Yıldıray OĞUR
Ama oturum kapalı. Yani tutanakları 10 yıl sonra okuyabileceğiz.
24 Nisan 1920’de Atatürk’ün Meclis’e iç ve dış gelişmeler hakkında bilgi verdiği ilk gizli celseden bu yana TBMM’de 270’ye yakın kapalı/gizli oturum yapılmış.
İlk gizli oturumlarda Adana’dan Fransızların tahliyesi, Rus Bolşevik Cumhuriyeti ile ilişkiler, Çerkez Ethem meselesi, Lozan Konferansı gibi meseleler konuşulmuş.
1950’lerde Kıbrıs olayları, 6/7 Eylül olayları için Meclis’te gizli celseler yapılmış. 90’larda Körfez Savaşı’nda gelişmeler ve diğer askeri tezkereler kapalı oturumlarda konuşulmuş.
Onların en meşhurlarından biri dün 17’inci yıldönümü olan 1 Mart 2003’deki tezkerenin geçmesi için hükümetin Meclis’i bilgilendirdiği kapalı oturumdu.
Ama demek hükümetin verdiği mahrem bilgiler bile kimseyi ikna edememiş olacak ki, Türkiye’yi bugün ABD’nin bile artık utanarak andığı haksız bir işgalin ortağı yapacak o tezkere, AK Partili milletvekillerinin oyları sayesinde reddedilmişti.
Daha öncekilerde olduğu gibi yarınki kapalı oturumda konuşulanlara da muhtemelen 10 yıl sonra açıkladığında kimse merak edip bakmayacak, böyle bir oturum olduğu bile hatırlanmayacak.
Ama Meclis’in bu kadar sessizliğe gömüldüğü, iktidar ile muhalefet arasında bir diyalog ortamı kalmadığı bir zamanda yine de alkış seslerinin uzağında meselelerin konuşulabilmesi, hatta yeni sistem nedeniyle bir bakanın milletvekillerine bilgi vermesi bile Türkiye için lüks sayılır.
O gece ülkenin vatandaşlarının haberleri duymaması için örneği artık çok az ülkede kalan bir yönteme başvurulup, sosyal medyanın fişi çekildiği için herhalde bu oturumun kapalı yapılmasına kimse şaşırmıyordur...
Ama Türkiye kamuoyundan bu kadar saklanan bilgilerin önemli bir kısmını muhtemelen önceki gün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki acil İdlib konulu oturumda bütün dünya öğrendi.
Oturumda söz olan Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Feridun Sinirlioğlu, askerlerimizin kim tarafından ve nasıl şehit edildiğiyle ilgili Türkiye’de duyulmamış bilgiler verdi.
Sinirlioğlu, Demirel’in Cumhurbaşkanlığı sırasında dış politika danışmanlığını yapmış, AK Parti iktidarları döneminde Dışişleri bürokrasinin en tepe noktalarında bulunmuş, Suriye meselesinde de en başından beri masada olmuş çok donanımlı ve tecrübeli bir diplomat.
BM’deki konuşmasında Rus Savunma Bakanlığı’nın olayla ilgili yaptığı açıklamayı satır satır yalanlamış.
“Türk askeri teröristlerin arasındaydı” diyen Rus Savunma Bakanlığı’na cevap olarak “Türk güçleri saldırının olduğu bölgede yalnızdı, çevrelerinde de hiçbir başka askeri trafik yoktu. Yani bunun mantıksal sonucu olarak askerlerimiz kasten hedef alındı” demiş.
Ruslar “Türk askerinin vurulduğunu öğrenir öğrenmez ateşkes için her şeyi yaptık” demişti, Sinirlioğlu ise “Ankara ve Rus güçleri arasında konvoyun lokasyonu hakkında yazılı iletişim vardı. İlk saldırıdan hemen sonra Rusları uyarmamıza rağmen saldırı devam etti” demiş.
Ama verdiği ve Türkiye’de hiç duyulmamış en kritik bilgi şuydu; Radar izlerinden saldırı sırasında rejim ve Rus uçaklarının birlikte “kol uçuşu” yaptıklarını (yani ortak bir görev için beraber uçtuklarını) tespit ettik.
Yani saldırıyı yapan Suriye uçağı bile olsa hemen yanında onunla birlikte uçan, bu göreve gönderilen, o uçağın arkasını koruyan, ne yaptığını gören uçak Rus uçağıydı.
Bunu BM’deki Türkiye Büyükelçisi doğrudan Rus muhatabının yüzüne bakarak, bütün dünyaya açıkladı.
Ama bu bilgi henüz Türkiye’de kamuoyuna açıklanmadı.
Belki kapalı oturumda Savunma Bakanı Hulusi Akar, milletvekillerine açıklar.
Aslında o da Rus Savunma Bakanlığı’nın açıklamasını benzer bilgiler vererek yalanlarken Rusların olaydaki rolü hakkındaki önemli bilgiler vermişti:
"Birliklerimizin bulunduğu yerler önceden Rusya'nın sahadaki yetkilileri ile koordine edilmesine rağmen bu saldırı gerçekleştirilmiştir. Saldırı sırasında karşı tarafın ilk atışına müteakip uyarı yinelendi buna rağmen saldırı devam etti, saldırılar esnasında ambulanslar dahi vuruldu”
Bütün bu resmi açıklamaların ardından Rusya’dan herhangi bir açıklama, özür ya da başsağlığı mesajı gelmedi.
Aksine önce Ankara’daki Rus heyetiyle görüşmeler yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’i arayarak telefonda görüştü.
Ve dün son dakika bilgisi olarak her yere şu haber düştü:
“Erdoğan ve Putin 5 Mart Perşembe günü Moskova’da görüşecek.”
Evet, Moskova’da olacak görüşme.
Daha önce Kremlin sözcüsü Peşkov, 4 ya da 5 Mart’ta yapılacağı duyulmuş görüşme için “o tarihlerde Putin’in programında başka görüşmeler var” demişti.
Rusya’nın devlet haber ajansı Ria Novosti’nin haberine göre Kremlin sözcüsü Peşkov bu görüşme için de “Zor geçecek” demiş.
Ria Novosti’nin sitesinde biraz dolaşınca görüşmenin zor geçeceğini tahmin etmek zor değil.
Rus resmi devlet ajansının sitesindeki haber manşetlerinin neredeyse tamamı Türkiye ile ilişkiler hakkında ve hepsi negatif.
Örneğin yine Peşkov, Cunhurbaşkanı Erdoğan’ın telefonda Putin’e söylediği “bizi Suriye’yle baş başa bırakın” sözleri için şöyle demiş: “Rusya, Suriye'de meşru hükümetin davetlisi olarak bulunuyor. Suriye'deki tüm diğer askeri güçler, uluslararası hukukun kural ve prensiplerini ihlal ediyorlar.”
Haberin altında 34 askerin, “teröristlerin Suriye güçlerine ateş açtıkları yerde bulundukları için hedef olduğu”yla ile ilgili Rusların resmi hikayesi tekrarlanmış.
Gece yarısı düşen bir haberde “Suriye’nin hava sahasını kapatmasından sonra Rusya’nın Türk uçaklarının güvenliğini garanti edemeyeceği” söyleniyor.
Tehditvari bu haberden Rusya’nın bir biçimde Türkiye’nin Suriye’nin hava sahasına girmesine göz yumduğu yorumu da çıkarılabilir.
“Çılgın adam” başlıklı bir başka haberde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafı var, Türkiye’nin Suriye’deki faaliyetlerini eleştiren yazılar derlenmiş.
Ve tabii Sputnik Türkiye çalışanlarının gözaltına alınması, evlerinde saldırıya uğramalarıyla ilgili açıklamalar ve haberler...
Dünkü görüşmede Lavrov, Çavuşoğlu’ndan gözaltına alınan Türkiye’deki Sputnik çalışanlarının serbest bırakılmasını istemiş, görüşmeden kısa bir süre sonra da Sputnik çalışanları serbest bırakılmıştı. Sputnik’in genel koordinatörü de bunun için Rus Dışişleri’ne teşekkür etmiş.
Gözaltının sebebi İngilizce yayın yapan Sputnik Int sitesinde çıkan, Hatay ile ilgili “Çalınmış Vilayet” başlıklı oradan buradan toplanmış operasyonel bir haber.
Ama tuhaf olan şu ki, imzasız bu haber Moskova’dan İngilizce yayın yayan Sputnik Int sitesinde yayınlanmıştı, gözaltına alınanlar ise bu haberi sitelerinde yayınlamamış Türkçe Sputnik Türkiye’nin çalışanları. Aynı yere bağlı olsalar da iki ayrı siteden ve editöryal ekipten bahsediyoruz.
Ayrıca Sputnik, Anadolu Ajansı ya da TRT statüsünde, Rus devletinin yurtdışı yayınları için kurduğu resmi bir kurumu.
Yani burada bu habere bir tepki gösterilecekse, yapılacak olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Sputnik çalışanlarını gözaltına almak değil, Ankara’daki Rusya Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı’na çağırmak olmalıydı. Tabii ki birincisini yapmak daha kolay ve maliyetsiz.
En azından dünkü görüşmede Çavuşoğlu, Lavrov’a bu haberle ilgili hassasiyeti herhalde bildirmiştir.
Belki de Perşembe günkü görüşmeye kadar ilişkilerin daha fazla gerilmesini kimse istemiyordur.
Muhtemelen Rusya’nın ben görmüyorum diyerek yol vermesiyle Suriye’deki rejim güçlerine karşı intikam saldırısı başlatan Türkiye de Perşembe gününe kadar başarılı hava operasyonlarına devam edecek.
Sonra ne olacak?
Muhtemelen 5 marttaki görüşmeden yine bir ateşkes ve başka bir İdlib planı çıkacak.
Peki ya sonra?
İşte yarınki meclis oturumunda esas konuşulması gereken de geçmişe takılıp kalmadan “peki ya sonra ne olacak” sorusuna makul cevaplar bulmak olmalı.
Keşke tersi olsaydı ama maalesef Türkiye, Rusya’nın dengi değil. Karşımızdaki askeri olarak baş edemeyeceğimiz, büyük bir devlet var.
Bu yüzden Rusların 34 şehitteki birincil sorumluluklarını Ankara ister istemez görmezden geliyor, gelmek zorunda kalıyor.
İktidara yakın gazeteciler, siyasetçiler de Putin’in içine kaçmış kötü ruhlardan, etrafını sarmış pis adamlardan, Yahudi komplolarından başarısız tevillerle bu kabul edilmesi zor durumu açıklamaya çalışıyorlar, çalışacaklar.
O yüzden 34 şehide rağmen, bir kere başsağlığı bile dilememiş Moskova’ya Putin’e gidilecek.
Sadece 2019 yılında yine benzer krizleri çözmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan beş kez (Ocak, Şubat, Nisan, Ağustos, Ekim) Rusya’ya gidip Putin’le görüşmüştü.
Bir kere daha Moskova yolu göründü.
İşte bu yüzden Türkiye, bu eşitsizliği dengelemek için Batılı müttefiklerle, onları göçmenlerle tehdit ederek değil makul bir dille konuşup anlaşarak ortak bir Suriye’den çıkış stratejisi geliştirilmeli.
Ama bu stratejinin ilk adımı bazı muhaliflerin söylediği gibi hemen İdlib’ten çekilelim olamaz, şayet milyonlarca mültecinin daha Türkiye gelmesi istenmiyorsa...
Ama bu amaçla İdlib’de bulunmanın ağır maliyeti de şimdiden 50 askerimizi kaybetmek olmamalıydı.
Hava desteği olmadan askerlerimizi Rusya’nın insafına bırakan geçici çözümlerin, sorunları erteleyen yeni Soçi, Moskova mutabakatlarının yine benzer ağır bedelleri ödetmesi hala çok mümkün.
Bundan sonra kimse Rusya’nın beş yıldır arkasında durmak için büyük bedel ödediği, Ortadoğu’daki ‘başarı’ hikayesi olan Esad’ı korumaktan Türkiye için vazgeçeceğini beklememeli.
Türkiye’de Suriye meselesinde duyarlı, Esad’dan haklı olarak nefret eden özellikle dindar, İslamcı kamuoyu Türkiye’nin Suriye’yi fethedemeyeceğini, rejimi deviremeyeceğini, muhaliflerin de bu saatten sonra maalesef kazanamayacağını artık kabul etmeli.
Ayrıca Türkiye her fırsatta Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğunu söylüyor ve meselelerini Rusya ile çözmeyi düşünüyorsa Afrin, Cerablus, El Bab gibi daha önce aldığı topraklardan da bir çıkış stratejisi geliştirmeli. Çünkü sıra oralara da gelecektir.
Parametreler bunlar.
Yarın Meclis’te konuşulacakları da 10 yıl sonra okuyacağız.
Umarım o zamana kadar Suriye’den bir çıkış planı bulunmuş olur.
Yoksa daha çok Moskova ziyareti görürüz...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları





















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025