DOĞAN ÖZGÜDEN
Ankara’da olduğu gibi HDP ve İYİP’in desteğini de almış olan CHP’nin yükselen yıldızı Ekrem İmamoğlu nihayet sayım mücadelesini de kazanarak Türkiye’nin en büyük kentinin belediye başkanlığı koltuğuna yerleşti.
Başkanlığı devralırken “Bu şehrin Türk'ünü selamlıyorum, Kürt'ünü selamlıyorum, Laz'ını selamlıyorum. Sunni’sini selamlıyorum, Alevi’sini selamlıyorum, Hristiyanlarını, Ermenilerini selamlıyorum” diyerek olumlu bir başlangıç yaptı…
1994’te “ortanın solu”ndaki üç partinin birbirini yemesi nedeniyle İstanbulluların sadece dörtte birinin oyuyla belediye başkanı seçilerek iktidar basamaklarını tırmanmaya başlayan, 2003’te önce CHP’nin desteğiyle Meclis’e girip ardından başbakanlığa ve cumhurbaşkanlığına tırmanan Erdoğan ve tüm islamo-faşist dikta yanlıları tam bir hezimete uğradı.
Ancak bu sonuca rağmen, İmamoğlu da İstanbul’da, tıpkı Ankara belediye başkanı Mansur Yavaş gibi, belediye meclisindeki AKP çoğunluğuyla sürekli çatışmak ya da birçok konuda uzlaşmaya gitmek zorunda kalabilir.
Seçildiğinde coşkusunu siyasal mazisine sadık kalarak bozkurt ritüelleriyle ortaya koymuş olan ve ölüm yıldönümünde Türkeş için övgü dolu bir mesaj yayınlamış bulunan Yavaş bu aykırı aritmetik karşısında da son derece pragmatik davranarak “Ağırlığın AKP’de olması beni rahatsız etmez” dedi.
İmamoğlu da, aday olur olmaz Beştepe’ye çıkarak işbirliği sözü verdiği gibi, son demeçlerinden birinde de Erdoğan’la işbirliği konusunda “Kapısını kapatsa penceresinden, penceresini kapatsa bacasından girerim" diyor.
Ankara ve İstanbul sonuçları ilk ağızda bittabi memnun edici, ancak CHP’nin geçmişteki tavırları göz önünde tutulduğunda, bu partinin önümüzdeki dönemde, tutumunun ne olabileceği konusunda endişeleri bertaraf etmek mümkün değil.
1973’teki Karaoğlan coşkusunun MSP İslamcılarıyla koalisyon kurulmasından sonra nasıl hızla söndüğü kolay kolay unutulamaz. Meclis’teki 1974 affı oylamasında 163’den tutuklu veya mahkûm İslamcılar CHP’lilerin de oylarıyla serbest bırakılırken, 141-142 mağdurlarının affının MSP’liler tarafından engellenmesini 60-70 kuşağı solcularının unutması mümkün mü?
Miting meydanlarında barış güvercini oynayan Ecevit’in 1974 Kıbrıs operasyonuyla şahin kesilmesi, daha sonra 1978-79’da müseccel sağcılar Turhan Feyzioğlu ve Faruk Sükan’la, 1999-2002’de de yine müseccel sağcılar Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’la hükümet kurarak devlet terörüne hizmet vermesi de asla unutulamaz.
Bittabi, Deniz Baykal’ın 2003’te Erdoğan’a iktidar yolunda kırmızı halı döşemesi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2016’da HDP lideri Demirtaş ve arkadaşlarının dokunulmazlıklarının kaldırılmasını desteklemesi de...
CHP’nin sağ partilere ayak uydurmasının, hatta “ortanın solu” kisvesi altında gerçek sol’u yoketme seferberliğinde fiilen yer almasının 60’lı yıllara uzanan bir geçmişi de var. 41 yıl öncesine gidiyorum.
1965 seçimlerinde 15 milletvekiliyle Meclis’e girerek Türkiye’nin siyasal gündemini değiştiren, anti-emperyalist ve anti-kapitalist mücadeleyi kitlelere mal eden Türkiye İşçi Partisi’ni yok etmek, o mümkün olmazsa binbir iftira ve komployla itibarsızlaştırmak için Demirel’in liderliğindeki AP ve onun yedeğindeki Türkeş’in CKMP’si her çareye başvuruyor… Parti toplantıları basılıyor, partiyi destekleyen yazarlar hakkında art arda davalar açılıyor…
Onunla da kalmıyor… Zorbalık 19 Şubat 1968 gece yarısı doğrudan Meclis çatısı altına taşınıyor. Adalet ve İçişleri Bakanlığı bütçeleri görüşülürken Türkiye İşçi Partisi’nin eleştirilerini dile getiren iki milletvekili, Yunus Koçak ve Çetin Altan gözü dönmüş AP milletvekilleri tarafından öldüresiye dövülüyor.
Yunus Koçak anlatıyor:
“İçişleri Bakanı Faruk Sükan bizim eleştiri ve sorularımıza cevap vermesi gerekirken bize sual soruyor, cevap almaya çalışıyordu. Nihayet parola verilmiş olacak ki, Çetin Altan’a ‘Sen Nazım’ın en büyük Türk şairi olduğunu yazmadın mı?’ dedi. Çetin’in cevap vermesine kalmadan AP’liler yerlerinden kalkıp bize doğru akmaya başladılar. Bilhassa Çetin’i ve beni sardılar. Bir ara Çetin yere düştü. İnsafsızca tekmeliyorlardı. Çetin oracıkta can verebilirdi. Ben kendimi korumayı bırakarak Çetin’i yerden kaldırmaya çalıştım. Beni de devirdiler. Önden ve arkadan sayısız tekme vuruyorlardı. Bu arada arkamdan da çok kahpece başıma ve her yanıma vuruyorlardı. Bir anda gözlerim görmez oldu. Başıma vurmuşlar, tornavida veya bıçakla yaralamışlar, her tarafımdan fışkıran kanı zevkle seyrediyor, can verişimi bekliyorlardı.” (Ant Dergisi, 27 Şubat 1968)
Bu saldırıya rağmen Çetin Altan, Yunus Koçak ve diğer TİP milletvekilleri yılmadan mücadelelerini sürdürdüler.
1968’de Türkiye İşçi Partisi’ne hiç beklenmedik bir darbe, Meclis’teki saldırıdan iki ay sonra, tam da Senato seçimlerine gidilirken ana muhalefet partisi CHP’nin lideri İsmet İnönü’den geldi.
Partisinin Kars il kongresine gönderdiği ve 15 Nisan 1968 tarihli gazetelerde manşete çıkan bir konuşmasında İnönü sağ partileri bir yana bırakmış, “CHP’nin en büyük rakibi TİP’tir” diyor ve ekliyordu: “Dış politikada ve iç politikada bizden en uzak ve bizimle açık, kapalı amansız mücadele eden TİP’tir. Onun dış politikasını memleketin hayati menfaatlerine tamamen aykırı buluyoruz.”
Dahası, bu konuşmadan bir gün önce, Milliyet Gazetesi’nde CHP lideri İnönü’nün evinde “Allahın dediği olur” yazılı bir levhanın önünde çalışırken resmi yayınlanarak mütedeyyin seçmene, özellikle de CHP’yi laiklik adı altında dine karşı olmakla suçlayan islamcılara göz kırpılıyordu.
İnönü’nün TİP’i suçlayan konuşması sol kamuoyunda şok etkisi yaratmıştı, Başbakan Demirel ve CKMP lideri Türkeş CHP’nin kendi saflarına yaklaştığını görmüş olmaktan dolayı keyifli, ancak sağcı, Amerikancı ve anti-komünist seçmenlerden bir kısmını CHP’ye kaptırma olasılığından dolayı endişeliydiler.
İnönü’nün saldırısını TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar şöyle yanıtlamıştı:
“Aslında CHP ile AP arasındaki kavga düzen değiştirme üzerine değil, bu düzeni yönetme üzerine bir kavgadır. CHP bürokrat sınıfın, yani yüksek memur ve teknisyenlerin devleti yönetmesini ve ağalarla kompradorların bunların vesayetinde geliştirilmesini ister. CHP, merkezci, tekelci, otoriter devlet felsefesinin temsilcisidir. Demokratik düzeni bu felsefesine uydurma çabası içindedir. En yararlıyı, en doğruyu yalnız kendilerinin bileceği inancı CHP yöneticilerinde o denli kökleşmiştir ki, kendi görüşlerine karşı olanları derhal milli menfaatlere ters düşmekle suçlamanın, her şeyden önce karşısındakilerin görüşlerine saygı demek olan demokrasiyle asla bağdaşmadığını bile düşünmezler.
CHP’nin sayın genel başkanının TİP’e değinen sözlerini, seçimlerle ilgili bir hesap, fakat asıl tek parti devrinden kalma ve milli menfaat konusunda son sözü daima kendisinin söylemesi alışkanlığı olarak değerlendirmek gerekir. Türkiye’yi bağımlı duruma düşürmüş olan ikili anlaşmaların ilklerini imzalayan CHP hakkında aynı suçlamayı yapmak rahatlıkla mümkündür. Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye düşüren, denetimimiz dışındaki askerî üsleri ve türlü imtiyazlarıyla yurdumuzda kaldığı müddetçe Amerika dostumuz olamaz. ” (Ant Dergisi, 23 Nisan 1968, s. 7)
Ben de aynı sayıda yayınlanan başyazıda şöyle diyordum:
“CHP, Türkiye’deki sola açılışa sahip çıkabilmek, emekçi sınıfları kendi kontrolü altında tutabilmek için Ortanın Solu gibi bir burjuva aldatmacasını politika sahnesine sürmüştür. TİP’in sloganlarını taklit ederek, düzeni değiştirme üzerine edebiyat yaparak. Zaman zaman bağımsızlıktan dem vurarak bazı solcu aydınları dahi baştan çıkartan CHP bu ayak oyunlarında bir süre için başarı göstermiştir.
Ama bu oyun artık iflas etmiş, İnönü Kars kongresine gönderdiği mesajla CHP’nin gerçek kimliğini ortaya koymuştur. TİP’in dış politikasını bir AP’nin, bir GP’nin, bir CKMP’nin ‘tehlikeli’ saymasından daha tabii bir şey olamaz. Çünkü onlar, Amerikan emperyalizminden ve onun Türkiye’deki çıkar ortağı egemen sınıflardan yana olduklarını açık seçik ortaya koymuşlardır. Politik yelpazedeki yerleri bellidir.
CHP ve onun lideri ise bağımsızlıkçı ve solcu görünüp, en kritik anlarda anti-emperyalist ve sosyalist hareketi arkadan hançerlemek suretiyle bir AP’den, bir GP’den, bir CKMP’den daha tehlikeli olduğunu göstermiştir. Halktan yana görünüp halka karşı olmak, bağımsızlıktan yana görünüp Amerika’yı ve NATO’yu savunmak, ortanın solunda görünüp sosyalist hareketin kuyusunu kazmak… İşte, asıl tehlikeli olan, İnönü’nün bu iki yüzlü politikasıdır.” (Ant Dergisi, 23 Nisan 1968, s.3)
1968’in üzerinden yarım yüzyıldan fazla zaman geçti. Bu süre içinde askerî yönetimler tarafından iki kez kapatılmış olan Türkiye İşçi Partisi’nin yerini şimdi HDP aldı.
O dönemde, bir yandan “ortanın sol”unda olduğunu iddia ederken öte yandan gerçek solu suçlayarak iktidardan pay kapmaya çalışan CHP ise bu kez daha farklı söylemlerle yine siyaset sahnesinde...
Yenikapı ruhunu paylaşmış bir Kılıçdaroğlu’nun ve onun emrindeki CHP yöneticilerinin genel tavrı, son seçimlerde başka alternatif olmadığı için demokrasi ve barıştan yana seçmenlerin çoğunluğu tarafından desteklenerek seçilmiş olan Mansur ve İmamoğlu’nun zaman zaman yaptıkları konuşmalar gerçekten düşündürücüdür.
Önümüzdeki süreçte AKP-MHP diktasının çökertilmesi tüm muhalefet güçlerinin dürüst ve ilkeli bir ilişki içinde olmalarına, herhangi birine saldırı karşısında ortak tavır almalarına bağlıdır.
Yarım yüzyıl önce TİP’i tehlikeli ve en büyük hasım ilan etmiş olan CHP, bugün seçim başarısını borçlu olduğu HDP’yi karşıya alma ya da dışlama yanlışına sürüklenmemeli, AKP-MHP diktasından gelebilecek “dokunulmazlık kaldırma, tutuklama, görevden alıp yerine kayyım atama” saldırılarına birlikte göğüs germeli, Kürt halkının özgürlük ve eşit haklar mücadelesinde HDP’nin yanında yer almalıdır.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları












































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
9.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024