Akif BEKİ
Halkın "yeter, söz milletindir" sloganıyla kendi kendini yönetmesine demokrasi, deniyor. Diğer adıyla el erki.
Zengin sınıfın hâkimiyetiyse bey erki, plutokrasi oluyor. Bunun Amerika icadı da dolarokrasi.
Aristokrasiyi tarih kitaplarından, oligarşi gibi takım iktidarı çeşitlerini siyasi nutuklardan bilirsiniz. Bürokratik oligarşi meselâ. Yargıç vesayeti anlamında jüristokrasiyi de ekleyin.
Demokrasi yani halk erki dışındakilere hep geçit verilmeyeceği söylenir. Tu kakadır onlar.
Ama bu gidişle, literatüre bir de kayyumokrasi türünü kazandırmak bize nasip olacak gibi görünüyor.
Hani iktidar, Türkiye'ye yerli ve milli bir muhalefet kazandırmanın kendilerine nasip olacağını söylüyordu ya… Siyasi rekabet adliyeye taşınarak, kayyum marifetiyle bu başarılacak sanki.
CHP'nin İstanbul İl Başkanlığına beklenen kayyum dün atandı, bir Genel Başkanlığı kaldı. Sırada kurultay davası ve Özgür Özel'in koltuğunun akıbeti var. Ona da atandı mı, tamamdır. Gül gibi bir kayyumokrasiye kavuşuruz.
8 Ekim 2023’teki kongrede Özgür Çelik, delege oyuyla il başkanı seçilmişti. Sandık kuruldu, oy verildi, bu sonuç çıktı.
Evet, yönetim değişikliği 2024'teki yerel seçimlerde CHP'ye İstanbul'da zafer, Türkiye'de birincilik kazandırdı... Fakat belli ki bu sonuç, herkesin hoşuna gitmedi. Kongreleri mahkemeye taşındı ve seçildikten 2 yıl, İBB'yi sandıkta yine kazandıktan 1 yıl sonra Çelik görevden alındı.
Diyeceksiniz ki... Özgür Çelik'in yerine kayyum atanan Gürsel Tekin de CHP'ye yabancı değil, tanıdık bir siyasetçi... Doğru. Fakat mahkeme kararıyla sahneye geri döndü. Sandıkla değil, atamayla.
İşte kayyumokrasinin inceliği burada. Belediye kayyumları da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı, hatta bazısı daha önce seçime bile girmişti.
Mesele kimin kayyum olduğu değil, nasıl geldiği. Sandıktan mı çıktınız, yoksa sandığı iptal ettirip mi geldiniz? Demokrasiyle kayyumokrasiyi ayıran çizgi burada.
Kayyum atamaları, sadece terörle mücadele için başvurulan olağanüstü tedbir diye savunulabiliyordu. CHP İstanbul başkanlığna kayyum kararı, o savunmayı da boşa düşüren bir gelişme.
Artık kayyum, belediyeden sonra siyasi partinin il başkanlığına da atanabiliyor. Demek sadece yerel yönetimlere özgü değilmiş, muhalefet partilerine de uygulanabiliyormuş.
CHP'ye dört koldan açılan soruşturma ve davaları, yargı eliyle muhalefetin dizayn edilmek istenmesine yoran zaten çoktu.
Aslında yolsuzlukla mı, CHP'yle mi mücadele edildiği sorusuna anketlerde çoğunluk, bu davaların hukuki değil siyasi olduğu cevabını veriyordu.
Üstüne de CHP İstanbul İl Başkanlığına bu kayyum ataması geldi. Sen misin mitingleri bırakıp, seçim sonuçlarının seçimsiz değişmesini kabullenip, belediye operasyonlarını sineye çekip, başkanlarının tutuklanmasını olağan karşılayıp, İmamoğlu ve diğerlerini hapiste unutup Ankara'nın rutin gündemine dönmeyen, der gibi.
Adli yıl açılışlarında ilan etmeniz yetiyorsa, yargının bağımsız ve tarafsız çalıştığına halkı inandırma, ikna etme derdiniz yoksa başka. Ancak varsa anlatılamayanı hadi şimdi anlatın bakalım... Yerelden başlayan kayyumokrasinin genele taşınmadığını, iktidarın seçimde kimle yarışacağına kendisinin karar vermek istemesiyle alakası olmadığını anlatın, anlatabilirseniz.
Yazarlar
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
29.08.2025
27.08.2025
26.08.2025
23.08.2025
21.08.2025
14.08.2025
13.08.2025
12.08.2025
9.08.2025