Cihan AKTAŞ
Aynı masanın, aynı sofranın etrafında bir araya gelmeden sorunlarımızı çözebilir miyiz? Kürt sorunu, İslam ve kamusallık tartışmalarının ardından şimdilerde Alevilik etrafında tartışmalara yoğunlaşmaya başladık. Belli bir doku içinde kendi bağlantıları ve yorumlarıyla var olan inanç, yorum ve ilişkilerin tek tipçi kamusal alana taşınması, yığınla eksik, kusur, ihmal ve istismarla yüzleşmek anlamına geliyor.
Sıklıkla dile getirdiğim gibi kervanın yolda düzülmesine alışkın bir toplumuz. Sorun oluşturmaya başlayan konuları kendi aramızda uygun bir dille konuşmayı geciktirdikçe (dış odaklara bağladığımız) komplolardan ve plastik projelerden yakınmaya devam edeceğiz.
Kamusal alan, çoklu karşılaşmalar alanı, bazen bir meydan, bazen de bir sofra/masa. Karşılaşmaların oluşturduğu yüzeysel tanımalar, tanışma amacıyla kurulan sofra/masada gelişiyor. Herhangi bir masa toplantısı, bir atölye çalışması daha sınırlı bir tanıma anlamına geliyor. Sofra olarak masada bir araya geldiğimizde ise başka türlü bir tanımanın, muhatap almanın yolu açılıyor. Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır ya… Sohbet veya söyleşi nasıl bir mekânda, hangi şartlar altında daha bir murat edilene yakınlaşabilir? Frank Lloyd Wright’ın Japonya usulü üzerinden tasarladığı gibi koltuk ve sandalyelerden kalkıp sedirlerde otursak birbirimizi daha dikkatli dinleyebilir miyiz? (Wright, Japonya tecrübesi üzerinden şöyle düşünmeye başlamıştı: Sandalye koltuk tek yönlü, sedir çok yönlü bir kavrayış sağlıyor. Tabii Wright, sedirin Osmanlı mimarisine ait olduğunu da fark etmişti sedir çalışmalarında. )
Çocukluğumun ilk yılları Kürt/Alevi köylerinde geçti. Köylülerin misafirperverlikleri, dillere destan. “Alevilerin pişirdiği yenmez” zihniyeti, karşılıklı tabuları tek yanlı okumaya sevk eden bir çarpılmanın mı eseridir?
Bu tür inançlar karşılıklı değil mi, sorusunu da sorabilirsiniz. Alevilerin de yemek konusunda tabuları yok mu? Denizlili bir arkadaşım, Tahtacı Alevileri etrafında tecrübelerini anlatıyor. Kuşku ve tedirginlik bu kez Alevi konuktadır: “İkrâm edilen aslında ne etidir?” Şu da var ki Diyanet, dini eğitim müfredatı Aleviler’in elinde değil. Ayrıca Aleviler de tek bir kesimden ibaret değil. Dolayısıyla yanlış anlamalar ve tabuların izahı gibi konularda Diyanet’e ve dini müfredatı hazırlayanlara büyük sorumluluk düşüyor. Esasında Diyanet şimdiki haliyle devam edecekse, içinde Aleviler’in kendilerini açıklayabileceği bir masaları olmalı.
Bir cemaat ortak bir sofra demektir. Paylaşılan ekmek, avluda kaynayan çorba kazanı… Katılma, bütünleşme, öykünme kurallarında ortak sofranın önemini irdeliyor Barthes, “Nasıl birlikte yaşanır?”da. (sf. 138) “Düşmanla yemek yenmez.” Huyu suyu bilinmeyen yabancı, bize çok açık olmayan niyetiyle gelir, ancak sofrada paylaştığı ekmekle, çorbayla yazısız bir akdi imzalamış olur. Peygamberimizin (sav) hadisleriyle içi dışlı olanlar bilir. O, birçok anlaşmazlığı konuşmayı ya da taraflar için muğlak bir durumu tanımlamayı bazen ansızın kurulan sade sofraların sunduğu samimi ortamlarda başlatmayı tercih etmiştir.
Yeryüzü Sofrası’nı pek çok açıdan eleştirebilirsiniz. Ancak Gezi olayları sırasında söz ve eylem şiddeti tırmanırken sofra, yüreklerdeki bazı yaraların onarılmasına katkıda bulundu. Gülfer Akkaya’nın Birgün’de yayımlanan “Annemin Elleri” başlığını taşıyan yazısını okumayan kalmasın isterdim. “Onların pişirdiği yenmez” şeklindeki yargı bir çocuğun bilincini ve hayata/toplumuna bakışını nasıl etkiliyor; nasıl etkilemesin… Ve o çocuk dünyaya gülen gözlerle bakabilmek için nasıl da başka türlü bir açıklamaya ihtiyaç duyuyor! Bunu niye kimse görmedi? Görenler oldu da Gülfer Akkaya niye bilemedi?
İsyandan önce bir grubun Seyyid Rıza’ya gittiği söyleniyor, isyana katılsın diye. Rıza ve yanındakiler gelenlere yemek hazırlamak istiyorlar. Fakat gelenlerin yemeklerini yanlarında getirdiği anlaşılıyor. Talihsiz Seyyid Rıza’nın adamlarının yorumu çarpıcı: “Aynı sofraya oturmuyorsak birlikte nasıl başkaldıracağız? Haydi, toparlanın, size katılmıyoruz.”
Tarihi bir İran dizisi olan Sharam Esedi’nin yönettiği “Şeyh Bahai”de, necis bilinen Ermeni kesime dönük aşırı yargıları sorgulayan bir sahne izlemiştim. Yağmur yağdığında mutaassıp Müslümanlar Ermenilerin dokunduğu zeminlere ilişmekten kaçınıyor, necaset bulaşacak diye. O dönemde İsfahan Şeyhülislam’ı (aynı zamanda minareleri oynayan cami dahil İsfahan’daki en önemli yapıların da mimarı ve astrolog) olan Şeyh Bahai (d. 1546), bu korkuyu yansıtan kesimlere, nasıl da hata ettiklerini anlatmak için bir mücadele veriyor. Farklı din mensupları arasında vehim, şaibe ve korku duvarları yükselterek yalıtımlar oluşturan tabuların benzerleri, aynı din ailesi içinde daha da vahim boyutlara ulaşabiliyor. Sanki tabular aynı sofra etrafında bir araya gelmeyi imkânsız kılacak şekilde oluşturulmuş. Ayrı ayrı sakındıklarımız bir kenarda dursun, ortaklaşa yiyebileceğimiz yemeklerin bir listesini yapmak o kadar mı zor…
Akla Haneke’nin Toplumsal Buzlaşma üçlemesinin ilk filmi olan ve gerçek bir hikayeye yaslanan Yedinci Kıta’yı getiriyor, soğuk masalar. Film, akşamları yemek masasında hiç konuşmadan sessizce toplanan, televizyona anlamsızca bakan, ufak rekabetlerle uğraşan orta sınıf bir aile olan Schoberler’i konu alıyor. Birbirimizi dinlemekten kaçındıkça oluşan öfkeli sessizlik asla bir uzlaşma anlamına gelmeyecek ve hep taşrada (Avrupa’nın taşrasında) yaşayacağız.
Aleviler’in sorun ve ihtiyaçlarını konuştuğum bir Diyanet mensubu, “Alevilik ayrı bir birim olarak alınırsa, “biz”den farklı olduğunu öne sürmüş olmaz mıyız?” diye bir kaygı belirtmişti. Oysa bu konuda Alevi kesimleri neler düşünüyor, bunun esas alınması gerek. Müfit Yüksel’in yaklaşımı bir çözüme ulaşmada yardımcı olamaz mı? Tekke ve Zaviyeler’le ilgili yasağın kaldırılması önemli bir adım. (Bu arada, tekke ve zaviyelere dönük yasak üzerine Mahmut Erol Kılıç’ın çok ilginç tespitleri var. Kılıç, Türkiye’de özellikle erkeklerde davranış bağlamında gözlemlenebilen bir tür duygusal kırılma ya da çoraklaşmayı, köklü manevi beslenme ve kendini ifade alanının işte bu şekilde iptal edilmesinin hazin bir sonucu olarak görüyor. Bu yasağın Alevi kesimler açısından da büyük bir mağduriyet anlamına geldiği de çok açık.)
Bütün bu kurumsal çabaların yanında sorun olarak öne sürüleni barış ve kardeşlikten yana olanlar birlikte çözümleyecek. Alevi dostlarımızın evlerine gidelim, onları evimize davet edelim. Ancak yüz yüze ilişkilerle aşılabilir zehirli bir problemdir önyargı. Yaslarımızı sevinçlerimizi ve kaygılarımızı paylaşalım. Bir konuşma, söyleşme ortamından yoksunlukta meydan avami bilgilerle yargı üreten zihniyetin iktidar alanı oluşturmaya dönük şayialarına kalıyor. Bu da elbet bir kamusal alan fukaralığıdır. Ortak masalardan, sofralardan söz edemiyorsak, kamusal alan da koca bir yalan olmaya devam edecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016