Cihan AKTAŞ
Soma faciasından içimizi kanatan, yüreğimize dert olan, mahcup eden, utandıran, hayat tarzımızı sorgulamamıza sebep olan sayısız sahne kaldı. Bu sahnelerin kimisi gözlerimizin önünde canlanmaya devam ediyor, ancak acaba gördüklerimiz üzerine lâyıkıyla düşünmeyi sürdürecek miyiz?
Sözünü ettiğim, tenine, tırnaklarının dibine kadar kömür tozu sinmiş cefalı eller ve bu ellerin sahiplerinin helal kazanç mücadelesine imanını yansıtan açıklamaları… Her tarafta tenine tırnağına kömür tozu sinmiş el fotoğrafları var şimdilerde.
Bu fotoğraflara bakarak bir süreliğine üzüleceğiz ve geriye ne kalacak, henüz belirsiz. Üzülmek ve düşünmek aynı anlama gelmemeliymiş gibi… İşçinin emeğinin görünmezliği, alın terini yaptığı işin tozuna karıştırıyor. O görünmezliğin içinde sanat da var teknik de, hamallık da var sağ salim kalma çabasıyla ilgili bir cambazlık da… Bir piramit, bir ihtişamlı bina, mesela Taç Mahal, aradan yüzyıllar geçtikten sonra ya yaptıranın adıyla hatırlanıyor ya da mimarının, mühendisinin. An geliyor eser sadece işçinin emeğini değil, mimarın, ressamın imzasını da göstermez oluyor. Sermaye sahibi adeta eserin her şeyi. Bazen mimarlar kendi adlarıyla akılda kalan, ilham veren evler yapmışlardır. Yine de işçinin –orada canını vermiş bile olsa- adı sanı bulunmaz görkemli yapıların bir köşesinde.
Her siyasal görüş kendi konumu açısından Soma faciasını yorumlamayı sürdürüyor. Hastaneye götürüldüğü beyaz örtülü sedyeyi kirletmeye çekinen işçinin tutumu üzerine kim bilir ne çok cümle kuruldu! Kimisine göre bu bir soyluluk göstergesiydi, kimisine göre de “eziklik”. Arada veya daha yukarıda bambaşka bir ruh hali, isimlendirme mümkün değilmiş gibi… Trajedisi konuşulurken işçi eğer sağ kalabilmişse ve çalıştığı ocak da kapatılmamışsa belli bir enerji üretimi yüzdesi hesabına kazma sallamayı sürdürecek. Herhangi bir temiz alanla temas ı sırasında vesveselerle kapılmaması elinde değil; gün yüzü görmesi rastlantılara bırakılmış.
Yüzlerce ölümün gerçekleştiği maden şirketine bağlı ve bir yangının ardından can güvenliği olmadığı için kapatılan bir başka şirketin tazminatını vermediği öfkeli işçi-işsiz anlayış görmüyor devlet makamlarından, üstelik tekme yiyor.
İyi bakılan eller kirli işlerini başkalarına, en çok da yoksullara terk etmenin ışıltısını yayarlar. Emek veren ellerin kirli paslı görüntüsünün ardındaki ışıltıyı ise sadece doğru bakmayı bilenler görebilir. Sanatın ve dinin amaçlarından biri işte o doğru bakışı kazandırmak değilse, nedir? Necati Polat’ın bir şiirinde artık eskisi gibi olamayan, bu nedenle de sahibini tanımayı zorlaştıran kadın ellerine dair mısralar vardır. Oysa o ellere yönelik bakış herhalde bir zamandır eskisi gibi olmaktan çıkmıştır. Tersi de doğru: Efsane kahramanı Şirin’in bakışında Ferhat’ın tırnaklarında birikmiş siyah toz katmanları durduğu yere göre bazen yüceltme sebebidir, bazen kuşku ve uzaklaşma.
Yoksulların, emekçilerin dünyasını resmetmeyi asla unutmayan Picasso’nun 1900’lerin ilk yarısında ağırlık kazanan “Mavi Dönem”i, sahte zevk dünyasına yönelmiştir. O dönemdeki resimlerinde öne çıkan leitmotifi şöyle tasvir ediyor Garaudy: “Sevecen ve yalvarıcı bir jestle insana doğru uzanmış o upuzun ve kupkuru eller. İnsanı sanrıya (hallucination) düşüren o ellere bakın. Sevginin okşayıcı ve ana elleri; körün yoklayan elleri; ekmek isteyen, yanı başında bir insan sıcaklığı arayan eller; bir şamandıra gibi bir şeye, bir hayvancağıza çarpmayı bekleyen ya da umutsuzca kendi üzerine kapanan, boş bir kucaklayışla kendi yalnızlığına sarılan eller.”
İnşaatında çalıştığı Taksim/Elmadağ civarındaki AVM’ye kirli üst başı (iş tulumu) nedeniyle alınmayan işçiyi hatırlıyor musunuz?
Nizami’nin eseri Ferhat-Şirin-Hüsrev üçlüsü arasında en aşık kişiliğin Ferhat, en bilge kişiliğin ise Şirin olduğunu düşündürür. Dağ Yolcuları isimli öykümün kahramanları Ferhat ile Şirin’di. Ferhat’a ayan olan ve Şirin’i ilgilendiren önemli bir sebep nedeniyle birlikte bir dağın zirvelerine tırmanıyorlar. Zorlu tırmanma Şirin’in Ferhat’a dönük iç konuşmalarıyla sürüyor. Dağın ortalarında bir yerde bir ağacın altında mola verdikleri sırada Ferhat cebinden bir avuç hurma çıkarıyor, Şirin’e vermek için. Hurmaların arasında bulunan ve Şirin’i korkutan iri siyah bir böceği ne yapacağına karar veremediği için iki parmağıyla eziyor. Dağın bitmek bilmez yokuşunu tırmanmaktan yorgun düşmüş olan Şirin işte o zaman Ferhat’ın tırnakları arasındaki daha önce nakkaşlık yaparken izlediği sırada kendisine mesleki ustalığının nişaneleri gibi görünmüş olan siyah birikintilere kuşkuyla yaklaşıyor ve onun kirli, damarları şişmiş ellerini Şehzade Hüsrev’in bakımlı elleriyle kıyaslamaya başlıyor. Bu zorlu dağ yolculuğunun seyri ve hedefleri konusunda Ferhat’a güvenmemeye başlamıştır çünkü.
Kirli tırnakların emeğe ve aşka bakıştaki dalgalanmalarla nasıl farklı görünebildiğini anlatmak için yazmıştım o öyküyü.
Ellerin ve tırnakların anlatım gücünü “düşüncelilik” olarak tarif ediyor Ali Şeriati, Yalnızlık Sözleri’nde. Tırnaklarla işte şu şekilde ilgili olmak yetmiyor: “Sadece uzatıyorlar, manikür yapıyorlar, oje sürüyorlar, parlatıyorlar.” Ola ki tırnak kendi mantıki yapısını sürdürülen hayat tarzı içinde kaybediyor ya da keşfediyor. Tırnağın bittiği, artık küçük bir uzantının tırnağı çirkinleştireceği o doğal sınırı bilmek oldukça hassas ve zor bir çaba/bakış gerektirir Şeriati’ye göre. “Hangi gözün böyle bir vefası vardır?”
Bilge Şirin bile zor yolculuğun bezginliğiyle Ferhat’ın hünerli ellerine bulanık gözlerle bakmaya başlamadı mı? “Halk gövdesinin büyüleyici dehşetinin habire musallat olduğu tiksinti dışavurumlarını okuma gereği”nden söz ediyor Ranciere, Filozof ve Yoksullar’da. Bilim ve sanat, felsefe ve medya, hayatını elleriyle kazananları söylemin düzeninden dışlamak suretiyle hiç olmazsa bir görünüş üstünlüğü lüksünü kendine sakladığı zannı içindedir.Öyle bir bakış ki değdiği yerin ferini kaçırıyor. Halktan birini, bir emekçiyi, bedenine sinmiş kirli iş izlerinden çekinir hale getiriyor.
Soma işçisi ölümü pahasına gerçeği hatırlattığında bakışların kamaşması bu yüzden. Sedyeyi kirletmeme endişesi taşıyan yaralı işçi gerçekte kirli olan ne, güzel olarak takdim edilenin bileşenleri nasıl oluşuyor, bu soruları hatırlattığı için de –bir süreliğine bile olsa- zihni konforları sarsarken baskın hayat tarzı lükslerinin –ve keyif ekonomisinin- içyüzü üzerine düşünmeye sevk etti.
Durduğun yere, bağlama göre, bakışını oluşturan, zevkini tanımlayan birikim itibarıyla bir öyle görünür kirli eller, bir böyle. Cefalı çileli elleri sahici kıldıkları güzellikleri hatırlayarak görmenin başka türlü bir bilgi ve görgünün alanına girdiği muhakkak.
Ve elbet erkeklerin ölümcül maden ocağı işçiliği yolculuğuna mahkûmiyetiyle “erkek egemen” olarak tanımlanan yapı ve zihniyetlerin korunması arasında güçlü bir bağ olduğunu da düşündük, yer altı yangınında can veren işçiler için dua ederken.
http://www.dunyabulteni.net/yazar/cihan-aktas/19693/kirli-tirnaklarin-ince-dusuncesi
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları














































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016