Burhanettin DURAN
Fransız Cumhurbaşkanı Macron, her vesileyle AB'nin Türkiye ve Rusya ile "stratejik ortaklık kurması" önerisini tekrarlıyor. Bir hafta içinde iki defa bu konuya girdi. Önce, Avrupa'nın "ABD'ye yaslanamayacağını" belirterek Rusya ve Türkiye ile "stratejik ortaklık kurulmasını" istedi.
Sonra aynı görüşü önemli bir eklemeyle tekrar etti. Macron'a göre "ErdoğanTürkiye'si Mustafa Kemal Türkiye'sinden" farklıdır.
Ve Türkiye "Pan-İslamcı gündemi" sebebiyle AB'ye "tam üye olamaz." En sondün Macron, Helsinki'de "Rusya ile ilişkilerin modernize edilmesi" önerisini yineledi. AB'nin Türkiye ile geliştireceği "yeni stratejik ilişkinin savunmakonularını da içermesi gerektiğini" belirtti.
Bu öneri, Rusya ile yakınlaşma isteğini gösterirken Türkiye ile mevcut ilişkiyi yeniden tanımlama arzusuna işaret ediyor. "Tam üyelik" perspektifini de "imtiyazlı ortaklık" seçeneğini de kenara bırakmayı ileri sürüyor. Şimdilik muğlak bir "stratejik ortaklık" tamlaması getiriyor. Nitekim Dışişleri Bakanlığımızdan "halen zaten stratejik ortak durumundayız, Türkiye tam üyelik hedefine bağlıdır" yönünde karşı açıklama geldi.
Macron'un derdi, ABD'nin küresel angajmanlarının köklü değişime gittiği bir dönemde Avrupa'nın "istikrarını" ve "güvenliğini" korumak. Rusya ve Türkiye ile dengeli ve yapıcı ilişkiler kurulamazsa Avrupa'nın yeni tehditlere karşı koyamayacağını biliyor. Bırakın "bağımsız ve güçlü Avrupa" fikrinin hayata geçmesini AB mevcut halini bile koruyamaz.
Brexit'i de göz önüne aldığımızda AB'nin içyapısını daha bütünleşik hale getirme ve ortak dış politika ile güvenlik çerçevesi oluşturma ihtiyacı öne çıkıyor.
Macron, yeni önerisiyle Rusya'nın baskısını önlemek istiyor. Türkiye'yi de tam üye yapmadan bir şekilde AB'nin yanında (içinde değil) tutmak niyetinde.
Zira Avrupa demokrasileri terör ve göç sorunları ile mücadele etme konusunda Türkiye'ye muhtaç. Bu tehditlere karşı Türkiye'nin 2011'den beri gösterdiği direnci sergilemeleri beklenemez.
Avrupa duvarları yükseltilen bir kale olmakla kalmaz.
Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi akımlarının yaratacağı kargaşa ile bu kale içine çöker.
Türkiye'nin ABD ile geriliminin AB ile yakınlaşma gündemi oluşturması olumlu. Merkel ve diğer Avrupalı liderlerden gelen destek mesajları havayı yumuşatıyor. 2016 darbe girişiminden sonra gerilen ilişkileri yeni bir iklime taşıyor.
Ankara'nın "Reform Eylem Grubu"nu toplayarak AB reformlarını hızlandırmamesajı vermesi de ayrıca önemli. Ancak Türkiye-AB yakınlaşmasının Macron'un söylediği gibi muğlak bir stratejik ortaklık şeklinde yürümesi mümküngörünmüyor. Brüksel ve Ankara'nın ilişkiler açısından önlerinde üç seçenek var.
Her seçeneğin zorlukları ve imkânları bulunuyor.
1- Tam üyelik sürecini yeniden canlandırmak.
Ankara kapsamlı reformlara yönelirken Brüksel de Türkiye'nin terörle mücadelesine destek verir. Gümrük Birliği güncellenir ve vize serbestisi sağlanır. Diğer başlıklar uzun vadeye yayılarak tam üyelik perspektifi korunur.
2- Brexit realitesi de göz önüne alınarak Merkel'in önerisi gibi yeni bir imtiyazlı ortaklık teklifi getirilir.
İngiltere'nin AB ile varacağı formüle benzer bir entegrasyon üretilebilir.
3- Macron'un Rusya ile Türkiye'yi benzer konuma koyan düşük seviyeli stratejik ortaklığı tartışılır. Bu seçeneğe tartışılır diyorum zira ilk iki seçeneğin aksine Türkiye'yi Avrupa ile nitelikli bir entegrasyona taşımayacağı için söylemden öteye geçemez. Türkiye, AB'ye bir türlü dahil edilmeden dengelenemez. Ankara'nın Moskova ile derinleşen ilişkisinin sonuçlarını AB yönetemez.
Türkiye'nin bugünkü ekonomik destek ihtiyacına bakarak yapılan ve İslamcı suçlaması ile dile getirilen öneri pozitif bir gündem sayılmaz. Macron'un bakış açısını değiştirmesinde fayda var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020