Vedat Bilgin

Alparslan Türkeş yüz yaşında
27.11.2017
840

 1970’li yıllar, Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın en acımasız en karanlık olaylarını yaşadığı zamanlarda koskoca Sovyetler Birliği’nin yıkılacağını söyleseniz size kim inanırdı? Rahmetli Başbuğ, karşısında toplanmış yaklaşık yirmi kadar gence, bir gün Sovyetlerin çökeceğini anlatırken aynı zamanda Türk dünyasının geleceğine dönük fikirlerini, projelerini paylaşmaktaydı.

“O toplantıdan çıkarken hemen herkesin yüzünde bir şaşkınlık ifadesini daha doğrusu sarsılmışlık halini görmek mümkündü. Onun konuşurken karşısındakilere hissettirdiği, inanmış ve kararlı bir dava adamıyla karşılaşmış oldukları duygusuydu; oldukça etkileyici bir konuşma tonu ve teferruatlı bir tarih ve siyaset anlatısı… Sokaklarda ‘sağ-sol çatışması’ diye adlandırılan olayların tırmanışta olduğu o günlerde, onun bir avuç gence anlattığı şeyler bambaşkadır, Türkiye, Ortadoğu ve Çin seddine kadar uzanan bir coğrafyanın geleceği üzerinde durmaktadır.”

SOĞUK SAVAŞ KARANLIĞI

Türkeş’in en büyük talihsizliği, şüphesiz Soğuk Savaş döneminde siyaset yapmış olmasıdır. Soğuk Savaşın cenderesinde kalan Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durması için asla fırsat verilmemektedir. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra ABD Türkiye’ye ambargo uygulamış, ülke adeta cezalandırılmıştır. Başta üniversiteler olmak üzere, sokaklarda yaşanan sağ-sol kutuplaşması hızla silahlı çatışmaya dönüşmüş, alfabenin muhtelif harflerinin bir araya gelmesinden oluşan, kendisini ‘solcu’, ‘sosyalist’ diye tanıtan birçok örgüt, adı ‘Silahlı Propaganda Birliği’, ‘Savaş Yolu’ vs. olan örgüt ve fraksiyon gazetelerinde öldürülmesi gereken insanların adları veya imha edilmesi gereken hedeflerin listesini yayımlamakla kalmıyor, orada yer alan insanlar veya hedefler göz göre göre imha ediliyordu.

O zaman ‘solcu’ veya ‘sosyalist’ olduğu sanılan bu örgüt ve karanlık yapıların adreslerinin Batılı istihbarat örgütlerine çıkacağını kimse tahmin edebilir miydi? Türkiye’ye sadece ambargo uygulanmıyor, siyasal ve ekonomik yapısı istikrarsızlaştırılıp, devlet adeta felç edilerek bir askeri darbenin de önü açılmış oluyordu.

“Sovyetler Birliği’nin çöküşü ardından birkaç olay aydınlığa kavuşacaktır: Bunlardan birincisi, ortaya dökülen Sovyet belgelerine göre bu ülkenin, TKP ve onun gençlik yapılanmasından başka neredeyse hiçbir fraksiyonla ilgisinin bulunmadığıdır.” Hatta ‘gizli TKP’de Türkiye’den kaçarak Rusya’ya gittiği söylenen, fakat Batılı servislerle irtibatlı bazı kimselerin yönettiği bir parti durumundadır ki Sovyet sonrası dönemde onlar bu kez Neo-liberal bir kimlikle görüleceklerdir. İkinci mesele, Türk dünyasının aşırı derecede geri bırakılmışlığıdır; bu gerilik sadece iktisadi değil, ondan daha önemlisi kültürel yoksunluk ve yerli aydınların tahrip edilmesi, etkisiz kılınmış olmasıdır.

TÜRK DÜNYASI NERESİ?

Sovyet sonrası dönemde Alparslan Türkeş Bey bu durumun büyük bir sorun olduğunun farkındadır ve bütünüyle bu meselenin çözülmesi yani Türk dünyasının okuyan gençleri ve aydınlarıyla Türkiye arasında ilişkilerin yoğunlaştırılması için gayret eder. Öğrenci değişim programına çok önem verir Türk dünyasından gelen gençlerin Türkiye ile bağlarını geliştirecek gençlik çalışmaları yapar. ‘Türk Dünyası Kurultayları’ toplamak onun fikridir fakat bunlar kendisinden sonra yarı resmi etkisiz folklorik temaşaya dönüşecektir.

“Alparslan Türkeş’in mücadelesinin merkezinde Türkiye’nin kalkınma davası merkezi bir öneme sahiptir. O sanayileşmesini başarmış, ekonomik bakımdan gelişmiş bir Türkiye’nin sadece Türk dünyasının ayağa kalkmasına hizmet etmeyeceğini bütün İslam halklarının da yarınlarını hazırlayan bir güç olacağını, bu coğrafyada sömürgeciliğin izlerini sileceğini düşünmektedir.”

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar