Cengiz AKTAR
Cuma notları
Anayasasız, yasamasız, yasasız yürütme
2 Nisan’da TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya “AKP Daraltılmış İl Danışma Meclisi” toplantısında şunu dedi: “Demokratik anayasanın olmazsa olmaz en önemli şartı, mimarının millet olmasıdır. 1982 Anayasasının yürürlükten kaldırılması yeni anayasanın yapılmasından, yapılmış olmasından daha önemlidir.Giderek parti görüşü olmaksızın ifade etmeye mecburum ki, yeni anayasa yapmasak dahi bu parlamentonun kurucu iktidar yetkisi içerisinde yürürlükteki anayasayı yürürlükten kaldırması gerçek bir demokratik kazanım olacaktır. Çok önemli, 5 yıl, 2 yıl, 3 yıl anayasasız kalabiliriz…”
Ahmet İyimaya’nın öngörüsü irticalen söylenmiş bir lakırdı değil. Anayasasızlığı AKP’nin dokunulmazlıkların kaldırılması yoluyla meclisi boşaltma, diğer taraftan içtüzüğü değiştirerek yasamayı şimdikinden beter bir “el kaldır-el indir” merasimine dönüştürme girişimiyle okumak lâzım. Türk Tipi Başkanlık Sistemi teklifinde zaten varolan göstermelik yasama bu yollarla başkanlıktan önce hayata geçecek.
AKP’nin hele AYM’ye olan alerjisi ile birlikte okuyunca içinde “yasa” geçen her fiil artık siyasî hayattan tard ediliyor. Yerine hâlihazırda yürürlükte olan “torba”, “başkanlık kararnamesi”, “talimat” geliyor.
Pazar ana travmamızın 101. yıldönümü
Soykırım gibi devasa bir cürümle yüzleşmedikçe, kurbanların torunlarına azamî adalet sağlanmadıkça bunun arkası gelir, bedeli artçı kötülüklerle ödenir. Ödeniyor da!
Bu, muazzam ve derin bir ahlâk sorunsalıdır. Zira soykırım, bugün işlenen kamusal, bireysel veya ortak suçların tümünden, nitelikleri ne olursa olsun, kıyas kaldırmayacak kadar büyük bir suçtur. Ermeni ve diğer Gayrimüslim unsurlara reva görülen ve kısa zamanda gerçekleştirilen toplu imha boyutundaki şiddet bu coğrafyanın tarihinde benzersizdir.
Soykırımı “sindirebilen” bir bünye için bugünkü suçlar haydi haydi sindirilebilir. Ve böylece kötülükle yatıp kötülükle kalkmaya devam ederiz. Ediyoruz da!
1915, 2015 boyunca çekilen zulmün yoğunluğundan ve toplumdaki yaygın bilgi eksikliğinden – ki bunların yüz yıllık adaletsizlik ve cezasızlık kültürüyle yakın ilişkisi var – ötürü gündeme lâyıkıyla oturmadı. 2016 için de aynı durum söz konusu. Ve gördüğümüz yaşadığımız gibi şiddeti artıyor melânetin ve bedelin.
Şiddetimizin milâdı 1915’e dayanıyor olmasın? Artık her yanımızı kuşatmış olan hukuksuzluğun, cezasızlığın ve hesapvermezliğin milâdı da…
Yüzyıldır çürüyen Türkiye yüzyıllık ama dapdar bir alana sıkışmış vaziyette debeleniyor 21. yüzyılın başında… Faşizme doğru…
Alman-Türk dostluğu
Almanya-Türkiye ilişkilerinin önümüzdeki günlerde iki randevusu var. İlkinde yarın Merkel AB’li Timmermans ve Tusk ile Antep’te ziyaret için pırıl pırıl yapılmış bir mülteci kampında Suriyeli çocuk kafası okşayıp fotoğraf çektirecek. Alman kamuoyuna “verdiğimiz paralarla oluyor” mesajı verecek, bizim verdiğimiz vergilerin parasıyla olsa da… Bugün dört akademisyenin davası var, 24 Nisan da Ermeni Soykırımı’nın 101. yıldönümü. Bu iki “sıkıntılı mevzua” gireceğini hiç düşünmüyorum.
Diğer randevu 2 Haziran’da. Ermeni Soykırımı’nda Almanya’nın rolünü ele alan ve epeyidir ertelenen deklarasyon Bundestag’da görüşülecek. Resmî Almanya’yı tarihî bir test bekliyor. Nazi geçmişiyle yüzleşmiş olmakla övünen ülke bakalım nasıl çıkacak bu işin altından. Merkel’in Erdoğan medyunluğunun, deklarasyonu boşa düşürme olasılığı çok yüksek.
İslâm İşbirliği Teşkilâtı zirvesinden notlar
Türkiye’nin dönem başkanlığını devraldığı toplantıdan geriye ne kaldı?
Erdoğan Medyası bir ara “Sisi geliyor” haberleri yapardı. Hatta diğerleri de bu sazana gelirdi. Sisi gelmediği gibi Mısır Dışişleri Bakanı devir teslimi yapıp toplantıya dahî katılmadan ayrıldı.
Toplantıya Ankara’nın yakın dostları Azerbaycan, Katar ve Suudî Arabistan en üst düzeyde katıldılar. Bu üçlünün yanında Bosna, Filistin, Kazakistan ve İran da en üst düzeyde temsil edildi. Geriye kalan 48 ülke bakan veya sefir seviyesinde temsil edildi. Mısır ve Suriye temsil edilmedi.
İran’ın katılımı, ardından Ruhani’nin Ankara’da ağırlanması Erdoğan Medyasını coştursa da bilmek gerekir ki İran bu çeşit toplantılarda, hele Suud varsa muhakkak en üst düzeyde temsil edilir. Ankara ikili görüşmeleri da ilişkilerin sütliman olduğu anlamına gelmez. Şu sırada Suriye’de Ankara’nın beslediği cihatçılarla İran ordusu savaşıyor.
Sünnî ve Suudî ağırlıklı toplantıda sadece İran kınandı, ne Suud, ne Bahreyn, ne İsrail’e bir çift söz edilebildi. Doğal olarak. Ruhani’nin Ankara ziyareti ise önceden öngörülmüş iktidarın bir nevî günah çıkartma operasyonundan başka bir şey değildi.
Toplantıda uygulanması imkânsız bir takım temenniler tekrar edildi. Bilmek gerekir ki İİT tamamen konsensüse dayalı asgarî kararların alındığı hükümetlerarası tıkanmış Sünnî bir yapıdır. AB gibi kısmen federal bir yapı olmaktan çook uzaktır.
Sonuçta toplantı epeydir olduğu gibi Erdoğan’ın şovuna fırsat verdi, İstanbul trafiği felç, vatandaş da mağdur oldu. Sırada 23-24 Mayıs’taki Dünya İnsanî Yardım Zirvesi var!
CENGİZ AKTAR / HABERDAR
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020