Yıldıray OĞUR
“Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki görevine psikiyatrik uygunsuzluğu gerekçe gösterilerek son verilmiş bir subayım. Askerlik yapmak için uygun görülmeyen psikolojik özelliklere sahip olduğum saptanmış ve ordudan uzaklaştırılmıştım. Şimdi bu niteliklere sahip olan benim bir soruşturmada kaynak/dayanak yapılmasını anlayabilmiş değilim...Ayrıca psikolojik yapımdaki bazı özelliklerin manipüle edilmek istendiğini, çeşitli operasyonlarda araç haline getirilmek istendiğimi gördüm, görüyorum... 2013 Haziranında memleket sathında yaşanmış olayların yabancı ülkelerin gerçekleştirdiği bir operasyon olarak gösterilmesini kabul etmiyorum. Buna şahsımın tanık gösterilmesin ise kişilik haklarıma saldırı olarak değerlendiriyorum. Yürüttüğünüz soruşturma çerçevesinde bu uyarılarımın dikkate alınmasını ve şahsıma atfedilen görüşlerin bir dayanak olarak kullanılmasını sona emesini talep ediyorum.”
Bu cümleler geçen yıl İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulmuş bir dilekçeden.
Dilekçeyi veren kişi Murat Papuç.
Papuç, 15 yıl orduda görev yapmış eski bir yüzbaşı. Daha sonra TKP’de siyaset yapmış. 2015’de oradan da ihraç edilmiş. Sert bir ulusalcı, Gezi eylemlerine katılmış, AK Parti iktidarına muhalif bir isim. Bu köşeyi okuyanlar ismini herhalde hatırlayacaktır.
Papuç, Osman Kavala soruşturmasını 28 Mart 2016 günü verdiği ifadeyle başlatan kişiydi.
İfadesinde hiçbir delil, somut veri ileri sürmeden bir takım analizler yaparak Gezi olaylarının ve çözüm sürecinin arkasında dış güçlerin, Soros’un olduğunu, “Türkiye’nin Sorosu”nun da Osman Kavala olduğunu söylemişti. Onunla birlikte de çoğu sol içi fraksiyon kavgasında hasmı olan 26 kişinin daha ismini vermişti.
Ama kolluk kuvvetleri kendisinin ciddiye almadığı bu ifadeyi çok ciddiye aldı, soruşturma başlattı ve Kasım 2017’de de Osman Kavala’yı tutukladı.
Mahkemenin tutuklama gerekçesinde Papuç’un ifadesi vardı.
Tutuklanmasından ancak bir yıl sonra Kavala davasının iddianamesi ortaya çıktığında görüldü ki iddianamenin de tepesinde Papuç’un bu ifadesi duruyordu.
Suçlamaların şöyle tarif edildiği bir iddianameye, her akşam televizyonlara çıkan komplocu araştırmacı yazarların lakırdılarına benzeyen bu ifadenin ‘güçlü bir delil’ olarak girmesi herhalde şaşırtıcı değildi:
“Her ne kadar toplantıların içeriğine ulaşılamamış ve karanlıkta kalan yönleri olsa da iletişimin tespit tutanaklarından, Gezi’den sonra tekrar sivil itaatsizlik ve şiddetsiz eylem adı altında yeniden çeşitli gösteri ve eylemlerin yapılmasına yönelik bir takım eğitimler ve konuşmalar düzenlendiği kanaatine ulaşıldığından...”
İçeriğine ulaşılamayan toplantılardan, karanlıkta kalan iletişim tutanaklarından kanaatlere varılan bir iddianamenin birinci delili olan bu ifadenin sahibi, bu ortaya çıkınca savcılığa başvurdu ve polisin, savcıların, hakimlerin kendisinin bile ciddiye almadığı ifadesini bu kadar ciddiye almasına itiraz etti, psikolojik rahatsızlıkları yüzünden ordudan atıldığını hatırlattı.
Buna rağmen Osman Kavala, içi bomboş bir iddianameyle hapisteki 785’inci gününü tamamladı.
İfadesiyle soruşturmayı başlayan Murat Papuç ise henüz mahkemede ifadeye bile çağrılmadı.
Üçüncü yıla giren bu hukuki fars, nihayet geçen hafta AİHM’den net bir hak ihlali kararı, “soruşturma siyasi”, “derhal tutukluluğuna son verilmeli” tespit ve tavsiyeleriyle döndü ama dün görülen duruşmada mahkeme Türkiye iç hukukunun bir parçası olan, bigane kalamayacağı AİHM kararını da görmezlikten gelerek Kavala’nın tutukluluğuna bu ‘güçlü delillerle’ devam dedi.
Böylece 1987’de Özal’ın Türkiye’yi 12 Eylül hukukundan çıkarıp, bu ülkenin vatandaşlarına devletin sürekli değişen insafı dışında uluslararası bir hukuki güvence olarak verdiği AİHM’e bireysel başvuru hakkı ve 1990’da kabul edilen AİHM’in zorunlu yargı yetkisi büyük bir yara daha aldı.
80’lerde solcuların, 90’larda Kürtlerin, başörtüsü yasakları sırasında dindarların, siyasi hakları engellenirken Erdoğan’ın ve 33 yıldır bu ülkenin hakimlerinden adalet görmemiş binlerce insanının zor zamanlarda güvencesi olmuş, daha çok da olacağa benzeyen bir kapı biraz daha kapandı.
Peki ne uğruna?
Savcılar ve hakimler; “beni bu kadar niye ciddiye aldınız ki” diyen bir tanığın kuyuya attığı taşın peşinden gitmekten vazgeçmediler, içi boş çıkan büyük iddialardan geri dönmeyi gururlarına yediremediler, devlet büyüklerini yalancı çıkarmak istemediler diye!
Muhtemelen bu yaptıklarını da “Bak nasıl AİHM’e de boyun eğmedik” diye büyük bir vatanseverlik olarak görüyorlardır!
Böylece 80 milyon artık yerli ve milli hukuka emanet.
Peki yüzde yüz yerli ve milli bir teknolojinin kullanıldığı bir hukukta başımıza neler gelebilir?
Mesela size gıcık olan bir akrabanız, sizi terörist diye ihbar edebilir.
NASA çalışanı bir ABD vatandaşı olmanız hatta ABD Başkanı bile sizi bu yerli ve milli hukukun elinden kurtaramaz.
Tıpkı Serkan Gölge’nin başına geldiği gibi.
Serkan Gölge aynı zamanda ABD vatandaşı da olan bir NASA çalışanı. 13 yıldır ABD’de yaşıyor ve çalışıyor. 2016 yazında tatil için geldiği memleketi Hatay’da 23 Temmuz 2016 günü evi basılarak gözaltına alındı.
Sonra hakkında 36 sayfalık bir iddianame yazıldı. Ama bu 36 sayfalık iddianamenin ilk 35 sayfası onunla ilgili değil. Genel olarak bir FETÖ tarifi, bilinen iddialardan ibaret.
36 sayfalık iddianamenin sadece bir sayfası, yazıyla sadece “1” sayfası Serkan Gölge’ye yönelik suçlamalar hakkında.
Peki ne yazıyor bu bir sayfada?
İddianameden soruşturmayı da başlatan en önemli tespiti okuyalım:
“22.07.2016 günü, Hatay Emniyet Müdürlüğü Muhabere ve Elektronik Şube Müdürlüğüne gelen 1008960 numaralı ihbarda;
“İsmim ve bilgilerimin gizli kalmasını istiyorum. Serkan Gölge isimli şahıs FETÖ’cülerin kriptocularından çok önemli biridir. NASA’da çalışıyor gibi söyler ancak kendisi CIA de çalışıyor. Ben bunu aile içinden duydum. Bu şahsın babasının adı...Serkan Gölge şu an ....babasının evinde. Bugün veya yarın İstanbul’a uçakla uçacak. Cumartesi veya pazar günü de Amerika’ya uçacak bu şahıs FETÖ örgütü içerisinde çok önemli kripto görevindedir.”
Suçlama bu kadarlık bir ihbar.
Peki böyle bir ihbar üzerime Emniyet ne yapmış?
Hemen ertesi günü yani 23 Temmuz 2016 günü ihbarda verilen adrese gidip Serkan Gölge’yi gözaltına almış.
Hiçbir soruşturma yapmadan, ihbarın ciddiyetini hiç araştırmadan.
Hadi diyelim o sırada darbenin üzerinden bir hafta geçmişti, ihbarcılık çok yaygındı, o günlerin havası böyleydi.
Ama aylar sonra çıkan iddianamenin ana suçlaması bu ihbardan ibaret. Yine hiç araştırılmamış, soruşturulmamış. İhbardaki kadar iddianameye konulmuş.
Peki iddianamedeki bu bir sayfadan ihbarı çıkarınca geriye kalan yarım sayfada ne yazıyor?
Diğer “deliller”. Yine okuyalım:
“2003 ve 2016 yılları arasında, İstanbul Atatürk Hava Limanından, çok sayıda giriş çıkış kaydının bulunduğu,
Son olarak, 26.06.2016 günü, İstanbul Atatürk Hava Limanından Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olarak ülkemize giriş yaptığı tespit edilmiştir.
İlgili soruşturma kapsamında, 23.07.2016 günü yakalanarak gözaltına alınan Serkan GÖLGE isimli şüphelinin ikametinde yapılan aramada; 1 ABD Doları ele geçirilmiştir.
...Örgüte koşulsuz olarak bağlılıklarını bildiren şahısları ödüllendirmek maksadı ile temsili olarak 1 (bir) ABD’ doları verildiği şeklinde bilgiler elde edilmiştir.
Ayrıca, Serkan GÖLGE isimli şüphelinin üzerinde yapılan aramada, Serkan GÖLGE adına düzenlenmiş üzerinde, “NOV 2018” ibaresi bulunan “007-739978” seri numaralı NASA (NatıonelAeronautics and Space Administration) (Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) kimlik kartı olduğu değerlendirilen kart ele geçirilmiştir.”
Özetleyelim deliller; 10 yılı aşkın süredir ABD’de çalışan birinin ABD’ye uçuş trafiği, bir hafta önce ABD’den ülkesine gelmiş birinden çıkan 1 dolar ve “ele geçirilmiş” bir NASA kartı.
Bu delillerle NASA çalışanı Serkan Gölge üç yıl hapis yattı.
Uğradığı haksızlık hakkında ABD medyasında onlarca haber yapıldı. Trump, Pompeo, ABD Dışişleri defalarca Türkiye’yi eleştiren açıklamalar yaptılar.
Nihayet üç yıl sonra geçen mayıs ayında Trump’ın bastırmasıyla, hakkındaki suçlama terör örgütü üyeliğinden terör örgütüne yardıma düşürülüverdi, hapishaneden ev hapsine çıkarıldı.
Ve geçen ay Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında Trump, dünyanın en önemli kanallarının canlı verdiği ortak basın toplantısında sözlerine şöyle başladı:
"Türkiye'nin az önce geri istediğimiz bir mahkumu serbest bıraktığını öğrendim. Az önce cezaevinden ev hapsine gönderildiğini öğrendim. Oradan da yakın bir zamanda Amerika'ya verilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yardımı için teşekkür etmek istiyorum. Bu harika oldu. İster mahkum, ister rehine deyin, serbest bırakılan bu kişi şu anda ev hapsinde. Yakın bir zamanda Amerika'ya gönderilecek olması iyi bir haber."
Ama Trump’ın bu sözlerine rağmen Gölge haftalık imza yükümlülüğü sürdüğü için hala Hatay’da, NASA’daki işine henüz geri dönemedi.
Peki ne uğruna? Ne uğruna Türkiye, hukukun ‘h’sinden bile anlamayan bir ABD başkanı tarafından, hapisten siyaseten adam kurtarılabilen üçüncü dünya ülkesi muamelesi gördü?
Tabii ki NASA çalışanı akrabasına gıcık olan birinin ifadesini tutuklama için yeterli gören, NASA kimlik kartını suç delili sayabilen savcılar, hakimler yüzünden.
Yani siyasi bir hasmınız sizi Sorosçu diye ihbar edebilir, küçüklükten beri başarılarınızı kıskanan yakın bir akrabanız sizi FETÖ’cü ve CIA ajanı diye polise bildirebilir ya da Samsun’da muhalif bir tweet atıp kendinizi bir anda Facebook’da trollük yapan o savcının karşısında bulabilirsiniz.
Artık bunları ciddiye alan, bu delillerle sizi iki-üç yıl hapiste tutabilecek yüzde yüz Türk hukukçularının ürettiği, yerli ve milli bir hukuk teknolojimiz var.
Bu yerli ve milli hukukun elinden sizi AİHM hatta ABD Başkanı bile kurtaramayabilir.
Ne kadar gurur duysak azdır!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025