Berrin Sönmez
Siyasi sorumluluk sahiplerinin ve diğer kamu görevlilerinin, kanunun tanıdığı hakları kullanmaktan vatandaşlarını caydırmaya çalışması kabul edilemez. Ayrıca boşanma hataysa bile şu veya bu şekilde telafi edilebilir. İnsan hayatı öyle değil. Geri gelmiyor, boşandığı veya boşanmak istediği için öldürülen kadınlar.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sn. Fatma Betül Sayan Kaya, bazı aile danışma merkezlerinin kapatılacağını söylüyor. Tam da ASPB tarafından yeni yayınlanmış olan Türkiye’de kadın raporunu değerlendirmeye niyetlenmişken. TÜİK istatistiklerine dayalı bakanlık raporu, ülkede kadının yaşadığı içler acısı hali gözler önüne sererken ilgili bakanın aile danışmanlığına boşanmayı önleme mekanizması olarak baktığını gösteren demeci de bu içler acısı halin nedenlerini gözler önüne serer nitelikte. .
İstanbul’da (nedense Türkiye değil) aile danışma merkezlerine giden çiftlerin genellikle boşandığı (?) iddiasıyla bu merkezlerin kapatılacağını söylüyor, sayın bakan. Ehil ve yetkin olmayan kişilerle çalışıldığı ve “mahalle aralarında kurulduğu” tanımlamasıyla işaretliyor, bazı merkezleri. Gerekçe de çok makul. Haklarında şikayet varmış. Bahse konu merkezlere, kadın sivil toplum örgütlerine ait kadın danışma/dayanışma merkezleri dahil mi, demeçten anlaşılmıyor. Takip etmek gerek. Sayın bakanın dile getirdiği şikayetler üzerine nesnel bir soruşturma yapıldı mı yoksa bunların bazı kişilere ait indî değerlendirmeler mi olduğu da demeçten anlaşılmayan önemli bir başka soru.
Sn. Bakan dile getirdiği gibi çeşitli danışma merkezlerini kapattığı takdirde aile/evlilik danışmanlığı işi kimi belediyelerin tekelinde kalabilir. Danışanlarını şiddete boyun eğmeye çağıran, kadının çalışmasını zararlı gören bazı makbul kadınlar, bu belediyelerin gözde danışmanları. Aileyi, kurum olarak önceleyip içindeki kadın ve çocuğun haklarını yok sayan, yok eden, insanı önemsizleştiren belli bir yazar/danışman kitlesi hakim kimi belediyelerde. Ev içindeki şiddetin orayı artık güvenli bir yuva olmaktan çıkardığını görmezden gelerek, aileyi kutsayarak kadını, şiddetle yaşamaya mahkum ediyorlar. Belediyelerin aile danışmanı kadrolarını işgal edenlerin ehliyet ve liyakatini de sorgulamalı sayın bakan.
Yazık ki bu boşanma karşıtı söylemler, boşanmayı kolaylaştırmış tek semavi din olan İslam adına dile getirilmekte. Kendi dindarlık algılarını topluma dinin kuralı gibi sunmaları, çokça tartışılması gereken bir konu. Nihayetinde yeryüzünde ne kadar dindar varsa o kadar da din algısı vardır. Başka bir deyişle inançların gündelik hayat pratiklerine yansıyışı her dindarda farklıdır. Ve dindarlar kendi hayatlarının hesabını ahirette verecekleri inancıyla kamu yöneticilerine değil yaratana karşı sorumlu olduklarını bilirler. Fakat sorumlulukları kanunları uygulamak, yürütmek olan kamu görevlilerinin, kendi şahsi dini mülahazalarıyla iş görmesi asıl sorun…
Siyasi sorumluluk sahiplerinin ve diğer kamu görevlilerinin, kanunun tanıdığı hakları kullanmaktan vatandaşlarını caydırmaya çalışması kabul edilemez. Ayrıca boşanma hataysa bile şu veya bu şekilde telafi edilebilir. İnsan hayatı öyle değil. Geri gelmiyor, boşandığı veya boşanmak istediği için öldürülen kadınlar.
Başta belirttiğim raporu didiklemeyi sonraya bırakıp şimdilik şiddet bölümüne ilişkin tek bir soruna dikkat çekeyim. Önce ilgili bölümden istatistik bilgileri:
“Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet 2008 ve 2014 Araştırma sonuçlarına ilişkin bazı veriler şu şekildedir:
2014 araştırmasında ülke genelinde yaşamının herhangi bir döneminde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı %36’dır (son on iki ayda %8). Bu oranın 2008 araştırmasında %39 olduğu görülmektedir.
Yaşamının herhangi bir döneminde duygusal şiddet yaşayan kadınların oranı %44’tür. Bu oranın 2014 ve 2008 araştırmalarında değişmediği gözlemlenmektedir.
2014 araştırmasında yaşamının herhangi bir döneminde cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı %12’dir (son on iki ayda %5). 2008 araştırmasında ise bu oran %15 olarak görülmektedir. 2014 araştırmasında yaşamın herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddetin birlikte yaşanma oranı %38’dir. 2008 araştırmasında ise bu oran %42’dir.
2014 araştırmasında kentte fiziksel şiddet oranı %35 iken kırda %37,5’tir. 2008 araştırmasında kentte fiziksel şiddet oranı %38 iken kırda %43’tür. 2014 araştırmasında yaşadıkları fiziksel şiddet sonucunda yaralanan kadınların oranı %26’dır. 2008 araştırmasında ise bu oran %25’tir.
2014 araştırmasında en az bir kez fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmış kadınlardan eğitimi olmayanların oranı %43, lisans ve lisansüstü üzeri düzeyde eğitim alanların oranı ise %21’dir. 2008 araştırmasında ise bu oran eğitimi olmayan kadınlar için %55,7’dir.
2014 araştırmasında yaşadıkları şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı %44’tür. 2008 araştırmasında ise bu oran %48,5’dir. Geçen süre içerisinde yaklaşık yüzde 5’lik bir düşüş yaşanmıştır.”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünce hazırlanan “Türkiye’de Kadın Ocak 2017” başlıklı rapor çokça konuşulmayı hak ediyor. Eğitim, sağlık, çalışma yaşamı gibi kadına yönelik şiddet de raporun bölümlerinden birisi. Kadının statüsünü ve temel sorunları, mevcut durum ve mevzuat açısından değerlendirerek yapılmakta olanlarla yapılması planlananlar hakkında bizleri bilgilendiren bir rapor. Diğer bölümlerinde TÜİK verilerine dayalı pek çok istatistik bilgisi yer almasına rağmen şiddet bölümündeki istatistik sadece yukarıda alıntıladığım kadar. Bu bilgiler de anılan genel müdürlüğün yürüttüğü şiddet araştırmasının 2014 raporuna ait. Parantez içerisinde verilen son on iki ay bilgilerinin kaynağı ve güvenilirliği şüpheli zannımca. Belirli bir kaynaktan alınmış güvenilir bilgi olsa niye parantez içinde verilsin? Ama yine de gönül doğru olmasını umuyor. Keşke 2014 raporunda %36 olan fiziksel şiddet oranı son on iki ayda %8 olsa. Ama daha önemlisi sayısal verilerde fiziksel şiddetin cinayet boyutuna ilişkin hiçbir bilginin yer almayışı. Anılan raporun şiddet bölümünde erkek terörünün cinayetlerine kurban giden kadınlara ima yoluyla bile işaret edilmeyişi. Çok vahim…
Bu konuya devam etmek niyetiyle bu yazıyı bitirirken sayın bakana iki çift sözüm var. Randevu alabilme ümidim olmadığı için de buradan yazıyorum.
1- Sayın Bakan, adını dahi ağzınıza almadığınız, raporlarınıza yazmadığınız bir sorunu çözemezsiniz. Önce sorunun adını koymalısınız. Kadınların cinayetlere kurban gidişinin sebeplerini anlamak ve bu cinayetleri önleyebilmek sizin görevleriniz arasında. Bu görevinizi yerine getirebilmek için de ilkin sorunun farkında olmalı ve adını koymalı, raporlarınızda yazmalısınız.
2- Bakanlığınız raporunda hiç değinilmese bile terör kurbanlarının sayısıyla yarışır sayıda kadının yakınları erkekler tarafından öldürüldüğünü ve bu sayının 2016 yılında 328 olduğunu basın ve STÖ araştırmalarıyla biliyoruz. Bildiğimiz bir şey de maktul kadınların çok büyük bir kısmının boşanmak istediği veya boşandığı için öldürüldüğü. Boşanma karşıtı söylemlerin boşanmak istediği için kadın öldüren cani zihniyeti besleme ihtimali çok yüksek. Yerleşik, yaygın ve yanlış toplumsal algıyı, zihniyeti değiştirmek gerekirken pekiştirmeyelim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024