Akif BEKİ
Ama Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Anadolu Ajansı üzerinden hemen mesajı çaktı. ‘AB yanlış anlamasın, boşa sevinmesin, mülteci politikamızdaki değişiklikten geri adım yok’ diye.
‘Ensar-Muhacir kardeşliği’ söyleminden niye vazgeçildiğine dair son tezimi teyit ediyor bu da.
‘Daha fazla bakmaya, beslemeye mecbur muyuz’ diline geçişe, İdlib sancısından çok İstanbul seçimlerinin kaybı zorlamış görünüyor.
İdlib’den 34 şehit geldiği gece, Ankara gitmek isteyen göçmenleri durdurmamaya, AB’ye geçiş kapılarını açmaya karar vermişti.
Rusya’ya kızıp AB’yi cezalandırmak, mültecileri üstlerine sürerek acısını Batı’dan çıkarmak, dikkatleri başka tarafa çekmek vesaireye bağlama eğilimindeydi çoğu yorumcu. Ben de dahil...
Ama Rusya’yla barışılır, İdlib’de ateşkese dönülürken yine de bu karardan dönülmüyorsa; bunları da aşan başka bir açıklaması vardır.
O kararın bir anlık hışımla alınmadığı, üzerinde önceden düşünüldüğü, tasarlandığı ve uzun vadeli bir bakışa dayandığı anlaşılıyor.
Gitmek isteyene kapılar açık tutulmaya devam edecekse; kapıları açmak, mülteci politikasında İdlib’den ve AB üstünde mülteci baskısı kurmaktan bağımsız bir değişikliğe işaret etmez mi?
Sınırlarımızda kitlesel göç baskısının ortadan kalkması, o koşullarda ve gerekçeyle başvurulan geçici tedbiri değiştirmeyi gerektirmiyor...
İktidarın içindeki muhacir sevgisi de değişmiş olamaz...
Öylese mülteci politikasındaki kalıcı değişikliği açıklayacak tek şey, varlıklarına tepkinin seçim kaybettirecek noktaya ulaşması, sonucu tayin edecek ölçüde sandığa yansımaya başlaması değilse nedir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘daha fazla bakmaya, beslemeye mecbur muyuz’ vurgusu, önceki ‘Ensar-Muhacir kucaklaşması, dini ve insani duyarlılıkla bağra basma’ söyleminden maksatlı, planlı bir kopuş izlenimi bırakıyor. Konjonktürel ve spontane bir reaksiyon değil.
“Biz ensar bilincine sahip bir milletiz. Ülkemize gelen her kardeşimizi muhacir olarak görür, muhabbetle karşılarız. Onlara evimizi açar, ekmeğimizi bölüşürüz. Zaten AB’ye güvenerek bu adımları da atmadık. Biz öyle bir medeniyetin varisleriyiz ki bizim medeniyetimizde bu var” anlayışının çoğunluk nezdinde kabul görmediği, aksine oy ve seçim kaybettirdiği kabullenilmiş yani.
Yeni politika; iktidarın bununla mücadele etmek, tepkilerle didişmek yerine toplumsal gerçeklikle uzlaşmayı benimsediğini gösteriyor. Israr edilmeyecek, zıtlaşılmayacak demektir.
Eski politika, hakkıyla tartışılmadan, eleştirilere kulak asılmadan devreye sokulmuştu.
‘Esad zulmünün evinden barkından ettiği kardeşlerimize sırt mı çevirelim’ argümanıyla, üstünkörü püskürtülmüştü uyarılar.
Şimdi yeni politika da oldu-bittiye getiriliyor. ‘Doğrusu bu mu, ters tepmesin, bir uçtan öbörüne mi savruluyoruz’ diyenler, bozgunculukla suçlanıyor. Siyasi muhalefet fiilen imkansızlaştırılarak bastırılıyor.
İdlib’de ‘vatan müdafaası’ için savaşırken sırası değildi. Ateşkes sağlandığında da sırası değilse, doğru zaman ne zaman gelecek?
Hepimizin geleceğini, ülkenin kaderini etkileyen politika değişikliklerini tartışmanın, ‘ülkemizin dışarda köşeye sıkıştırılmak istendiği bir zamanda dış düşmana hizmet, içeriden sabotaj, operasyon ve ihanet’ sayılmayacağı gün ne gündür?
Şu yaşıma kadar ‘birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz tarihi günler’den geçmediğimiz bir günü olmadı memleketin.
Serbest tartışma ortamını korumadığımız, partiler üstü hayati kararlarda iktidarlar Meclis muhalefetini ve toplumsal desteği arkalarına almayı önemsemediği, eleştirilerden, uyarılardan yararlanmadığı için bir türlü gelmiyor olabilir mi o gün?
Dayatma yöntemi, siyaseten de kazandırmıyor. Bir düşünmeyelim mi yine de?...
Niye en kritik konularda bile deneme-yanılma yoluyla politika belirliyoruz?
Neden her sabah, günü kurtarma telaşıyla uyanıp temel tercihlerimizi yeniden yapmak zorunda kalıyoruz?
Sonuçları baştan öngörülse, Suriye ve mülteci politikasındaki bu gelgitler yaşanır mıydı?
Ödediğimiz maddi manevi bedellerden kaçınmak mümkün değil miydi?
Odatv’ye bu orantısız tepki neden?
Daha önce ifşa edildiyse sır niteliği kalmaz diye, devletin gizli kalması gereken bilgilerini yayınlamaktan gazetecileri beraat ettiren mahkeme kararları var.
MİT’in Libya şehidinin cenazesine ise ilçe protokolü katılmış, muhtar Facebook’unda paylaşmış, Ümit Özdağ Meclis’te açıklamış, gizliliği evvelce bozulmuş yani.
Ona rağmen, MİT mensubunun gizli kimlik bilgilerini haberleştirmekten Odatv’ci Barış Terkoğlu ile Hülya Kılınç tutuklandı.
Çağrılsa savcılığa ayağıyla gidecekken Terkoğlu, sabaha karşı polis baskınıyla evinden alındı.
Haberi kaldırdıkları halde, BTK idari kararla Odatv’ye erişim engeli koydu.
Odatv yayın yönetmeni Barış Pehlivan’la Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, aynı nedenle ifadeye çağrıldı.
Düz gelmiyor. Orantısız ve hatta hukuk üstü bir tepki verilmiyor mu?
‘Amaç medyaya gözdağı’ dedirtmenin alemi ne şimdi!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025