Ali Saydam
15 Temmuz'da püskürtüldüler ya, şimdi yine onları besleyecek ve günü geldiğinde hayat öpücüğünü verecek olan Hıristiyan Batı'dan destek hizmet servisi almaya başladılar bile. Moody's, Türkiye'deki yüzde 3.9'luk büyümeyi, 4.9 milyar dolarlık (8 ayda) bütçe fazlasını görmezden gelerek kredi notumuzu düşürdü ve ne kadar müzmin muhalif varsa her birinin yüreklerine su serpti. Kraldan çok kralcı bir üslupla Hasan Cemal Bey de, “Moody's geç bile kaldı” demiş Pazar günkü internet yazısında.
Hasan Cemal, tam bir şeamet tellalı üslubuyla beyazdan siyaha uzanan renkler skalasında grileri bile atlayarak en karanlık gözlüklerle ülkeye bakıp, gerçekten var olan intihar saldırıları, terör gibi büyük sorunlarımızı da ekleyerek, 'Niye bu ülkeye yatırım yapılsın?'a vardırıyor lafı. Eğriyle doğruyu ille de buluşturacak ya, Moody's ile Suriye bağını da kurarak şu soruyu da sormuş:
“Özellikle Suriye'de izlenmekte olan çizgi, Türkiye'nin 'güvenlik riski'ni artırmıyor mu? Bu durum, siyasal belirsizliği biraz daha körüklemiyor mu?
Yine Suriye'yle ilgili olarak Kürtler konusunda Washington'la anlaşabiliyor mu Ankara?”
Zaten meselenin bam teli de orada. Washington'la anlaşılsa Hasan Cemal ve arkadaşları derin bir nefes alacak. Acaba tarihimizin hangi döneminde mevcut iktidara karşı olan aydınlar aynı zamanda ABD'ye de kendilerini bu kadar yakın hissetmişlerdir?
Emperyalizm hepimizden habersiz dünyadan tasını tarağını toplayıp gitmiş olabilir mi? Bizim İrlandalılarımız'ın bu ABD düşkünlüğünü nasıl açıklamalı? Erdoğan düşmanlığıyla ABD düşkünlüğü arasındaki dolaysız bağın, kendi hedef kitleleri açısından bu kadar ayan beyan ortalığa saçılıyor olmasından da rahatsızlık duymamaları tuhaf değil mi?
Erdoğan karşıtlığının ABD ve AB dostluğu anlamına geldiği yolundaki izlenimin altını bizzat kendileri çizmeye başladılar ve bunu yaptıkları sürece muhalefetin seçimle iktidara gelme umutlarının da iyiden iyiye azalacağını düşünemiyor olabilirler mi?
Moody's Türkiye'nin notunu düşürdüğünde bizim seçmenimiz ya da halkımız veya okurumuz sevinir mi, üzülür mü? Türkiye aleyhine dünyada ne olursa sevinmeli mi? Gerçeklikle bağını yitirmek dedikleri böyle bir şey olmalı. Peki ya siyasetçilere ne demeli? İktidara talip olan siyasetçilerin gerçeklikle bağlarını yitirip kendi hayal dünyalarında savrulma lüksleri var mıdır? Bir CHP milletvekili, örneğin Moody's notu için 'Oh olsun!' veya bu anlama gelen 'Niye şikâyet ediyorsunuz, gerçekler ortada' benzeri ifadeler kullanabilir mi?
Dün Yeni Şafak online'daki derleme haberde Moody's atağının 1994 yılındaki krizi akla getirdiği belirtilerek söyle deniliyordu:
“Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 17 Nisan 1993 tarihinde şaibeli ölümünün ardından, Türk ekonomisinde negatif bir ivme kaydedildi. Gelişen süreç boyunca tüm çabalar yetersiz kalırken, Moody's gibi kuruluşlar Türkiye'nin kredi notunu düşürerek ekonomiye son darbeyi yaptı ve 1994 krizi patlak verdi.”
Şimdi de 15 Temmuz FETÖ kalkışmasının sonrasında aynı hamleyi yapıyorlar. Çünkü ekonominin kriterleriyle bakıldığında olup bitenler mantık dışı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Moodys'in almış olduğu not indirme kararı Türkiye ekonomisinin temel makro dinamikleri ile hiçbir şekilde örtüşmemektedir.” diyor.
Maliye Bakanı Naci Ağbal da, Orta Vadeli Program'ın (OVP) beklenmesi mümkünken bunun yapılmamasını Türkiye'ye haksızlık olarak değerlendirmiş. Haksızlık elbette. .Kararın ekonomik değil siyasi bir kurgunun gereği olduğunu ekonomistler de, siyasiler de, konuyla ilgilenen herkes de, dünya da görüyor.
İnandırıcı ekonomik gerekçelere dayandırılmayan değerlendirmelere imza atan kredi derecelendirme kuruluşları, bu riski göze aldıklarında yapıp ettikleri kendi karnelerine de işlemiyor mu sanıyorsunuz? Belgesellere bile konu olmuştu. Standard&Poors, Moody's, Fitchgibi kuruluşlar, 2008 küresel kriz döneminde batan şirket ve bazı ülkelere en üst düzeyde notlar verip felakete neden olanlar listesinde ön sıralarda yerlerini almamışlar mıydı? 2008 büyük krizinde itibarlarını çöpe atan bu kuruluşların hayli yüksek para cezalarıyla baş başa kaldıkları hafızalardan silindi mi?
Örneğin 2011'in en iyi belgesel Oscar'ını da alan, Charles Ferguson'unInside Job (İç İşler) adlı belgeselini bir kez daha izleyesim var. (Matt Damon seslendirmişti.) 2008'in küresel finans krizinin nasıl adım adım oluşturulduğunu, krizin patlak vermesinden birkaç gün önce Moody's, S&P gibi ünlü kredi derecelendirme kuruluşlarının Freddie Mac,Goldman Sachs, Morgan Stanley ve Lehman Brothers gibi bankalara bol keseden verdikleri o en yüksek notlarını, ünlü aaa'larını nasıl takdim ettiklerini hayretlere dûçâr olarak izlememiş miydik?
Herkesi şaşırtarak birdenbire gözler önünde batan İzlanda'ya da öncesinde “harika, her şey kusursuz mükemmellikte” diyen notları da bu kuruluşlar vermişti.
Cuma günü Moody's'in Türkiye'nin kredi notunu düşürmesiyle dün sabah Borsa İstanbul yüzde 4,40 kayıpla haftaya başladı ve Dolar 3 liraya çıktı. Toparlanacağımız kesin. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in dediği gibi, “En iyi cevap, reformları hızlandırmak ve mali disiplini korumak” olacak. Mehmet Şimşek, “Durmak yok, reformlara devam. Birçok iç ve dış şoka rağmen ekonomimiz, küresel kriz sonrası yüzde 5.2 büyümüştür” diyor.
Aklın sesi budur. Aklımızın yolu da budur. Birilerinin de ayakları yere bassın ama değil mi? ABD'nin koluna girerek bu halkın sempatisini asla kazanamayacağı yolundaki apaçık gerçeklikten bile uzak düşmüş olanlara verilecek en iyi cevaptır; 'Durmak yok, reformlara devam'.
Türkiye, dünyayı (ve de Türkiye'deki ecnebi aydınları) bir kez daha şaşırtacaktır. Kimsenin şüphesi olmasın.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019