek bir güce kavuşturmaz, onun oy tabanını büyütmez.
İkincisi, güç birliğine gidilen gruplar radikal sol söyleme ve ideolojik katılıklara sahip. Bu da onların toplumun ve zamanın gerçeklerine uzak düşmelerine neden olur. Mesela piyasa ekonomisi lanetlenir, merkezi ekonomi savunulur, kapitalizm ve emperyalizme karşı enternasyonalist bir mücadele ve dayanışma pratiğinin ortaya konulacağı belirtilir. Kâğıt üzerinde çok fiyakalı duran bu sözler, bazen Kürt siyasetinin yönetim katında bulunanları da etkisi altına alıyor ve siyaset üretirken onların gerçeklikten kopmalarına neden olabiliyor ama Kürdüyle Türküyle orta sınıflaşmaya çalışan Türkiye toplumu bu sözlere prim vermiyor.
“Kartaca yıkılmalı”
Üçüncüsü, Türk solunun AKP ile olan sorunlu ilişkisi. AKP’ye “Kartaca yıkılmalıdır” mantığıyla bakan bu kesime göre, AKP’den toplum için hiçbir iyilik doğmaz. AKP’ye asla güvenilmez; ona kategorik olarak karşı çıkılması gerekir. Bir sorunu çözmek için AKP ile işbirliğine gidilemez. Bunun yerine her yerde ve her zeminde AKP’yi zora sokacak eylemlerin yükseltilmesi icap eder. Yalnız burada şöyle bir sorun var: Sol, toplumsal bir tabana dayanmıyor, dolayısıyla meşru siyaset içinde solun, AKP’yi zorlayabilme veya ona karşı alternatif oluşturabilme ihtimali bulunmuyor. Bu sebeple sol, AKP ile mücadelesini güçlü bir zemine sahip olan Kürt siyaseti üzerinden yapmaya çalışıyor. Solun kendini Kürt siyasetine taşıtarak ideallerine ulaşmasının önündeki en büyük tehdit, AKP ile Kürt siyaseti arasında olası bir işbirliği. Siyaset, esnek olmayı, sert bir mücadele içinde olduğunuz kesimlerle bazı durumlarda ortak hareket etmeyi gerektirir. Ama sol kesimler, Kürt siyasetinin hedefleri AKP’yle birlikte davranmayı zorunlu kıldığı durumlarda dahi, hemen buna karşı tavır alıyor. Çözüm sürecinin başında böyle oldu. AKP ile görüşmelere başladığı için PKK ve BDP yöneticileri eleştirildi, AKP’nin oyununa geldikleri söylendi. Keza Gezi’de de PKK/BDP, AKP’ye dünyayı dar etmediği için solun gazabını üzerine çekti. Hemen her yerde Kürt siyasetçilerinden bunun hesabı soruldu, Gezi’ye katkı sunmadıkları için özür dilemeleri ve özeleştiri yapmaları beklendi.
Kısaca sol, kendi hedef ve önceliklerini Kürtlerin hedef ve önceliklerinin önüne koyuyor, Kürt siyasetinin buna uygun davranmasını bekliyor ve bu gerçekleşmediğinde de Kürt siyasetini eleştiriyor. Böyle pozisyon alan siyasi gruplarla birleşmekten doğacak bir yapının Kürt siyaseti için hayırlı sonuçlar doğuracağını söylemek, olmayacak duaya amin demek gibi. Bugün Kürt siyasetinin ihtiyacı, zorlama birlikteliklere gitmek değil, toplumsal talepleri doğru okuyan ve bunları karşılamak adına alternatifler ortaya koyan bir siyasi merkez inşa etmektir.
Radikal 2
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025