Akif BEKİ
Prof. Arif Verimli'nin bir paylaşımını not etmiştim. "Eşimizi ve işimizi erken yaşlarda seçeriz, bunu düzeltme çabasına da hayat deriz" anlamındaydı.
Üstat bir psikiyatr söylüyor. Uyduruk kişisel gelişim aforizmaları gibi yabana atmamak gerekirdi.
İşte bu yüzden Adalet Ağaoğlu'nu, eserleri kadar son röportajlarıyla da hatırlayacağım.
Bu yıl İstanbul Life Dergisi'nde Çınar Oskay'a, geçen yıl da Sabah'ta Tuba Kalçık'a konuşmuştu.
İkisinde de aynı çarpıcı mesajlar öne çıkıyordu.
İlki: "Bu kadar yaşamak istemezdim."
Ona bunu söyleten neydi? İlk romanı "Ölmeye Yatmak"a bir gönderme mi?
64 yıllık hayat arkadaşı Halim Ağaoğlu'nu 2 yıl önce kaybetmişti. Ve artık 90'larındaydı.
Yaşamaya doymuş gibi 'bu kadarı yeter, ölemiyorum bile' diye sitem ediyordu. Hayat dolu olmasa, onca eser verebilir miydi oysa!
Göçe hazırlanıyordu da vedalaşma biçimiydi belki. "Ölüyorum tanrım, bu da oldu işte, üstü kalsın" diyen Cemal Süreya'ya muzipçe bir nazireyle...
Hayattan bezmişe benziyordu. Geride yalnız ve geç kalmışlıktan yakınıyordu. "Çok güzel bir evlilik yaşadık, ender bulunur bir anlaşma" dediği, eski günlere özlemini saklamayarak.
Ne derseniz deyin...
Belli ki düzeltme çabası gerektirmeyen bir eş seçimi yapmıştı. Ve eksikliğine katlanamıyor, ardından büyük yoksunluk çekiyordu.
Peki ya şuna ne buyurulur: "Açık söyleyeyim, Halim beni ben olarak sevmedi. Yazarlığımı sevdi o."
Kendisi de en çok Halim Bey'in onun yazarlığını sevmesini sevmiş gibi görünmüyor mu cümle?
İş seçimi de isabetliydi demek. İkide iki tutturan kaç talihli var aramızda?
Hem eş hem iş seçimlerinden son derece memnun olduğu anlaşılıyor.
Fakat mutlu muydu?
Aceleyle hemen karar vermeden önce Adalet Hanım'ın son sözlerini dinleyin.
Eş ve iş seçimlerinin düzeltme gerektirmemesi aynı anlama gelmiyor çünkü. En azından onun için.
Aksi halde şöyle der miydi: "Mutlu olsam yazar mıydım? Bir şeylerden mutlu olmadığım için kaleme sarıldım."
Sadece yazar olmanın bir ön şartı olarak düşünmeyin mutsuzluğu. Hayır! Bütün icatların, keşiflerin, fetihlerin ön şartı olduğunu savunan görüş bile var.
"Evlilikte ya mutlu olursunuz ya filozof" şeklindeki takılmaların altında bir gerçeklik payı arayan çoktur.
Kristof Kolomb'un rahat veren bir eşi olsa, Amerika kıtasının bile hala keşfedilmemiş olabileceğine inananlar biliyorum.
'Kim mutlu ailesini bırakıp ikide bir kendini denizlere vurur, tehlikeli maceralara atılır ki' yaklaşımı...
Yıkıcı savaşların aslında can sıkıntısından çıktığı iddialarını da duymuşsunuzdur.
İskender, dünyayı fethe çıkmaz mıydı sıkılmasa?
"İhtiyaç medeniyetin üstadıdır" denir. Fakat medeni gelişmelerin itici gücü aslında mutsuzluk bu durumda.
Fatihleri, kaşifleri, mucitleri, yazarları ve sanatçıları harekete geçiren şey tatmin arayışı yani. Evde bulamadıkları tatmin...
Adalet Ağaoğlu'nun unutulmaz verimini mutsuzluğuna borçluysak eğer...İçindeki boşluğu doldurmak, dayanılmaz yoksunluğunu gidermek için mi yazdı?
Öyleyse en sadık derdi, mutsuzluğuydu. Eşinin kaybıyla yoksunluğu, yalnızlığı, usanmışlığı katlanılmaz bir hal aldı. Ve Sezai Karakoç'un "Uzatma dünya sürgünümü benim" dizesindeki hissiyatı kendince böyle dışavurdu.
Romanlarına da sonradan düzeltmek istemeyeceği isimler seçmişti. Bu konudaki titizliğinin takdir edilmesinden gurur duyuyordu.
"Ruh Üşümesi" ve "Dert Dinleme Uzmanı" gibi adlar koymasına bu açıdan bakabilirsiniz. Bitsin istiyordu. Ama bir ömür içini kemiren, ona başyapıtlar yazdıran dert, yaşadıkça onu terk etmeyecekti.
"Bu kadar uzun yaşamayı hiç istemedim. Üzülmesinler diye yakınlarıma güler yüzlü yaşamaya mecburluk rolü yapıyorum" dedirtiyordu bıkkınlığı.
Uzun yaşamaktan şikayetçiydi, "En sahici itirafım bu olsun" notu düşerek.
Yaşamak için bir nedeninin kalmamasını, eş ve iş seçimlerinin ikisini de kaybetmesine bağlıyordu:
"Halim gitti ben hala buradayım, tükendim, hayatım boyunca ara vermemiştim ama artık yazmayı bıraktım, kendimden sıkıldım..."
Anlamsız geliyordu besbelli, yazmadan yaşamak. Yaşama arzusunu, hayatının amacıyla, anlamıyla birlikte yitirmişti.
Gurbeti artık sona erdi. Gözü arkada kalmadan, yazmaya doyarak, manevi acılarından kurtulmaya gitti. Huzur içinde yatsın.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025